0530 708 54 54
0530 708 54 54
29 Ocak 2020 Çarşamba 08:00:00 - Güncelleme:29 Ocak 2020 Çarşamba 08:00:00

Diz kireçlenmesine karşı 3 yanlıştan kaçının

Fazla kilo, hareketsiz yaşam ve yüksek topuklu ayakkabılarla uzun saatler boyunca ayakta kalmak kireçlenmeye zemin hazırlıyor. 

Dizde ağrı, kilitlenme, takılma, merdiven inip çıkamama… Vücudumuzun tüm yükünü taşıyan dizlerimiz artık genç yaşta da yıpranıp, yaşam kalitemizi düşüren birçok soruna yol açabiliyor. Halk arasında ‘kireçlenme’ olarak adlandırılan osteoartrit, günümüzde giderek yaygınlaşıyor. Prof. Dr. Tolga Tüzüner, diz eklemleriyle ilgili bir sorun ortaya çıktığında hastanın günlük aktiviteleri ve yaşam şeklinin olumsuz etkilendiğini belirtti.

ŞİŞLİK VE KİLİTLENME OLUR 

Farklı yaşlarda, farklı nedenlerle ortaya çıksa da eklem ve kıkırdak problemleri kişinin hareket kabiliyetini ciddi ölçüde kısıtlayan ve yaşam kalitesini düşüren bir sorun. Hasar gören kıkırdağın pürüzsüzlüğünü ve kayganlığını yitirmesi ağrı, şişlik, kilitlenme ve takılma gibi sorunlara ve kısıtlanmalara yol açıyor. Merdiven inme ve çıkma, ağır bir işte çalışma, uzun yürüyüş gibi yüklenmenin arttığı durumların yanı sıra uzun süreli oturma pozisyonunda da bu şikayetler artıyor. Prof. Dr. Tolga Tüzüner, fazla kilonun dizlere zarar verdiğini ve tedaviyi de zorlaştırdığını belirtirken, fazla kilolardan kurtulmak ve ideal kiloya ulaşmak gerektiğini söylüyor. 

KIKIRDAKLARA YÜK BİNER

Günümüzde hareketsiz yaşam tarzının eklem kıkırdak hasarını artıran en önemli risk faktörlerinden biri olduğunu vurgulayan Tüzüner, düzenli egzersiz öneriyor. Günlük yaşantımızda farkında olmadan dizlerimize zarar veren bir diğer yanlışımız da, yüksek topuklu ayakkabılarla uzun saatler boyunca ayakta kalmak. Prof. Dr. Tüzüner, yüksek topuklu ayakkabının kıkırdaklara binen yükü artırdığını söylüyor. Bu nedenle ayakkabı seçiminde bilinçli olmak gerekiyor.

HASTALIK SÜRECİNİ DURDURMAK ÖNEMLİ

Kıkırdak lezyonlarının tedavisinde temel amaç, hiç kuşkusuz orijinal kıkırdağın elde edilmesi. Ancak bugün için halen istenilen düzeyde kaliteli bir kıkırdak elde edilemiyor. Bununla birlikte süreci durdurmak, kıkırdak hasarının ilerlemesini engellemek ve ağrıyı kontrol altına almak tedavide önemli adımlar olarak kabul ediliyor. Prof. Dr. Tolga Tüzüner, “Ağrıyı kontrol altına almak için ilaç tedavilerini tercih edebiliyoruz. Yine hasarlı eklem çevresi kasların kuvvetlendirilebilmesi için de fizik tedavi uygulamalarından faydalanıyoruz. Ayrıca kıkırdağın yeniden oluşumunu uyarıcı tedaviler, biyolojik tedavi yöntemleri ve ileri evrelerde ise eklem yüzeylerinin değiştirildiği protez cerrahileri de gündeme gelebiliyor” diye konuştu. 

Etiketler :
6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu uyarınca hazırlanan aydınlatma metnimizi okumak için buraya, mevzuata uygun çerez politikamızla ilgili detaylı bilgi almak için buraya, gizlilik politikamızla ilgili detaylı bilgi almak için buraya tıklayabilirsiniz.
closeX