Rasim Ozan Kütahyalı


Yayın Tarihi:

03 Mart 2021 Çarşamba 12:58:00

Vefatından 10 sene sonra bir siyasal lider olarak Necmettin Erbakan'ı anlamak

Tam 10 sene önce ve 28 Şubat darbesinin 14. yıldönümünden bir gün önce bu alçak askeri darbenin zorbalıkla devirdiği Necmettin Erbakan'ı kaybetmiştik. 10 yıl olmuş Erbakan Hoca vefat edeli...

*

Bugün Erbakan Hoca'yı Rasim Ozan olarak kendi zaviyemden anlatacağım sizlere. Çünkü Kemalist endoktrinasyonun başarılı olduğu seküler-Türk bir ailede büyüdüm ben.

*

Bu tip ailelerde Erbakan'a çakmak ya da Hoca'nın konuşma tarzıyla dalga geçmek bir tür örf ve adet gibiydi.

*

Aslında farkında değillerdi ki Erbakan meşru ve demokratik siyaset tarzıyla seküler ve Atatürkçü ailelerin de yaşamının sigortası olan bir politik liderdi.

*

Çünkü bir siyasal önder olarak Erbakan zulme uğramış dindar kitleleri her zaman silah ve şiddet bataklığından uzak tutmuş bir adamdı.

*

Sürekli zulme uğrayan, defalarca kez legal siyasi partisi kapatılan, silaha yönelmesi için derin devlet tarafından yapılabilecek her türlü provokasyon yapılan bir hareketi ısrarla, ısrarla meşru ve demokratik sınırlar içinde tuttu Erbakan.

*

İslam coğrafyasında nerdeyse tüm İslamcı hareketler bir şekilde silaha bulaşmışken, Erbakan hareketi asla ve asla bu bataklık yoluna tenezzül etmedi.

*

Erbakan, bir taraftan İslam dünyasındaki manevi, fikrî ve siyasi önderlerle sürekli temas içinde oldu, içe kapalı değil dışa açık bir İslamcı anlayışa sahipti.

*

"Milli Görüş" derken tek ve bütün bir İslam milleti anlayışını ifade ediyordu, Türklük üzerinden tanımlanmış ulusalcı bir anlayışı asla yoktu.

*

Nitekim siyaseten yasaklanmasına temel teşkil eden açıklaması da Bingöl'de yaptığı "Sen eğer 'Ne mutlu Türk'üm' dersen, benim Kürt kardeşim de 'Ne Mutlu Kürt'üm' deme hakkı kazanır" açıklamasıydı. Ki hala da bana göre muhteşem bir konuşmadır o Bingöl nutku.

*

Nitekim bugün hangi siyasi görüşten olursa olsun ülkemizde yaşayan tüm Kürt kardeşlerimiz de Erbakan Hoca'yı sevgi, rahmet ve minnetle anıyor.

*

Evet Erbakan Hoca bir yandan dışarıdaki İslami hareketlerle temastaydı ama diğer yandan da Milli Görüş mensuplarının dışarıdan ithal silahlı İslamcı hareketleri benimsemesinin önünde duvar gibi dikilen adamdı.

*

Silahlı mücadele yoluna karşı çok net tavır alırken, diğer yandan da radikal unsurları da toptan dışlamadı Erbakan, o radikal unsurları da siyasal hareketinin içine almaya ve onları absorbe etmeye çalıştı.

*

O sebeple onları da kapsamak için kimi zamanlar söylemini daha da radikalleştirdi. Bu tür söylemleri de kendisine karşı askeri vesayet tarafından hep koz olarak kullanıldı ve partileri hep bu yüzden kapatıldı.

*

Erbakan, eğer Ortadoğu'daki kimi silahlı hareketlerden etkilenmiş çoğu genç olan İslamcı kitleleri dışlasaydı, bu radikal unsurlar anadamar hareketten koparak, belli bir tabanı olan silahlı örgütler haline dönüşebilirdi.

*

Aslında, askerî vesayet rejiminin ve derin devletin de istediği hep buydu.

*

Askerî vesayet rejiminin yeraltı örgütlenmesi olan "derin devlet" İslamcı muhalefeti de silahlı yola itmek istedi hep.

*

Aynı derin yapılanma önce sol muhalefeti sonra da Kürt muhalefetini silahlı terör yoluna itmeyi başarmıştı. Sağdaki kimi siyasi hareketleri de bizzat silahlandırmıştı bu askeri vesayet rejimi.

*

12 Eylül öncesi çoğu Sünni-dindar ve yoksul ailelerden gelen kimi sağcı gençler, ne trajik ki kendilerini aşağılayan bir sistemin fedaileri olarak teşkilatlandırıldılar ve derin devletin silahlı sokak ayağını oluşturdular.

*

Sol hareketlerin silahlanmasına da 12 Mart ve 12 Eylül öncesi özellikle kasten göz yumuldu, hatta kimi uydurma "sol" örgütleri yine bizzat darbeci generaller kurdu.

*

12 Mart 1971 askeri darbesinin 50. yılı da yaklaşıyor. Bu konuları daha teferruatlı şekilde bu köşede önümüzdeki günlerde yazacağız.

*

12 Mart ve 12 Eylül öncesi silahlı sol örgütlerin militan kadrosunu da genelde yoksul ve Alevi ailelerden gelen gençler oluşturuyordu.

*

Aynı darbeci general zihniyeti 12 Eylül 1980 evvelinde de üç defa toplu Alevi kıyımlarını organize etti. Bu kıyım atmosferinden de Erbakan Hoca partisini ve İslami gençlik hareketini ısrarla uzak tuttu.

*

12 Eylül öncesi dönemde de Erbakan'ın liderliğindeki İslamcı hareket yapılan tüm derin devlet operasyonlarına rağmen asla silaha bulaşmadı, hatta bu kutuplaşmış ortamın içinde olmayı reddettiği için de 1977 seçimlerinde ciddi oy kaybetti.

*

Metin Yüksel cinayeti gibi birçok provokasyona direnebilmek ve İslamcı gençleri silahtan uzak tutabilmek asla kolay bir iş değildi ama Erbakan büyük liderliğiyle bunu başardı.

*

Askeri vesayet ve derin devlet zihniyeti, Kürt meselesini terörize etmeyi ve bu yolla Türk kitleleri manipüle edebilmeyi başardı fakat İslami muhalefet bağlamında bunu istese de asla başaramadı.

*

İşte bu başarısızlığın temel sebebi rahmetli Necmettin Erbakan'dır. Büyük bir siyasi liderdir bu yüzden Erbakan. Bilge bir siyaset adamıdır.

*

Siyasi ideolojisi benimsensin ya da reddedilsin, sağduyu sahibi hiç kimse Erbakan'ın Türkiye'ye yaptığı büyük katkıları gözardı edemez.

*

Askeri vesayet rejimi ne yaparsa yapsın, Erbakan Hoca rejimin istediği "silah tuzağı"na düşmedi, hareketini hep demokrasi dairesi içinde tuttu.

*

Bugün her demokrat Erbakan Hoca'yı rahmet ve minnetle anmak mecburiyetindedir diye düşünüyorum.

*

Vefatından 10 sene sonra neredeyse Türkiye'deki tüm siyasal spektrumun Erbakan Hoca'ya büyük saygı duymasının temelinde de bu vardır.

*

Şimdi herkes ama herkes Necmettin Erbakan'ın kıymetini anladı ama işte keşke yaşarken bu değeri anlayabilseydik...

*

Millet, 28 Şubat askeri darbesini yapıp Erbakan'ı gasp ve zorbalıkla deviren generalleri nefretle, Erbakan Hoca'yı ise rahmet ve minnetle anıyor.