Ka-Fa 1500 sanatçılar!

Bazen zoruma giden öyle olaylar yaşanıyor ki, nasıl tarif edip, nasıl anlatsam diye zahmet çekiyorum! Kültür sanat camiasında öyle olaylar yaşanmakta ki, insan bir an ‘’Acaba bunlar bizi iyice saf yerine koyup, ortak mı hareket ediyorlar’’ diye düşünmeden edemiyorum! 

Birkaç isim var ki, bir oyun sahneye koysalar, bir sinema filmi, bir dizi çevirseler bizim mahalle ayağa kalkıyorlar! 

Sosyal medyada başlıyor mesaj yağmuru! 

Neymiş “Efendim falanın sinema filmine gitmeyeceğim ya da falanın dizisini seyretmeyeceğim.” Aslına bakarsanız adamların değirmenine su taşımak için bizim mahalle vargücüyle çalışmakta! 

Son zamanlarda özelikle Diyarbakır Anneleri ve Barış Pınarı Harekâtı ile yine bu sanat camiasının birkaç ismi oturdu gündeme! Neymiş efendim, nasıl olur da Diyarbakır Anneleri ya da Barış Pınarı Harekâtı'na destek veren mesaj yayınlamazlarmış! 

Bu gibi durumlarda da bizim mahallenin basını hemen beni arar ‘’Ahmet Bey Cem Yılmaz için ne diyorsunuz’’ diye sorarlar! 

Ben de usanmadan cevap veririm ve yine buradan cevap veriyorum! 

Birincisi tek vatan, tek devlet, tek millet, tek devlet gibi kavramalara destek vermek yürek işidir ve eğer birilerinde bu yürek yoksa siz kendinizi yırtsanız da netice alamazsınız! 

İkincisi, bu söz konusu sözümona sanatçılar isteseler de bu konularda destek veren mesaj atamazlar, çok çok da her iki tarafı idare edecek birkaç kelam ederler! 

Çünkü bu sözümona sanatçıların hepsi de bir mühendislik çalışmasıdır da ondan! 

Bakınız 1980 sonrası Türk Tiyatrosu, Türk Sineması ve devamında yerli dizilere ne demek istediğimi açıkça göreceksiniz! 

Aslına bakarsanız bu konuyu defalarca yazdım, defalarca televizyon ekranlarında ve konferanslarımda anlattım. Aslına bakarsanız bu konuda ‘’Serzeniş’’ diye de bir tiyatro oyunu yaptım! 

Siz 1980 sonrası sinema, tiyatro ve dizilerde en kötü karakterlerin sakallı, bakkal veya hacı, hoca olmasının bir tesadüf olduğunu mu sanıyorsunuz? 

İnsanımızı sakaldan, bakkaldan soğuttular mahallelerde sakalsız esnaf abiler türedi! 

İnsanımızı sakallı hacı hocadan nefret ettirdiler, bir de 90’lı yıllarda yaz kuran kurslarını yasakladılar, annenin mutfakta, babanın işte olduğu saatte televizyonlarda ‘’yaşasın kâinatın hâkimi Himen’’ diye çizgi film oynattılar, sakallı hacı, hoca mahalleyi terk etti, mahalleye sakalsız takım elbiseli bir hoca efendi geldi! 

Önce kurban derileri derken okullar ve nihayetinde de 15 Temmuz Başarısız İşgal Girişimini yaşadık! 

Gelelim günün popüler ismi Cem Yılmaz’a! 

Televizyon ekranlarından yetkililere defalarca sordum lakin hâlâ hiçbir cevap alamadım! 

Cem Yılmaz’ın Gora, Arog, Yahşi Batı filmleri nasıl oldu da yaş sınırlaması getirilmeden serbestçe oynatıldı? 

Neden mi? 

Gora filminde uzay gemisinin adı neydi? 

Ka -Fa 1500! 

Bob Marley Faruk! 

Bir de kafa yapan sucuklar! 

Ya Ozan Güven’in canlandırdığı role ne dersiniz? 

Arog filminde Cuğara! 

Filmin adı Yahşi Batı! 

Aman Allah’ım, bir sahne var ki dakikalarca elden ele dolaşan uyuşturucu ve uyuşturucu aleminin jargonu küfürler havada uçuşmakta! 

Yetmedi, Türk Sineması, Türk Tiyatrosu ve kültür sanat camiasının onca zaruri reforma ihtiyacı varken bu adamlar için TBMM iki günde kanun çıkardı! 

Göğsümüzü gere gere yurtdışına ihraç ettiğimiz dizilerle gurur duyuyoruz! 

Peki sorarım buradan o göğsümüzü gere gere gurur duyduğumuz diziler hangi Türkiye’yi anlatıyor? 

Bu ülkenin hangi hanesine ayakkabılarla giriliyor ya da Anadolu’da kaç hanede besmelesiz yemeğe başlanıyor? 

Türkiye’nin hangi marka değerini yok ediyor? 

Hülasa birileri görevini yapıyor hem de çok iyi yapıyorlar! 

Biz ne yapıyoruz? 

‘’Bu adamlar neden Diyarbakır Anneleri ve Barış Pınarı Harekatı’na destek vermiyorlar’’ diye ağlaşıyoruz!