Yayın Tarihi:
19 Aralık 2020 Cumartesi 08:00:00
Bugün herkes 17-25 Aralık'ın Emniyet-Yargı darbe teşebbüsü olduğunu kabul ediyor
Geçtiğimiz yazıda Türkiye’nin siyasi rotası bağlamında dönüm noktalarından biri olan 17-25 Aralık 2013 FETÖ darbe teşebbüsü etrafında kimi hatıralarımı sizlere aktarmaya başlamıştım.
*
O dönem bu olayın susturucu olarak yolsuzluk dosyalarını kendine kalkan yapmış bir Emniyet-Yargı darbe teşebbüsü olduğunu hem içeride hem de dışarıda anlatmaya ihtiyacımız vardı.
*
7 sene sonra bugünden bakılınca Türkiye’de yaşayan hemen hemen tüm siyasal kesimler 17-25 Aralık olayının özünde bir Gülenist Emniyet-Yargı darbe teşebbüsü olduğunu kabul ediyor.
*
Hatta kimi manyak militanlar dışında yurtdışında yaşayan Fetullahçılar bile 17-25 hadisesinde yapılanın özünde bir Emniyet-Yargı darbe teşebbüsü olduğunu itiraf ediyorlar artık.
*
17-25 zamanında Fetullahçıların dümen suyuna maalesef kapılmış ama kökende Gülenist olmayan tüm isimler zaten bu gerçeği artık kabul ediyor. İstisnası yok. Ahval isimli yurtdışından yayın yapan sitenin yayınlarına da bakarsanız bunu görebilirsiniz.
*
Fakat 7 sene önce hatta 5 sene önce 3 sene önce bile durum böyle değildi. Zaman geçtikçe 17-25 Aralık Gülenist polis-yargı darbe teşebbüsünün kimliği yerine oturdu.
*
Bundan tam 7 sene önce Al-Monitor isimli Washington merkezli popüler bir yayın organı benden bu olayla ilgili yorumumu yazmamı istemişti. Ben de İngilizce olarak yazıp göndermiştim. Epey de okunmuş ve tartışılmıştı.
*
O zaman Türkçe bilmeyen yabancı okurlar için İngilizce yazdığım izahat Türkçeye çevirdiğimizde şöyleydi…
*
17 Aralık 2013'te Gülenist polislerin ve savcıların başlattığı operasyon o günden beri Türkiye'nin politik gündemini belirleyen temel olaydır.
*
Devlet içinde örgütlü bir güç olan Gülenistler bu operasyonu yolsuzluk ve rüşvet soruşturması adıyla başlattılar.
*
17 Aralık günü üç bakanın çocuğu ve Türkiye'nin en büyük devlet bankası olan Halkbank'ın Genel Müdürü tutuklandı.
*
Aynı gün soruşturmanın gizli olması gereken tüm detayları Gülenist medya başta olmak üzere Türk medyasının 4'te 3'ünde çarşaf çarşaf yayınlanmaya başladı.
*
Gülenist örgüt klasik tarzıyla doğru bilgilerin yanına sahte kanıtlar eklemiş ve medyaya servisi o şekilde yapmıştı.
*
Gülenistler aynı taktikleri Ergenekon, Balyoz, KCK, Askeri Casusluk gibi davalarda da yapmıştı. Gülenistler bir suç tabağı hazırlıyor o tabağın ortasına kamuoyunu ikna edecek bir suç koyuyor, etrafını ise sahte kanıtlarla süslüyordu.
*
Bu taktiklerle Gülen'e muhalif masum yüzlerce insanı da tutukluyorlardı. Ergenekon ve Balyoz davalarında AK Parti hükümeti Gülenistlerin bu operasyonlarını destekledi. Askeri vesayetten bıkmış liberal aydınlar da bu operasyonları destekledi. Haklı davaların içi boşaltıldı ve toplumun adalet duygusu çok zedelendi.
*
Recep Tayyip Erdoğan Gülenistlere karşı 18 Aralık'tan itibaren çok sert bir mücadele başlattı. Gülenistler her gün yasadışı dinlenmiş Erdoğan tapeleri yayınlamasına rağmen halkın çoğunluğu Erdoğan'ın tarafını tuttu. Erdoğan Gülen'e karşı algı savaşını çok kısa sürede kazandı. Çünkü Gülen'e karşı hemen hemen tüm toplum kesimlerinde birikmiş nefret vardı.