Büyükelçi Akif Çağatay Kılıç: Kürtlerin en çok çektiği terör örgütü PKK'dır
Yayın Tarihi: 23 Aralık 2024 Pazartesi 11:20:00
Güncelleme Tarihi: 23 Aralık 2024 Pazartesi 11:20:00
24 TV Arafta Sorular programında Star Gazetesi Yazarı Esra Elönü'nün sorularını yanıtlayan Büyükelçi Akif Çağatay Kılıç, “Amerika'da, Avrupa'nın çeşitli ülkelerinde ortaya konulan bir takım cılız seslerle yanlış tabirler kullanılıyor. Ve deniyor ki “Kürtler bizim orta ortağımız” hayır. Sizin ortağınız PKK terör örgütü ve onun uzantıları. Kürtlerin en çok çektiği terör örgütü PKK'dır.” dedi.
24 TV Arafta Sorular programında Star Gazetesi Yazarı Esra Elönü'nün sorularını yanıtlayan Büyükelçi Akif Çağatay Kılıç, "Amerika'da, Avrupa'nın çeşitli ülkelerinde ortaya konulan bir takım cılız seslerle yanlış tabirler kullanılıyor. Ve deniyor ki "Kürtler bizim orta ortağımız" hayır. Sizin ortağınız PKK terör örgütü ve onun uzantıları. Kürtlerin en çok çektiği terör örgütü PKK'dır." dedi.
''Amerika'da, Avrupa'nın çeşitli ülkelerinde ortaya konulan bir takım cılız seslerle yanlış tabirler kullanılıyor. Ve deniyor ki "Kürtler bizim orta ortağımız" hayır. Sizin ortağınız PKK terör örgütü ve onun uzantıları. Kürtlerin en çok çektiği terör örgütü PKK'dır.''
''Neyin ne olduğunu biliyoruz ve buna göre hareket edeceğiz. Artık bu noktada ilerleyişimizin durdurulamayacağını herkes biliyor. Amerika'da, Avrupa'nın çeşitli ülkelerinde ortaya konulan bir takım cılız seslerle yanlış tabirler kullanılıyor. Ve deniyor ki "Kürtler bizim orta ortağımız" hayır. Sizin ortağınız PKK terör örgütü ve onun uzantıları. Kürtlerin en çok çektiği terör örgütü PKK'dır. Kürt vatandaşlarımızın da Suriye'de yaşayan, Irak'ta yaşayan Kürtlerin de PKK'yla bir işi yok. Onlar PKK falan istemiyor. Bazılarının kendi kendilerine uydurduğu bir şey yok.''
''Siyasi anlamda da zorluklar çıktı ama Cumhurbaşkanımız hiçbir şekilde duruşundan bir santim ödün vermedi. Ve aynı duruşuyla yürümeye devam etti. (Cumhurbaşkanı Erdoğan) Bedel ödemekse bedel de ödedi.''
''Bütün bu yaşananlar içerisinde Türkiye'nin Suriye özelinde rolüne baktığımız zaman, bugün Dışişleri Bakanımız Hakan Bey Şam'daydı. Orada bir basın toplantısında aslında bütün konuları özetledi. Önceki görevi ile alakalı olarak orada çok emeği var. 2011'de oradaki iç savaş patlak verdiğinde, insanlar haklarını aramak için mücadeleye başladığında, daha sonra gelişen olaylarda Esad rejiminin zalimliğinden, mezaliminden, ölüm korkusuyla kaçan insanlara biz nasıl Türkiye'de kucak açtık? Cumhurbaşkanımız bakın, burada dedim ya biz hani siyaseti de yıllarca yaptık ama bakın en son seçimlerde Cumhurbaşkanımızın aleyhine en çok kullanılan argümanlardan bir tanesi neydi? Türkiye'de bulunan yabancı uyruklar, ama özellikle Suriyeli göçmenler, sığınmacılardı. Bunun üzerine bir siyaset kampanyası yapıldı. Bunun içerisinde maalesef çok öne çıkan ırkçı söylemler oldu. Irkçı söylemlerden oluşturulan, sosyal medyada farklı yaklaşımların sonucunda bazı sıkıntılı durumlar oluşmaya başladı. Siyasi anlamda da zorluklar çıktı ama Cumhurbaşkanımız hiçbir şekilde duruşundan bir santim ödün vermedi. Ve aynı duruşuyla yürümeye devam etti. Bedel ödemekse bedel de ödedi. Yani bu anlamda hem kullanılan siyasi dil hem kendisine, şahsına yapılan saldırılar, siyasi anlamdaki saldırılar, kendisiyle ilgili siyasi yaklaşımıyla ilgili ortaya konan çabalardaki kullanılan yöntemler, bir takım medya kuruluşlarının kendisine karşı takındığı tavır, bunun etkisi altında birçoğunun duygusal anlamda verilen tepkiler olduğunu düşündüğüm bir takım tepkiler. Ama bütün bunun içerisinde hiçbir şekilde değişmeksizin aynı duruşu koydu ortaya. Onlar şu anda muhtaç, ölümle karşı karşıyalar ve oradaki zalimden kaçtılar. Onlar bizim ülkemizde ve bizim milletimizin alicenap olduğunu biliyorum, misafir edecek, sahip çıkacak. Günü geldiği zaman, ortam uygun olduğu zaman dönmek isteyen, gitmek isteyen ülkesine dönecek. Ait olduğu topraklara kim gitmek istemez?''
''Ben açıkçası Suriye'deki olaylarla bunun çok bağlantılı olduğunu düşünmüyorum. Almanya'nın içerisindeki yaşanan bir durum gibi geliyor bana. Neresinden bakarsanız bakın bu bizim açımızdan bir terör saldırısıdır.''
''Bunu bir terör eylemi olarak biz görüyoruz. Aralarında bizim vatandaşlarımızdan yaralananlar oldu. Çok şükür şu an durumları iyi ama ölenler oldu. Ölenler için başsağlığı diliyor, yaralananlar için geçmiş olsun diyoruz. Her terör saldırısı nerede ve ne sebeple olursa olsun bizim kabul etmeyeceğimiz bir şey. Alman makamları araştıracaktır, inceleyeceklerdir. Orada gelen bir sorunu tam doğru zamanda değerlendirememe, önlemini alamama gibi bir durum mevzubahis gibi. Bana biraz 2016'yı çağrıştıran unsurları var. Hani bizim de Türkiye'den iade ettiğimiz teröristlerle alakalı olarak yaptığımız uyarılar dikkate alınmamıştı ve maalesef ondan sonra intihar saldırısıyla çok insanın hayatını kaybettiği saldırılar gerçekleşmişti. Suudi Arabistan vatandaşıymış. Ben açıkçası Suriye'deki olaylarla bunun çok bağlantılı olduğunu düşünmüyorum. Almanya'nın içerisindeki yaşanan bir durum gibi geliyor bana. Neresinden bakarsanız bakın bu bizim açımızdan bir terör saldırısıdır. Ümit ediyorum ki bir an önce aydınlanır. Ve tekrar olmaz.''
''Irkçılığın ne demek olduğunu ben 6 yaşında yaşadım. Ve fiziki olarak yaşadım. Dolayısıyla ırkçılığın ne alçak bir şey olduğunu ne haysiyetsiz bir duygu olduğunu iyi bilirim.''
''Ben gurbette doğdum büyüdüm. Bukardeşlerimiz gibi bir güvenlik kaygısıyla, hayatımın tehlikede olması kaygısıyla veyahut da herhangi bir şekilde geleceğimin yaşam anlamında bir kaygıyla ben dolayı değil, ailemin Almanya'da çalışmaya ve orada kariyerleriyle ilerletmeye karar verdikleri için ben de dünyaya orada geldim. Ama gurbette doğdum, büyüdüm sonuç itibariyle. Suriyeliler hayat korkularından canlarını kurtarmak için kaçtılar. Başka bir yerde olmanın ne demek olduğunu bilirim. Bana şahsi olarak sorduğunuzda beni en çok inciten beni en çok üzüntüye sevk eden seçim dönemi içerisinde, ülkemizdeki ırkçı yaklaşımların ve söylemlerinin bir araya geldiği yerler oldu. Bunlardan bir tanesi bir siyasi parti. Bildiğiniz ırkçı. Faşist. Irkçılığın ne demek olduğunu ben yaşadım. Üzülerek söylüyorum yaşadım. Hem de 6 yaşında yaşadım. Ve fiziki olarak yaşadım. Dolayısıyla, ırkçılığın ne menem bir şey olduğunu, ne alçak bir şey olduğunu, ne haysiyetsiz bir duygu olduğunu iyi bilirim.''