0530 708 54 54
0530 708 54 54
21 Ocak 2020 Salı 10:55:00 - Güncelleme:21 Ocak 2020 Salı 11:00:00

ABD'li uzman: Türkiye ve Rusya bölgede barışın sağlanması için yapılan çalışmalarda en önemli aktörler

ABD'li emekli istihbarat subayı Scott Ritter, "ironik bir şekilde Türkiye ve Rusya da Libya'da barışın sağlanması için yapılan çalışmalarda en önemli aktörler. 2011 yılındaki NATO müdahalesini durduramayan iki ülke, bugün ülkeyi yeniden huzura kavuşturmak için çalışıyor." açıklamasında bulundu

Libya'nın eski lideri Muammer Kaddafi ile protestocular arasında tırmanan şiddeti bahane eden ülkeler, NATO’nun bölgeye müdahalesi için 17 Mart 2011 tarihli ve BM Güvenlik Konseyi’nin 1973 sayılı kararı ile, Libya'yı uzun yıllar sürecek bir savaşın içine sürükledi.

Harabeye dönen ülkede, barış arayışları Türkiye ve Rusya'nın çabaları ile sürdürülüyor. Sürekli uzlaşmadan kaçan darbeci Hafter'in, Birleşik Arap Emirlikleri, Suudi Arabistan, Mısır ve Fransa'dan aldığı destek, gayrimeşru güçlerle uzlaşma çabalarını daha da zor hale getiriyor.

2011 yılındaki NATO müdahalesini durduramayan iki ülke, bugün ülkeyi yeniden huzura kavuşturmak için çalışıyor.

Türkiye ve Rusya'nın bundan 9 yıl önceki müdahaleye karşı olduğunu söyleyen ABD'li emekli istihbarat subayı Scott Ritter, Türkiye'nin NATO üyesi, Rusya'nın BM Güvenlik Konseyi üyesi olmasına rağmen müdahaleyi durduramadıklarını söyledi.

Ritter, RT'için kaleme aldığı makalede, Batı'nın müdahalesine karşı olan iki ülkenin, bugün savaşın sona ermesi için belirleyici rol oynadığını söyledi.

Ritter, Erdoğan ve Putin'in, mantıksız askeri müdahaleyle Batı'nın başarısızlığı ve bölgede yaktıkları ateşin közleri ile uğraştığını belirtiyor.

İKİ ÜLKE SİYASİ SARSINTILARIN KARŞI TARAFINDAYDI

Libya'nın hem Türkiye hem de Rusya ile tarihi bağları olduğunu hatırlatan Ritter, 'İlki Libya 1912 yılına kadar Osmanlı Devleti'ne bağlıydı. İkincisi ise Libya'nın Sovyetler Birliği ile olan yakın bağları.' diyor.

Ancak Kaddafi'nin öldürülmesiyle ülkenin sürüklendiği kaosta, Türkiye ve Rusya NATO müdahalesi sonrası siyasi sarsıntıların karşı uçlarında bulundu. Türkiye BM'nin meşru hükümet olarak kabul ettiği Ulusal Mutabakat Hükümeti'ni (UMH) desteklerken, Rusya general Hafter'e bağlı güçleri destekledi.

Ritter'e göre, ironik bir şekilde her iki ülke de barışın sağlanması için yapılan çalışmalarda en önemli aktörler.

Çünkü darbeci Hafter'e destek için 1.500 Rus özel askerin Libya'ya gönderilmesi, güç dengesini Hafter'e bağlı güçler lehine değiştirdi. Hafter'in ülkenin birçok noktayı ele geçirerek, Trablus'a saldırmasına yol açtı.

Putin her ne kadar askerlerin Moskova adına çalışmadığını söylese de, ülkedeki Rus askeri varlığını kabul etti.

KORKULANIN AKSİNE HERKESİ ŞAŞIRTAN HAMLE

Türkiye ile Libya'daki Ulusal Mutabakat Hükümeti arasında 27 Kasım 2019'da "Güvenlik ve İşbirliği Mutabakat Muhtırası" ile "Deniz Yetki Alanlarının Sınırlandırılmasına İlişkin Mutabakat Muhtırası" imzalanmış, sonrasında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Libya'ya asker gönderilebileceğini açıklamıştı.

Ocak ayının ilk günlerinde Türkiye'nin Libya'ya asker göndermesine ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkeresi, TBMM Genel Kurulu’nda 325 oyla kabul edildi. Meclis'ten geçen tezkerenin ardından gönderilen ilk askeri birliklerin 7 Ocak'ta Libya’nın başkenti Trablus’a ulaştığı açıklandı.

NATO üyesi Türkiye güçlerinin ve Rus askeri güçlerinin Libya'da karşı karışıya gelmesi, BM Genel Sekreteri Antonio Guterres'in ifadesiyle, “gerçek bir bölgesel gerilim” anlamına geliyordu.

Tüm dünya olası bir Türk-Rus krizine odaklanırken, Erdoğan ve Putin 8 Ocak'ta Libya'daki taraflara ateşkes çağrısı yaparak herkesi şaşırttı.

(star.com.tr)

Etiketler :
6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu uyarınca hazırlanan aydınlatma metnimizi okumak için buraya, mevzuata uygun çerez politikamızla ilgili detaylı bilgi almak için buraya, gizlilik politikamızla ilgili detaylı bilgi almak için buraya tıklayabilirsiniz.
closeX