ABD'li senatörden UCM'ye tehdit! "Lahey İşgal Yasası"nı uygulamakla gözdağı verdi
Gazze kasabı Binyamin Netanyahu'nun suçu sonunda onandı. Ancak ABD hala inkar ediyor. Öyle ki Cumhuriyetçi senatör Tom Cotton "Lahey İşgal Yasası"nı uygulamakla gözdağı verdi. Bu üstü kapalı bir askeri müdahale tehdidiydi. Peki, nedir bu Lahey İşgal Yasası? Detaylar haberimizde...
Haberin Eklenme Tarihi: 25.11.2024 15:07:00 - Güncelleme Tarihi: 25.11.2024 15:07:00İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu hakkında çıkarılan tutuklama kararını en sert eleştiren ülke ABD olmuştu. Gerek iktidardaki demokratlar gerek ocak ayında başa gelecek cumhuriyetçiler karara karşı çıkmıştı. Cumhuriyetçi Senatör Tom Cotton da kararı sert bir şekilde eleştirdi. Hatta, Uluslararası Ceza Mahkemesini üstü kapalı şekilde askeri müdahaleyle tehdit etti.
Cotton, sosyal medya hesabında "UCM düzmece bir mahkeme ve kerim han saplantılı bir fanatiktir. Ona ve bu yasa dışı emirleri uygulamaya çalışan herkese yazıklar olsun." diye yazdı. "Dostça bir hatırlatma: UCM hakkındaki Amerikan Yasasının Lahey İşgali Yasası diye anılmasının bir nedeni var. Bunu bir düşünün" ifadelerini kullandı.
Cotton'ın hatırlatmasıyla yasa bir kez daha gündeme geldi.
Lahey İşgal Yasası'nın resmi adı "Amerikan Askerlerini Koruma Yasası". Ancak yalnızca askerleri korumuyor. ABD müttefiki sivilleri ve siyasetçileri de koruması altına alıyor.
ABD'ye bir vatandaşı veya müttefikini UCM hapishanesinden kurtarmak için "Her türlü gerekli ve uygun adımı atma" hakkı veriyor. Elbette ABD'nin UCM kararına uymakla yükümlü olduğunu ilan eden NATO üyesi müttefiklerine karşı böyle bir tırmandırma içine girmesi beklenmiyor. Cotton'ın yaptığı "hatırlatma" ise Washington'un İsrail'i korumaktaki kararlılığının göstergesi olarak algılandı.
Eski Savunma Bakanı Yoav Gallant hakkında da tutuklama kararı çıkmıştı. İsrail basını Gallant'ın 1 Aralık'ta ABD'ye gideceğini iddia etti. Beyaz Saray yetkilileriyle bir araya gelecek. Bu, UCM'nin hakkında tutuklama emri çıkarmasının ardından Gallant'ın ilk yurt dışı ziyareti olacak.
ABD'nin uymayacağını açıkladığı UCM kararını birçok ülke kabul ediyor. Ülkeler Netanyahu'yu tutuklarlarsa İsrail Başbakanı, Lahey kent merkezine yakın bir hapishaneye nakledilecek. Tutuklu merkezi mahkûmların erişebileceği spor salonu ve kütüphane gibi sosyal tesislere sahip. Her hücrede kişilerin kendi davalarına hazırlanabilmeleri için sınırlı erişime sahip bilgisayarlar da bulunuyor.
UCM şu ana kadar 59 kişi hakkında tutuklama kararı çıkardı. Bu kişilerden 21'i yakalanarak mahkemeye çıkarıldı. 30 kişi hâlâ "firari" konumda. Ölen 7 kişinin davaları düşürüldü.
Peki, İsrail bu durumda ne yapabilir?
Öncelikle ülkenin temyize gitme hakkı var. Ancak yetkililer, UCM'nin kararını yasal yollardan geri çevirme şansının yok denecek kadar az olduğuna inanıyor. İsrail'in elinde kalan tek seçenek ABD'nin ülkelere baskı yapması ve arama emirlerini uygulamamaları yönünde telkinde bulunması. Ancak görev süresinin bitmesine sadece iki ay kalan Joe Biden yönetiminin böyle bir adım atması pek olası görünmüyor. Asıl soru, yeni başkan Donald Trump'ın ne yapacağı. ABD, UCM'nin yargı yetkisini tanımıyor ve finansmanına katkıda bulunmuyor. Mahkemenin işlemleri üzerinde doğrudan bir etkisi de yok. Ancak, diğer ülkelere yakalama emirlerini dikkate almamaları yönünde baskı uygulayabilir.
Öte yandan Katoliklerin dini lideri Papa Francis de Netanyahu'yu suçlu buluyor. Gazze'de işlenen soykırım suçlarının soruşturulmasını talep ediyor. Netanyahu ise Papa'nın bu talebini eleştirdi. Bu açıklamayı "utanç verici" olarak niteledi.