0530 708 54 54
0530 708 54 54

YAZARLAR

Din istismarı, ajanlar ve yardım kuruluşları

Batılı küresel güçlerin dünya egemenliği için kullandıkları araçlardan birinin değişik görünümlerdeki sapkın cemaatler olduğunu biliyoruz. FETÖ, Moon Tarikatı, Falun Gong, Scientology bunlardan sadece birkaç tanesidir. Şaşıranlar olabilir ama Amnesty, Helsinki Yurttaşları, Human Rights Watch gibi insan hakları kuruluşları aynı şebekenin diğer parçalarıdır. Ayrıca bir de siyasetle ilgisiz görünüp, gırtlaklarına dek siyasete gömülmüş ve her biri ayrı bir devletin ajanı olan sözde yardım kuruluşları bulunuyor. 


Aslında çok açık 
Müslüman, Hristiyan, Yahudi, Budist vs. görünümlü yüzlerce satılmış cemaat ABD, İngiltere, Almanya, İsrail gibi ülkeler tarafından politik, ekonomik, askeri amaçlar için kullanılıyor. Bunların tek tek üyeleri arasından ise doğrudan casuslar, teröristler, etki ajanları devşiriliyor. 
Dünyanın çeşitli yerlerine dağılmış, iddialı, özellikle gençler ve çocuklarla ilgilenen, şeyh, kâinat imamı, usta, guru gibi kişilere insanların aklını emanet ettiği bir örgütle karşılaştığımız zaman çok dikkatli olmalı, amaç ve bağlantılarını inceden inceye gözden geçirmeliyiz. Bu kuruluşlar arasında en azından dürüst ya da iyi niyetli olanları bulunamaz mı? Elbette vardır, ama iyilerle kötüleri ayırt etmenin de bazı yöntemleri bulunuyor. 


Niyetinize bağlı 
Küresel planda dini istismar eden bu tür ajan örgütleri anlamak için İslam, Hristiyan, Yahudi ilahiyatçısı olmak gerekmez. Hatta diploma sahibi bir aydın olmaya, okuma yazma bilmeye de gerek yoktur. Sadece düşünmek yeterlidir. 
Örneğin kendisini İslam âlimi olarak gösteren bir şarlatan ABD’de oturuyor, örgütünün merkezini orada kuruyor ve CIA ajanlarıyla, Batılı siyasetçilerle içli dışlı oluyorsa onun amaçlarının Müslümanlıkla ilgisi olmadığını ortaokula çocuğu bile anlayabilir. Ama tabii Amerikalılarla stratejik dost olmayı sadece mazur değil aynı zamanda da şart olarak gören bir zihniyete sahipseniz, kendiniz ünlü bir ilahiyatçı olsanız bile gerçekleri ancak bu örgüt yenilgiye uğrayıp elemanlarının çoğu yakalandıktan sonra fark edersiniz ya da yeni fark etmiş gibi yaparsınız. Herkes de size inanmış gibi yapar. 


Satılmış insan hakları kuruluşları 
Din istismarı alanında faaliyet gösteren örgütler böyledir de insan hakları kuruluşları farklı mıdır? Örneğin Uluslararası Af Örgütü İngiltere, İnsan Hakları Ligası Fransa, Human Rights Watch ABD merkezlidir. Siyasetçilerimiz diplomatik nedenlerden dolayı bu kuruluşları saygın olarak niteleyebilirler, ama bilmeliyiz ki CIA, BND ya da MI6 ne kadar saygınsa bunların saygınlığı da işte o kadardır. 


Satılmış yardım kuruluşları 
Bunların yanında görüşte saygın bir de yardım ve sadaka örgütleri şebekesi bulunur. Merkezleri nerde olursa olsun İslami ya da Hristiyan sadaka örgütlerinin de banka hesapları genellikle İngiliz bankalarındadır. Bu sektörün mucidi olan İngilizler yardım örgütlerini dış politika ve casuslukta kullanmakla kalmıyorlar, insanları kandırtarak topladıkları paraları kendi bankalarında işletip para kazanıyorlar ve kendi firmalarına kaynak sağlıyorlar. Onun için bu yardım kuruluşlarının hesaplarının nerede olduğu çok önemlidir. 
Dünkü yazımda bir “business” olarak nitelediğim bu insan hakları, yardım ve sadaka örgütleri şebekesinde ortaya çıkan küresel bir skandal aynı gün dünya medyasının merkezindeydi. Bu örgütlerin kara para aklama sektörüyle olan ilişkisi üzerine İngiltere hükümeti 300 kadar uluslararası kuruluşun banka hesaplarını incelemeye aldı. 


Ajanlar himmet yapar mı? 
Ortaya çıkan rezaletten sonra binlerce başka yardım kurumu büyük zararlara uğramış durumda ve memurlarının maaşlarını ödeyemiyorlar. Oxfam ve Save the Childeren gibi en tanınmış örgütler de bunların arasında. Tabii bu krizin asıl nedeni yakın bir döneme kadar birlikte çalışan Batılı devletlerin ve onlara bağlı istihbarat örgütlerinin son dönemde birbirlerine düşmüş olmaları. Batılılar kendi aralarında çatışınca din istismarı, sadaka ve insan hakları gibi alanlarda ajanlık yapan tüm örgütler ve kişiler sıkıntıya düşüyorlar. Aktivistler para ödenmeyince aktif olamıyorlar demek ki (!). 
Aslında durum kara para aklamaktan daha da vahim. En az 100 terör eyleminde merkezi İngiltere’de bulunan sözde İslami yardım kuruluşlarının finansman desteğinde bulundukları kaydediliyor. En son Birmingham saldırısını İngiliz Muslim Aid kuruluşu fonlamış. Eh, bu da kapitalist finans sektörünün ve MI6 ‘in bir “himmeti” olsa gerek(!). 


Panikteler 
Açıkça terörizmle ve mafyayla işbirliği yapanların dışında yıllardan beri insanların parasını şahsi çıkarları, konforları ve güç elde etmek kullananlar da şimdi panikteler. Terörü finanse eder görünmekten çekinen bankalar artık birçok ülkede yardım kuruluşlarının hesap ve transferlerini reddediyorlar. Hükümetlerin bu hesaplara yatırdıkları meblağlar bile geri gönderiliyor. Bu konuda rakamlar oldukça ilginç, Reuters’e göre İngiliz hükümetinin insan hakları ve yardım kuruluşlarına ödediği para 5 milyarmış, bu meblağın 1 milyarı geri dönmüş. 
Medyada bu konuda çıkan röportajlardan biri Suriye ile ilgili. Bir yardım kuruluşu oraya para gönderemiyormuş da, mecburen uzun zaman alan ve pahalı para transferi firmalarına başvuruyormuş da… Buna “Koyun can derdinde kasap et derdinde” denilir. Tam ibretlik bir durum. 

Kayahan Uygur Diğer Yazıları

6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu uyarınca hazırlanan aydınlatma metnimizi okumak için buraya, mevzuata uygun çerez politikamızla ilgili detaylı bilgi almak için buraya, gizlilik politikamızla ilgili detaylı bilgi almak için buraya tıklayabilirsiniz.
closeX