Sinemanın yapamadığını Türk dizileri yapıyor

ABD ve İsrail ile ortak politikalar yürüten (onlara maşalık yapan) bu üç ülke, 40 milyon dolarlık bir 'şeytan üçgeni' oluşturmuş, 'Arap sokağında' yükselen Türkiye sevgisini törpülemenin yollarını arıyordu.

Ve sonuçta, kendilerince 'Osmanlı yönetiminin arkasındaki vahşet dolu tarihi ifşa eden' Ateş Krallıkları adı diziyi pek çok ülke televizyonlarında gösterdiler.

Dizinin yönetmeni de 'Arabistanlı Lawrance'ın hemşerisi İngiliz Peter Webber'di.

İslam ümmetinin hayrına birleşemeyen bu şeytan üçgeni, şerde pekala birleşebiliyor işte... (Bu ülkelerin Türk dizilerini yasakladıklarını da not düşelim.)

Öyleyse bize düşen ne?

Türk dizileri son yıllarda 100'ü aşkın ülkede kendine bir alan açtı.

Öyle ki Türkiye, dizi ihraç eden ülkeler arasında, yıllardır, listenin en üst sıralarında...

Türk sinemasının yapamadığını Türk dizi sektörü yaptı işte.

Hazır böylesi bir alan açış söz konusu iken, uluslararası projelere imza atmanın vakti gelmedi mi?

Bu konuda sevindirici haber geçen ay Pakistan'dan gelmişti.

Tekden Film, kardeş ülke Pakistan ile ortak bir dizinin hazırlık sürecinde Pakistan devlet yetkilileriyle üst düzey görüşmeler gerçekleştirmişti.

Şimdi bir başka güzel gelişmeyi daha haber verelim; Türkiye-Libya ortak yapımı bir proje yolda...

Libya'nın DAEŞ'e karşı mücadelesini anlatan söz konusu proje kapsamında dizi, sinema filmi ve bir belgesel yapımı planlanıyor.

Bu bağlamda Libya Sinema, Tiyatro ve Sanat Heyeti ve Libya Paranoya Yapım şirketi ile Türkiye'den M Yapım arasında "El Bunyan El Marsus" dizi, sinema filmi ve belgesel projesine dair imza töreni Libya İstanbul Başkonsolosluğu'nda gerçekleştirildi.

Törende, Libya Başkonsolosu Fethi Ali Şerif, Libya Sinema, Tiyatro ve Sanat Heyeti Başkanı Muhammed E. Muhammed El Beyyudi, M Yapım sahibi Murat Yontan, Libyalı yönetmen Muhammed Balam ve yönetmen Kartal Çidamlı yer aldı.

Bu ortak yapımlar neden önemli?

Bir: Hep aynı konular etrafında dönüp duran dizi sektörümüz, milletler arası bu yapımlar sayesinde farklı konulara açılma fırsatı sağlayacak.

İki: Bu sayece sektörün maddi imkanları ve kendine güveni de artacaktır.

Asıl önemli olan ise Türkiye'nin, Libya'nın, Azerbaycan'ın ve dahi diğer kardeş ülkelerin haklı davalarında, savaş meydanlarında, er meydanlarında elde ettikleri başarılar kültür ve sanatın, sinemanın gücüyle beslenecek, pekiştirilecek, perçinlenecektir.

İşte asıl önemli olan da budur.

Elin oğlu boş durmuyor; bizim elimiz de boş dizilerle boşa kürek çekmemeli!

Dahası, Türk dizilerinin açtığı bu alanı doğru projelerle tahkim edebilirsek, ağlak aşk dizilerinden, şivebaz, sulu sepken, komik olamayan komedi dizilerinden de kurtulmuş oluruz.

Nice başarı hikayelerimiz var anlatılacak.

BEDİR ACAR