İstanbul'da tarihi gün! Başkan Erdoğan: Burası İstanbul'un fethine bir hediyedir

Yayın Tarihi: 28 Mayıs 2021 Cuma 14:36:00

Güncelleme Tarihi: 28 Mayıs 2021 Cuma 15:11:00

Taksim Camii ibadete açıldı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Taksim Camii açılış programında önemli açıklamalarda bulundu. Başkan Erdoğan, 'Taksim Camii'ni Ayasofya'ya verilen bir selam, İstanbul'un fethinin 568. yıl dönümüne bir hediye olarak görüyorum' dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Taksim Camimiz, İstanbul'un sembolleri arasındaki seçkin yerini şimdiden almıştır. İlk cuma namazını eda ettiğimiz Taksim Camimizin İstanbul'umuz, ülkemiz ve Alem-i İslam için hayırlara vesile olmasını diliyorum." dedi.

Yapımı tamamlanan Taksim Camii, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın da katıldığı cuma namazıyla açıldı.

İşte Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın açıklamalarından öne çıkanlar:

İşte buraya getiren aşk başka bir aşk. Taksim Camiimiz hayırlara vesile olmasını diliyorum. Mimarından sanatçısına işçisine kadar herkese şükranlarımı sunuyorum. Sudan ve diğer kardeş ülkelerden heyecanımıza ortak olmak üzere aramızda bulunan misafirlerimize ayrıca hoş geldiniz diyorum. Taksim Camiimizin İstanbulumuz, ülkemiz için hayırlara vesile olmasını diliyorum. Sur Yapı'nın sahipleri, Altan, Hakan, Ufuk ve Atilla Elmas beyefendiler başta olmak üzere işçisine kadar herkese şükranlarımı sunuyorum. Az önce Altan bey "ben buranın çocuğuyum" dedi, Altan bey biz de başka yerin çocuğu değiliz, ben de Kasımpaşa'nın çocuğuyum.

-Taksim Camii bizim dünyamızda farklı bir öneme sahiptir. Caminin yerinde mescid bile yok ve maalesef burada cami yapımına müsaade yok. Adeta kümes gibi bir yerde müminler namazlarını idrak etmeye çalışıyorlardı. İstanbu'umuzun en güzel yerlerinden biri olan Taksim'deki camiimizin içinden ezan sesleri inşallah kıyamete kadar eksik olmayacaktır.

-Camimiz, dünyada sayılı projeleri arasında yerini almıştır.

-Taksim Camii, Ayasofya'ya selam, İstanbul'un Fethi'ne hediyedir.

-Taksim Camii, yaklaşık 1,5 asırlık bir mücadelenin ardından İstanbul'umuza kazandırılmıştır.

Taksim Camii bizim dünyamızda farklı bir öneme sahipti. Caminin yerinde mescid bile yok ve burada maalesef cami yapımına müsade yok, adeta kümes gibi bir yerde, gazeteler üzerine müminler namazlarını eda etmeye çalışıyorlardı. Taksim Camii'ni Ayasofya'ya verilen bir selam, İstanbul'un fethinin 568. yıl dönümüne bir hediye olarak görüyorum. Bu vesile ile Fatih Sultan Mehmet Han'ı da burada bir kez daha hürmetle yadediyorum.

Bu meydanda bir cami inşaatı fikri tarihimize 93 Harbi diye geçen 1877-78 Osmanlı-Rus Harbi yıllarına kadar uzanır. Kurtuluş Savaşı sırasında da bu fikir yeniden gündeme gelmiştir. Rahmetli Özal'ın başbakanlığı döneminde Elmas ailesi kendisine başvurarak cami inşaatını dile getirmişlerse de netice alınamamıştır. 1991'e gelindiğinde şahsımın aralarında yer aldığı 85 kişiyle birlikte Taksim Camii Kültür ve Sanat Vakfı kurularak mücalede yeni bir safhaya geçilmiştir. Önde gelen iş, fikir, sanat insanlarından müteşekkir vakfın girişimleri de sonuçsuz kalmıştır. İBB Başkanlığına seçildiğimde sözlerden biri de bu caminin inşasını gerçekleştirmekti ancak 28 Şubat ve sonrasında bu sözümüzü o dönemde yerine getiremedik. 2013'te tekrar harekete geçtiğimizde ise karşımızda Gezi olaylarını bulduk. O teröristlerin karşımıza dikildiği an. Yeniden kolları sıvadık, Elmas ailesi inaşaya talip olduklarını tekrar söylediler. 2017'de cami inşaatına başlanabilmesini temin ettik, bugün de camimizi dualarla ibadete açtık.

Bu arada hızla bir eserimiz daha yükseliyor. O da Barbaros Bulvarı üzerinde, Barbaros Hayrettin Paşa Camii. Onu da kısa zamanda bitireceğiz. Barbaros oradan Beşiktaş'a indi. İnşallah orayı da mabedsiz olmaktan çıkartacağız. Dünyanın dört bir yanında acıların, zulümlerin kol gezdiği bir dönemde birliğimize, beraberliğimize her zamankinden çok daha fazla ihtiyacımız var.

Milletimizin bin yıldır canı pahasına koruduğu vatanını parçalamak, devletini zayıflatmak için uğraşanların sonu yine hüsran olacaktır. Bayrağımızı indirmeye kimsenin gücü yetmeyecektir. Türkiye'nin sadece kendi sınırlarından ibaret bir ülke olmadığının en büyük ispatı maruz kaldığı saldırılardır. Bu saldırıların hepsini de hamdolsun akamete uğratmayı başardık. Bundan sonra da aynı azimle yolumuza devam edeceğiz. Kuşkusuz bozguna uğrattığımız her kirli atağın yerini yenisi alacaktır. Zalimle mazlumun mücadelesi kıyamete kadar sürecektir. Bize düşen hep doğruyu ve hakkı savunarak mazlumun yanında yer almaktır. Bunun için önümüze bir fatura konacak, onu da göze alıyoruz.