0530 708 54 54
0530 708 54 54

YAZARLAR

Ayı oynatanlar ve oynayanlar 

En son 1970’lerin başında görmüştüm onları. Ayı oynatanları. Sultanahmet Meydanı’ndaydılar. Ortalıkta pek turist yoktu. Halkın bitli turist dediği hippiler de yok olmuştu. Türkiye üzerinden Hindistan’a gitme modası geçmiş, onlar da artık Sultanahmet’e gelmez olmuşlardı. Ayı oynatıcılar meydana gezmeye gelen İstanbullu aileleri eğlendiriyorlardı. Ayının burnundan zincirle bağlanışı ve bakımsız hali oldukça hazindi. Ama ayı oynatan Romanların parça parça elbiseleri, yırtık pabuçları ve zorla gülmeye çalışan üzgün suratları hayvancıkların durumundan pek farklı değildi. İnsanlar Romanların uzattığı tasa bozuk paralar atıyorlardı. Ama bunu gerçekten eğlendikleri için mi, yoksa ayıya ve onu oynatanlara acıdıkları için mi yapıyorlardı, bilmiyorum. 

Ayıcı ondan iyi mi ki? 

Daha sonraları, 80’li yıllarda ayı oynatmanın yasaklandığını, ayıların topluca Bursa’daki doğal hayatı koruma ormanına yerleştirildiklerini duydum. Yıllar sonra televizyondaki bazı programları izlerken nedense aklıma ayı oynatıcıları geldi. Günümüz insanlarının, özellikle bu seyirliğin yasaklanmasından sonra dünyaya gelmiş olanların konu hakkında ne düşündüklerini merak ettim. 

Bir kısım gencin internette sürekli izlediği söylenen bol yorumlu ve alaycı sözlüklere baktım. Bunlardan en fazla sol zihniyette olan sözlük elbette ki günümüzün doğayı ve hayvanları koruma modasına uygun olarak ayı oynatmaya şiddetle karşı çıkıyor ve bunu yapanları da zalim ve gaddar insanlar olarak mahkûm ediyordu. Aynı sözlüğün başka maddelerini de aradım. Acaba bu vicdan sahibi gençler sirk hakkında ne düşünüyorlardı? Duydum ki Türkiye’ye Medrano Sirki gelmiş ve bu kendilerine çapulcu diyen temiz aile çocukları sırtlarını rahat koltuklara yaslamış, sirkte çeşitli numaralar yapan o zavallı aslanları, kaplanları ve ayıları seyretmişler. Sirk ışıkları, güzel müzik, parlak kıyafetler bu klavye vicdanlıların gözlerini kamaştırmış olmalı ki oradaki hayvanlara hiç acımamışlar. Belli ki onları rahatsız eden hayvanlara duydukları merhamet değil, ayı oynatanlara duydukları nefretmiş. 

Onlara ne demeli? Bir yandan ayı oynatanlara ateş püskürüyor, öte yandan sirkte oynayan ayılara hayran oluyorlar. Üstelik bir de o mahut sözlüklerinde ayı oynatmanın bir Doğu âdeti olduğunu iddia edip Doğuyu medeniyetsizlikle suçluyorlar.  “Be mübarek adam, o zaman neden Batı’dan gelen sirkleri övüp duruyorsun” demezler mi insana?  Gerçi deseler de çelişki içinde olmak onların umurlarında değil. Yeter ki Batı’yı sürekli parlatıp Doğu’ya küfretsinler. Ve bilmezler ki o nefret ettikleri Roman sanatkâr, o ayıyla geceleri aynı yatakta yatıyor. Aynı kaptan yiyip, içiyor. Ve o ikisinin dostluğunu o hanım evlatları asla anlayamaz, onlar ancak giriş sınavında, okulda, iş yerinde, hatta aile içinde birbirleriyle rekabet etmeyi ve birbirlerini sırtından bıçaklamayı bilirler ki Batı kapitalizminin kuralı budur. 

İlle de Roman olsun 

Gerçi o Batı’dan ya da Rusya’dan gelen sirklerde cafcaflı elbiseler içinde gördükleri insanların hepsi Roman’dır. İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra sirkler uzun müddet kapalı kaldığında Avrupalılar bunun nedenini bir türlü anlayamadılar. Çünkü sirk sanatkârlarının Roman olduğunu bilmiyorlardı. Ve bu insanların çoğu Roman soykırımında ölmüştü. Bu soykırım 1920’lerde demokratik Almanya tarafından başlatılıp daha sonra Nazi Almanyası tarafından zirveye ulaştırılmıştır. Avrupa’nın hâlâ kabul etmediği bu korkunç olaylar sırasında 800 bin kişi can vermiş ve binlerce Roman kısırlaştırılmıştır. Bazı araştırmacılara göre ünlü sanatçı Charlie Chaplin (Şarlo) de Roman kökenlidir.  

Her gece sirkte 

Öyle olsa da, olmasa da tüketim kapitalizminin gösteri dünyası konusunda sirklerden ve Romanlardan öğrendiği çok şey vardır. 

Günümüz televizyonu bir nevi sirk değil midir? Artık vahşi hayvanları değil, koca koca medyatik profesörleri, her soydan ve boydan ünlüleri, gürültücü spor yorumcularını, evlenmek bahanesiyle kendini göstermek isteyen dede ve nineleri, garip kıyafetli kadın ve erkekleri sahneye çıkaran kocaman bir sirktir insanları çeken. Orada ayılara “kaynanalar nasıl bayılır” veya “kadınlar hamamda nasıl yatar” diye sormuyorlar. “Ülkemizin insanları ne kadar cahil, insan pisliği yemek hakkında ne düşüyorsunuz” gibi sorular soruluyor. 

Sirklerde aslanlar nasıl kükreyerek çocukların ilgisini çekiyorsa, sportmen insanlar da sporla değil bağırarak ilgiyi üzerlerinde tutuyorlar. Sirklerde akrobatlar bir ipten diğerine atlarken, televizyondaki 80’lik tazelere ve delikanlılara da birbirlerinden elektrik alıp verdirtiyorlar. 

Tuhaf kıyafetler giydirilmiş, hatta patilerinde şemsiye, gözlerinde gözlük taşımasını bile becerebilen kedileri, köpekleri sirkte müzik eşliğinde yürürken gördünüz mü? Ne kadar sevimliler değil mi? Onların da kendilerine göre bir tarzı var. Günün havasına uyarak eski zamanlarda ayı oynatmış olanlara lanetler yağdırmak ne kadar kolay. Hele her akşam farkına varmadan aynı tip gösterileri beyaz camda izleyenler için.

Kayahan Uygur Diğer Yazıları

6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu uyarınca hazırlanan aydınlatma metnimizi okumak için buraya, mevzuata uygun çerez politikamızla ilgili detaylı bilgi almak için buraya, gizlilik politikamızla ilgili detaylı bilgi almak için buraya tıklayabilirsiniz.
closeX