Linnes’e taktık ya...

Yok artık bu Mariano konusuyla yazıma gireceğim. Evet Lınnes’i sağ savunmaya yerleştirdi gibi gözüküyor Fatih hoca. Dün gece Mariano yine kulübedeydi. Peki biz uzun uzun sohbetlerde ne konuşurduk hocam. Futbolcu zeki, teknik, hırslı, tempolu ve tecrübeli olacak. Bunların hepsi Mariano’da fazlasıyla var. Sevilla, Bodeaux referansı, zekiliği, tekniği, hırsı; Linnes’in bayağı üstünde. Üstelik ilk yarı Galataaray’ın en çok konuşulan ismi ama dün itibarıyla yine yanında. Linnes’ın 5 yıllık Norveç mazisi mi, yoksa temposu mu? 11’e girmesinde etken. Cevap bekliyorum… 

Evinde oynamak tartışmasız avantaj Galatasaray için. İstatistiklerde (13 maçtır yenilmiyor) bunu doğruluyor; üstelik Bursaspor’a da iç sahada 23 lig maçında (18G-4B) 1 kez yenilmiş o da 2010 yılında. Çok rahat başladılar maça; özgüven, takım oyunu, hücumda etkinlik ve gole yakınlaşma, üst düzeyde seyrediyordu. İlk yarının bütününde Rodrigues-Gomis işbirliğinde gelen 2 enfes golün dışında, kendi ceza sahasında tek net gol pozisyonu yaşamayan bir Galatasaray izledik. Orta merkezde Donk’un akıl dolu futbolu da görülmeğe değerdi. Golle başlayan 2 yarı Galatasaray’ın ayarını bozdu. Fantastik işlere kalkışılınca, istemeden olsa da hatalar çoğaldı. Linnes’i taktık ya unutmadan, 67 dakikada 22 topla buluşması; 16’i olumlu 6’si olumsuz neticelenmiş, puanı iyinin üstünde. Peki Mariano girdi, ne yaptı? Fazla hücuma yönelmese de, savunma anlamında Behiç’i 2 kez durdurması, 90+2’de Rodrigues’e gollük pası hazırlaması yeterliydi sanırım… 

Bursaspor Le Guen ile ilk 8 maçta çok iyi işler yapmıştı; son 8 hafta da galibiyet alamamanın dışında, çok silik futbol oynuyor. Üçlü savunma anlayışını benimseyememişler hala. Ekong’da kırmızı görünce oyundan tamamen koptular. Tek Batalla ile olmaz. O bile enteresandır koca 48 dakika, takımını 1 kez dahi gol sahasına sokamadı. Dikkat, dakikalar 80’i gösterdiğinde Bursa’nın direği yalayan bir şutu vardı, alkışlar!