Prof. Dr. Nurettin Lüleci


Yayın Tarihi:

03 Mart 2019 Pazar 08:00:00

Kamburlaşma gençlikte başlıyor

Sabahları belde tutulma ve ağrıyla ilk belirtisini gösteren 'Ankilozan Spondilit' kireçlenmeyle, karıştırılıyor. Kemiklerin kaynaşmasıyla ortaya çıkan hastalık daha çok gençlerde görülüyor.

Omurga sağlığını olumsuz yönde etkileyen bir tür eklem iltihabı olan ankilozan spondilit, omurga ve omurlarla pelvis arasında meydana gelen ve uzun süre varlık gösteren bir iltihap olarak tanımlanabilir. Ankilozan spondilit sebebiyle meydana gelen ağrılar bir süre sonra kronik bir hal açar. Bu hastalığın omurlarda şiddetli bir iltihaplanmaya yol açması dolayısıyla sakatlığa sebep olması da olasıdır. Hastalığın nedeni tam olarak bilinmemekle birlikte tedavi sürecinde uzmanlar tarafından uygulanması önerilen birtakım egzersiz hareketlerinin aksatılmaması halinde hastalığın etkilerinin en az indirgenmesi mümkündür. 

NEDENİ TAM OLARAK BİLİNMİYOR

Bu hastalığı sebebi hakkında çalışmalar hala daha devam etmektedir ancak hastalığa neyin sebep olduğu henüz tespit edilememiştir. Biz hekimler, hastalarımıza ankilozan spondiliti anlatmak için buna, Deprem Dede (Prof. Dr. Mete Işıkara) veya tiyatro sanatçısı Suna Pekuysal hastalığı dediğimizde, hastalığın ne olduğu daha iyi anlaşılır. Bu iki değerli insan, ankilozan spondilit hastasıydı. Ankilozan Spondilit, ilerleyici, sistemik romatizmal bir hastalıktır. En çok, kuyruksokumunun iki yanında bulunan leğen kemiklerini birleştiren bölgeyi (sakroiliak eklemleri) tutar. Geç dönemlerde, omurgaların birbirine yapışması gibi bir durum ortaya çıkabilir. Nihayetinde kronik ağrı ve sakatlığa yol açabilecek omurların, ciddi iltihaplanmasına neden olur. Daha ileri vakalarda, deformasyonlar ortaya çıkabilir. Omuz, kalça ve nadiren diğer eklemleri de tutabilir. 

ERGENLİK DÖNEMİNDE BAŞLAR

Hastalık ergenlik döneminden başlayarak 25-30 yaşlarına doğru en üst düzeye çıkar. 50 yaşından sonra nadiren görülür. Hastaların genellikle yüzde 20‘sinin ailesinde AS hastalığı vardır.  AS'nin nedeni, tam olarak bilinmemektedir. Ancak genetik yatkınlık bu hastalarda önemli bir rol oynar. Hastalık genellikle sinsice başlar ve hastalar, yakınmalarının başladığı yeri ve zamanı tam olarak belirleyemez. AS’in klinik belirtilerini, iskelete ve iskelet dışı sistemlere ait olarak ayırabiliriz. 

BELİRTİLERİ NELERDİR?

Gen aktarımına bağlı bir şekilde meydana geldiği düşünülen ankilozan spondilit hastalığının söz konusu olması halinde aşağıdaki belirtilerle karşı karşıya kalma olasılığı yüksektir:

- Baldır, bel ve omurgada meydana gelen şiddetli ağrılar ve bu bölgelerin sertleşmesi

- Baldırın arkasında hissedilen şiddetli ağrı

- Göğüs ağrısı ve buna bağlı olarak ortaya çıkan nefes darlığı

- Eklem bölgelerinde dokunmayla birlikte hissedilen şişlik

- Eklem bölgelerinin aşırı derecede sıcak olması 

- Eklem bölgelerindeki kızarıklıklar

- Sürekli olarak halsiz ve yorgun hissetmek

- Parmakların ve parmak uçlarının sebepsiz yere şişmesil Topukların ağrıması

- İştah kaybı ve buna olarak kilo vermek

- Hareketsiz kalındığında şiddetlenen ağrı. 

GÖRME SORUNLARI OLUŞUR 

Ankilozan spondilitli hastaların yüzde 30’unda üveit denilen akut bir rahatsızlık ortaya çıkmaktadır. Bu durum, hastaların eklem dışı en fazla tutulan gözdeki bulgusudur. Genellikle tek taraflıdır. Farklı zamanlarda farklı gözde ortaya çıkabilir, ani başlayan ağrı, ışığa bakamama, gözde sulanma ve görme bozukluklarıyla kendini belli eder. Gözdeki bu rahatsızlık, bazen ankilozan spondilitin ilk belirtisi olabilir.

KALP YETMEZLİĞİ NEDENİ 

AS’li hastalarda nadir de olsa aort kapağında yetmezlikler, kalp blokları ve miyokard bozuklukları görülebilir. Ankilozan spondilit, eğer kalp damar sistemini tutmuşsa, laboratuvar bulgusu olarak HLA B 27 (+) pozitiftir. Hastalarda görülen aort yetmezliği tedavi edilmezse, birkaç yıl sonra kalp yetmezliği ortaya çıkabilir. Kalpte ileti bozukluğu söz konusu ise çoğu kez kalp pili takılması gerekir. Akciğer tutulumu nadir olmakla birlikte, eğer varsa, uzun yıllar sonra akciğer dokusunda sertleşme ve göğüs kafesinin genişlemesi engellenerek, bazı solunum problemleri ortaya çıkabilir.

AĞRI DİNDİRİLİR 

Halen, AS'nin bilinen bir tedavisi yoktur. Bu hastalığa tanı konulduktan sonra, belirtileri azaltmak ve ağrıyı yönetmek için mevcut tedaviler ve ilaçlar vardır. Yeni biyolojik ilaçların bazı insanlarda hastalığın ilerlemesini potansiyel olarak yavaşlattığı belirtilmektedir. Farklı insanların farklı etki düzeylerine sahip, farklı ilaçlara cevap verdiğini unutmayın. Hasta hangi sıkıntıdan yakınıyorsa, ona yönelik tedaviler öne alınır. Romatoloji uzmanlarının verdiği tedaviler yetersiz kalıyorsa, ağrı uzmanlarına gidilmelidir.

EGZERSİZ YAPILMALI

AS’in en erken ve en tipik belirtisi; sakroiliak eklemlerde (belin, kuyruksokumu kemiği ve leğen kemiklerinin birleştiği bölge) başlar ve hastalar yer değiştiren kalçadaki kaba etlerin ağrılarından yakınır. Bu ağrının uyluğun önünden ve arkasından dize kadar yayıldığını belirtir. Aynı zamanda kronik bel ağrısı ve bel tutukluğu gelişir. Erken dönemdeki ağrı, oldukça fazla olabilir ve öksürük, hapşırık veya dönme hareketleriyle şiddetlenebilir. Başlangıçta aralıklı ve yer değiştirici olabilen bu ağrı, birkaç ay içinde her iki tarafta ve sürekli olmaya başlayabilir. Belin alt bölgesinde, ağrı ve tutuklukla devam edebilir. Bazı hastalarda kalça ağrıları olmadan, bel bölgesinde ağrı ve tutukluk şeklinde başlangıç görülebilir. AS’li hastaların yüzde 75’inde ilk klinik belirti, bel ağrıları olabilir. AS’deki bu inflamatuar bel ağrısının özellikleri önemlidir. Uzun süreli hareketsizlik sonrası bel ve sırt ağrıları artar; zaman zaman gece uykudan uyandırır.

SICAK DUŞ ALMAK RAHATLATIR

Bu kişilerin gece kalkıp, egzersiz yapıp rahatlaması ve sonra yatması uygun olur. Sabahları bel-sırt tutukluğu kötüdür. Hafif hareketlerle ve sıcak duşla rahatlama sağlanabilir. Bazı hastalarda bel ağrısı olmayıp, sadece bel tutukluğu, kas seğirmeleri veya ağrılı kas-tendon noktaları bulunabilir. Bu yakınmalar, soğuk ve depresyon gibi nedenlerle artış gösterebilir. Yanlışlıkla hastalara fibromiyalji, siyatik, lumbago gibi tanılar konulabilir. Hastalık bazen de omuz ve kalça gibi eklemlerde ortaya çıkabilir. 

KALÇA TUTULMASI DA YAPIYOR

Ancak en yaygın iki taraflı kalça tutulması, ilk 10 yılda sıklıkla karşımıza çıkarken, geç dönemlerde nadiren görülür. Eğer kalça eklemleri tutulursa, deformasyon fazla olup sakatlık ortaya çıkabilir. Hatta erken yaşta protez bile gerektirebilir. Ankilozan spondilitte, omuz kalça gibi büyük eklemlerin dışında, hafif nitelikte diğer küçük eklemlerde de hastalık görülebilir. Omurganın özellikle kaburga hizasındaki ankilozan spondilit tutulmaları göğüs ağrısına neden olur, öksürmek ve hapşırmakla ağrılar artabilir. Bu hastalar derin nefes almakta zorlanırlar. Boyun omurlarının tutulması, genellikle geç dönemde ortaya çıkar. Hastalar, sıklıkla boyun tutukluğundan yakınır. Boyun tutulması, kadın hastalarda daha çok görülür.