Doğan Sarıbeyoğlu


Yayın Tarihi:

21 Ağustos 2018 Salı 02:00:00

Kalecilerde değer kaybı

60 yıldır futbolun içindeyiz. Zaman zaman çok güçlü kaleciler gördük ve onları seyrederken büyük keyif alıyorduk. Gittikçe kalitede azalma olmaya başladı... Maç ne kadar önemli olursa olsun kalecilerin vereceği güven hissi diğer futbolcuları da etkilerdi. Tarihe dönüp baktığımızda FB’de Cihat vardı, daha sonraları Şükrü geldi, Özcan geldi, bir ara yabancılar da gelmeye başladı. Şimdi oynamakta olan Volkan da gönüllerde yerini alanlardan oldu. Galatasaray’da ismi önemle anılan Turgay vardı, Simoviç ve şimdiki Muslera var oldu. Beşiktaş’ta ise çok ünlü görülmedi. Göztepe’de Ali vardı ismi unutulmayanlardandı. Bu günlerde kaleci hatalarından çok fazla top kalenin içerisine giriveriyor. Ulusal takımımızın kalecisi maçlarda başarılı olmakta ama kalite değeri isimleri yazılanlar kadar değil. Hataların oluşu yerlerini isabetli tespit edemediklerinden oluşuyor. Kaleci çizgisinden çok sık uzaklaşıyorlar. Çizgiyi terk edince gol yemeleri de kolaylaşıyor. Şu yıllarda yerli malı yalnız Volkanlar için iyidir diyebiliriz. Eski yılların çok değerli kalecilerinden eser yok şimdi. Nasıl düzelme yapılabilir. Galatasaray’ın yaptığını her kulüp yapmak zorunda bırakılmalı, nedir bu; Taffarel gibi dünyanın en büyük star kalecisi gibilerini kulüplerinde hoca olarak bulundurmalılar.

ÜÇ BÜYÜKLER ZOR DURUMDA

FENERBAHÇE geçen yılları aratmaya başladı. Yapılan değişimlerde hatalar oluyor ki takım beklenen randımanı veremiyor. Çok kısa dönem içerisinde başarısızlık devam ederse taraftar kaybı oluveriyor ve kasalara girecek olan paralarda önemli azalmalar oluyor. Kaleci Volkan’dan başka takımı ayakta tutma hevesi kimsede görülmüyor. Yabancılardan beklenen randıman da alınamıyor, en ufak bir konuya kızıp sahada yan pas, geri pas, yaparak vakit geçirmeye başlıyorlar. Futbolcuların ters düşüncede olanları fazla enerji harcamamayı seçiyorlar. Fenerbahçe, Avrupa kupasından olmadık bir takıma yenilerek uzaklaşmak zorunda kaldı. Şimdi ülke bazında da iyi gitmeyen bir hava var. Derleyip toparlamak da kolay olmaz. Yeniler kısa zamanda yararlı olabilecekler mi yaşayarak göreceğiz. BJK de ise durum iyi gidiyor. Bu yıl geçen yıllardan daha başarılı başladı lige. Mevcut yabancılar artık yerliler gibi yaşamaya alıştılar. Sahada ciddi ve hevesli oynuyorlar. Burada teknik direktörlerinin üçüncü yılında olması takım için çok önemli güç kaynağı oluşturuyor. Kaleyi sağlama alabilmek için uğraşıyor olunması da yeni sezonun iyi bir işlemi olmakta. Gidenlerin götürdüklerini yeni gelenler, tamir ettiler gibi Şenol Hoca artık iyice ustalaştı. Tecrübesinde zirveye çıkmış gibi bir durumda olması, BJKliler için büyük bir şans oldu desek yanlış olmaz. Galatasaray’a gelince Terim varsa korku yok, başarı beklentisi çok fazla. Her ne kadar Terim istedikleri futbolcuları alamıyor olsa da avantajlı konum da. Nedir avantajı dersek tecrübesi zirvede. Takıma da alıştı Florya’ya da alıştı. Başkanımız ve ikinci başkanımız bu işi iyi yapıyorlar. Bu yıl stada geleceklerin sayısı az olmayacak. Taraftar yardımı da az olmayacak. Bu üç büyüklerden başka bir Başakşehir takımı var ki üç büyüklere kafa tutuyorlar. Tam bir değerlendirme için vakit henüz erken üç hafta daha izlememiz gerekiyor.

HAKAN BALTA’YA TEŞEKKÜRLER

SON dönemde takımın güçsüz ve zayıf olduğu maçlarını bir hatırlayınız. Semih ve Hakan muhteşem bir defans yapıyorlardı. Şimdi ikisi de yok yerine başkaları geldi ama zor günlerimizin maçlarını bir hatırlayalım; Hakan hem sol bekti hem de sol kanattı rakip takıma saldıran biriydi… Zaman zaman golde atıyordu. Ama o varken defans bir güç kazanıyordu. Akılsal yapısı da çok iyi idi. Topu nereye atacaklarını sezer oraya koşardı. Sesi çıkmazdı kimseyle atışması da olmazdı. Top nerede ise o önlemini almaya çalışırdı. Hakan’ın yeri doldurulmaz o Galatasaray’ı en çok seven futbolculardan biriydi. İki tane aslan gibi evladını da gördük, Allah onlara da babaları gibi herkesin sevdiği bir insan olmalarını bahşetsin…