0530 708 54 54
0530 708 54 54

YAZARLAR

Sağlam duruş, sıfır hoşgörü

Bir terör eylemi olduğunda alınabilecek iki tür tavır vardır. Birincisi sağlam durmak, soğukkanlı davranmak, gereğine ve usulüne göre bir hasar tespiti yaparak, taktik ve stratejide düzeltmelere gitmek, imkân ve kabiliyetleri geliştirmek ve mücadeleye azimle devam etmektir. 
İkinci tavır, öfke ve panikle davranmak, hemen bir günah keçisi aramak, iktidara ya da muhalefete lanetler yağdırmak, stratejiyi alt üst etmek, eldeki araçları dengesiz kullanmaya başlamak ve mücadelede yalpalamaktır. 
Açıktır ki, birinci tür tavır doğru olandır. İkinci tür tavır alanlar ise bilerek ya da bilmeyerek teröristleri sevindiriyorlar. 

Teröre karşı birlik 

Terörle mücadele her şeyden önce politik bir meseledir. Teröre karşı ülkedeki bütün güçleri birleştirmeye çalışmak ve onların tümünü harekete geçirmek esastır. Son 10 ay boyunca yaşanan olayların da gösterdiği gibi seçimlerde HDP’ye oy veren yurttaşlarımızın büyük bölümü PKK eylemlerine destek vermemektedir. Bu durumda PKK’nın kitle desteği yüzde 1-2’yi aşmıyor. Peki, o halde nasıl terör devam edebiliyor? Bunun nedeni ülkedeki siyasal güçler arasındaki mücadeledir, bu mücadele ne kadar sertse teröre karşı birleşme şansı da o kadar azalır. 
Kandil’deki PKK merkezinin ve ona akıl veren yabancı uzmanların nasıl bir vizyonla davrandıklarını çok iyi biliyoruz. Değişik kesimlere yönelik değişik politikaları var. Terör eylemleriyle öncelikle kendi etkileyebilecekleri çevrelere umut ve cesaret aşılamak istiyorlar. Özetle “bitmedik ayaktayız” mesajı veriyorlar. Aynı eylemlerle geniş halk yığınlarını korkutarak şok etkisi yaratmak ve bu kesimlerin terörle mücadele eden güvenlik güçlerine destek vermesini engellemek istiyorlar. Son olarak, terörle mücadeleden yana olanlar arasında çatlaklar yaratmak ve onlar arasındaki çelişkileri sonuna kadar istismar etmek peşindeler. 

Bu durumda PKK’ya karşı olan bizlerin de onlara karşı mücadelede akılla ve hassasiyetle davranmamız gerekir. Sadece şunun altını çizmekle yetineyim, ülkede PKK’ya karşı olan siyasal güç olarak sadece iktidar partisi yok. İrili ufaklı çok sayıda politik parti, örgüt, hareket şu veya bu ölçüde terör örgütüne karşı ve bunların hepsinin bu noktada birleşmesi elbette olumludur. Fakat ne görüyoruz? Onları itmekten, adeta terör örgütünün yanına yollamaktan, PKK’nın kucağına atmaktan zevk duyan bir güruh da var. 

Sosyal medya canavarları 

Neden bazı insanlar ille CHP’nin tamamının, hatta tüm muhalefetin terörü desteklediği iddiasını ortaya atmaktan özel bir zevk duyarlar? Niçin bazı yazarlar neredeyse dünya üstündeki tüm ülkeleri tek tek sayarak, hepsinin Türkiye’ye düşman olduğunu, tümünün PKK’nın arkasında olduğunu iddia ederler? Bence bunun nedenlerinden biri toyluk ve ölçüsüzlük ise bir diğeri sosyal medyadaki kötü alışkanlıklardır. Kimi zaman 140 vuruşla sınırlanan, kimi zaman fazla ayrıntıya girmeye izin vermeyen sosyal medyadaki mesajlar insanları kutuplaşmaya, ayrıntıları ihmal etmeye, siyah ve beyaz arasındaki gri tonları görmemeye yöneltiyor. Sosyal medyaya önem veren bazı yazarların aynı zamanda diğer medya mecralarında da bulunması bu sekterliği her tarafa yayıyor. Güzel ve etkili konuşan bazı siyasiler bile sosyal medyada bir yeniyetme imajı verebiliyorlar. 

Sıfır hoşgörü 

Tabii toplumda geniş bir çoğunluğu teröre karşı birleştirmenin bir yolu da sembolik bazı mesajların verilmesiyle insanların doğru ve yanlışı ayırt etmelerini sağlayacak ölçütlerin iletilmesidir. Dokunulmazlıkların kaldırılması yoluyla, teröre destek vermenin herkes için bir suç olduğunun ortaya konulması bunun bir örneğidir. 

Ancak bu yeterli değildir, üniversitelerin, aydınların, medyanın, belediyelerin terörle mücadeleye destek olması gerekir. Örneğin eğer Boğaziçi Üniversitesi’nde “Ellerinde Doçkalar, düşüyor Kobralar, yaşasın gerillalar” diye halay çekenler varsa ve buna karşı yönetim hareketsiz kalıyorsa başta Rektör olmak üzere tüm akademik kadroya sorumlulukları hatırlatılmalıdır. Dünyanın hiçbir ülkesinde bu tip ajitasyonlara izin verilmez, ayrıca PKK’nın terör eylemlerinde yakınlarını kaybetmiş olanlara bu durum nasıl izah edilebilir? 
Aynı şekilde terör eylemlerinde HDP’li belediyelerin oynadığı rol kanıtlanmışsa devlet o belediyeye mutlaka el koymalı, teröre göz yuman tüm yönetici,  memur ve işçiler işten çıkarılarak terörün şaka olmadığını bilenler göreve getirilmelidir. 
Son olarak örgüt yayınlarından da açık olarak anlaşılacağı gibi FETÖ, teröre geniş bir lojistik ve istihbarat desteği vermektedir. Ama biliyoruz ki bu örgütün KPSS üzerindeki egemenliği, polisteki kadrolaşma ve devletteki aidiyete göre adam seçme eğilimi nedeniyle idarede binlerce FETÖ’cü vardır. Elbette bunların büyük kısmını kazanmak mümkündür, ancak hemen gerekli esnekliğe sahip olabilmek, hem de elebaşlarını bir an önce etkisiz hale getirebilmek için 657 sayılı Devlet Memurları Yasası değiştirilmelidir. İstanbul’daki terör eylemine karşı alınacak en acil önlem de bu olabilir.

Kayahan Uygur Diğer Yazıları

6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu uyarınca hazırlanan aydınlatma metnimizi okumak için buraya, mevzuata uygun çerez politikamızla ilgili detaylı bilgi almak için buraya, gizlilik politikamızla ilgili detaylı bilgi almak için buraya tıklayabilirsiniz.
closeX