Zaman mekan hikaye ve vatan..! 

Hemen hemen her yazımda ve her konuşmamda bu üç kavramı zikreder dikkat çekmeye çalışırım. 

Dün Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Din İşleri Başkanlığı'nın davetiyle Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'ndeydim. 

KKTC Din İşleri Başkanlığı her yıl Ramazan Kurban bayramları ve Mevlit kandillerinde bugün Güney Kıbrıs sınırları içerisinde Peygamber Efendimizin (sav) teyzelerinden Hala Sultan (Asıl adı Umm Haram binti Milhan ) kabrine ziyaret düzenler. Bendeniz de ikinci kez bu ziyarete katılanlardan oldum. 

KKTC'den Güney Kıbrıs kesimine yola koyulduğumuz otobüste iki hanımefendiyle tabiri caizse iki hala sultanımızla tanıştım! 

Hatice Değirmenci ve Eşe Koç! 

Biri Adana'dan diğeri ise Mersin’den 1975 yılında gelmişler Kıbrıs’a, yaşları 90’a yakın! 

Tıpkı, 648’de 90’lı yaşlarda Kıbrıs'a gelen Hala Sultan gibiler! 

Arabaya inip çıkarken bile ne zahmet çektiklerinin bizzat şahidiyim! 

Hatice ve Eşe halalarımızı bu yaşta, buraya ziyarete getiren şey, neydi? 

Tabii ki, 648 yılında 90’lı yaşlarda Arabistan'dan denizi aşıp Kıbrıs’a  gelip şehit düşen Hala Sultan! 

İşte, 648 yılında Kıbrıs'ta şehit düşen Hala Sultan'ın hikayesiyle başlar Kıbrıs'ın vatan olma hikayesi! 

Onun içindir ki, 1571’de Osmanlı, vatanını düşmanın elinden almıştır! 

Onun içindir ki, 1974 Kıbrıs Barış Harekatı'nda Türk askeri Kıbrıs’a  çıkmıştır! 

Ve işte onun için de bugün KKTC vardır! 

Onun için düşmanlar, ne zaman İslam diyarına girmişlerse, ilk iş olarak mezartaşlarını kırıp mabetleri yakmışlardır! 

Peki, Anadolu’muzda kaç kişi Kıbrıs’taki Hala Sultan kabrini bilmekte? 

İşte bu mezarların, mabetlerin hikayesini anlatamadığımız için, ülkemizde hem de en eğitimli kesim, sosyal medyadan #Suriyelilerdefol mesajları atmaktadırlar! 

Ya, Şam’ın Bağdat’ın Anadolu’dan daha eski Türk vatanı olduğunu bilmiyorlar ya da çok iyi bildikleri halde gaflet dalalet ve hatta ihanet içerisinde olabiliyorlar ! 

Oysa, şehitlerle tapulayıp, mabetlerle mühürlediğimiz toprağın adıdır, vatan!