Şükriye Tutkun saldıranlara cevap verdi: Yanımda kimse yokken devlet vardı... Devletimin askeriyim

Sanatçı Şükriye Tutkun, 24 TV'de yayınlanan Arafta Sorular programında, Star yazarı Esra Elönü'nün sorularını yanıtladı. 'Devletimin yanındayım' paylaşımından sonra şahsına yönelik saldırılara da değinen Tutkun, yetimhane günlerini hatırlatarak, 'Ben devletimin yanındayım dedim diye bana küfür edemezsin arkadaşım. Tabi ki devletimin yanında olacağım. Benim yanımda hiç kimse yokken devlet vardı. Devletimin askeriyim.' dedi.

Haberin Eklenme Tarihi: 8.02.2021 16:10:00 - Güncelleme Tarihi: 17.05.2021 15:01:00
ABONE OL

24 TV'nin her bölümü ses getiren 'Arafta Sorular' programının bu haftaki konuğu Sanatçı Şükriye Tutkun oldu.

Hararetli konuşmaların geçtiği programda, keyifli anlar da yaşandı. Şükriye Tutkun, program boyunca 'Ey, Güzel Kırım', 'Ayrılık', 'Gücüm Yetene Kadar', 'Bir Fırtına Tuttu Bizi', 'Sevin Gayrı' eserlerini ve opera bölümünde okurken öğrendiği antik aryalardan birini seslendirdi.

"DEVLETE BENIM NEDEN 'BABA' DEDIĞIMI YURTTA KALAN GENÇLER ANLAR"

Esra Elönü: Şükriye Tutkun kimdir?

Şükriye Tutkun: 1996 yılında albümüm ilk çıktığı zaman dedim ki Ben devletin yetiştirdiği biriyim. 2 yaşımdan 16 yaşıma kadar devletin yurtlarında kaldım. 16 yaşımda yurttan çıktım. O süre zarfında da devlete baba dedik. Müdürümüze Müdür Baba diyorduk. Hademe teyzelere de anne diyorduk. Biz böyle gördük. Devlete benim neden baba dediğimi yurtta kalan gençler anlar. O kadar hazırlar ki insanları yerin dibine sokmaya. Hiç sormadılar. Devlete neden baba diyorsun? diye. Bununla ilgili tweet attığım için beni eleştirdiler. Ben yetimhanelerde büyüdüğümü gururla söylüyorum.

"ÇOCUĞUMU KAYBETTİKTEN SONRA POLİTİKA BENİM HAYATIMDA BİTTİ."

Esra Elönü: Çok mu kötüler insanlar?

Şükriye Tutkun: Kötü dememek istiyorum ama kötü niyetliler yani. Öyle bir tweet atıyorsun altına "Senin baban belli değil mi? Babana yazık..." Babamı görmemişim ki zaten. Ben arkadaşlarımın babalarına da baba gibi baktım annelerine de anne gibi baktım, hala daha öyle. Arkadaşlarımla görüşmem ama anneleriyle babalarıyla telefonlaşırım. O kadar sevgisizler ki bunun olabileceğini düşünemiyorlar. Herhalde inadına yazıyorlar diye düşünüyorum. Çok kalbim kırıldı. Orası arena gibi, atıyorlar bizi oraya savaşır gibi. Bizi öldürmeye çalışıyorlar, Twitterdan, Instagramdan. Ben zaten bundan sonra bir şey paylaşmayacağım, zaten önceden de sadece hayvanları paylaşıyordum. Ne zaman ki Fahrettin Altun Bey meselesi oldu, saldırma durumuna geçtiler.

...

Aile olamadım. O kadar çok üzüldüm ki geçmişte üzüntüleri geçmişte bıraktım.

Ama çok üzücü şeyler yine yaşadım, ortaokulda kız arkadaşımı yanımda jandarmalar katlettiler. Ondan sonra zaten benim düşüncem çok değişti. Kitaplar okumaya başladım, sol kitaplar. Öyle başladı benim serüvenim.

...

Her şeyi bıraktık solculuk adına devrimcilik adına kelle koltukta mücadele ettik ama ne oldu 8 aylık hamileydim mesela eşimi yurtdışına yolladılar benim evimi hiç kimse bilmiyordu ne onun ailesi biliyordu ne benim ailem biliyordu sonuçta ne oldu biz devleti ülkeyi kurtaracağız önce bir beni kurtarsaydınız. Ben 5 gün karnımdaki bebeğimle komada kaldım. Bebeğimi kaybettim. Ondan sonra da zaten politika olayı benim için bitti. Dünyayı kurtaracağımı sanıyordum. Ama bebeğimi kurtarabilseydim keşke. Yaşasaydı 36 yaşında olacaktı.

ESKİŞEHİR'DE CHP'Lİ KADINLARA KONSER VERDİM. SAĞ TARAFTAN TEK BİR ELEŞTİRİ GELMEDİ.

Haksız eleştirilere karşı olduğunu dile getiren Tutkun, sözlerine şöyle devam etti.

"Ben hiç bir partili değilim. Ben artık bıktım. Beni oraya sokuyorlar, buraya sokuyorlar. Ben politika yapmak istemiyorum. Ben türkülerimi söylemek istiyorum. Biz sol kökenliyiz. İsteyen istediğini söyleyebilir. Pandemiden önce Eskişehir'de Chp'li kadınlara konser verdim. 'Yaşa Mustafa Kemal Paşa Yaşa' dedik hep beraber. Instagram'da paylaştım. Sağ taraftan tek bir eleştiri gelmedi. Aile Bakanı Kuzguncuk'a gelmişti. Hasan Kaçan'ı ziyarete gittiğimde bir fotoğraf çektirdik. Instagram'da paylaştım. Bir daha seni dinlemeceğiz yazanlar çıktı. Ne yaptım ben yani. Bakan benim 14 yıl yurtlarında yetiştiği bakanlığın Bakanı. Benim saygım sonsuz. Partisi beni ilgilendirmez. Bundan önceki bakanlarla da görüştüm. Eğer katkım olacaksa seve seve hizmet edebileceğimi hepsine de söyledim."

"BEN NE SOLCUYUM, NE SAĞCIYIM. BANA YANDAŞ DİYORLAR. EVET BEN DEVLETİMİN YANDAŞIYIM."

Bir laf söylüyorsun başka taraf saldırıyor. Ben bunlara alışık değilim.

Esra Elönü: Şu anda sol parti var mı sence?

Şükriye Tutkun: Şimdi zaten sol, sağ ayrımı kalmadı. Bundan sonra gerçekten politikayla ilgili konuşmak istemiyorum. Her şey zaten ortada.

Ben hep söylüyorum, Ben ne solcuyum, ne sağcıyım. Bana yandaş diyorlar. Evet ben devletimin yandaşıyım.

"HERKES İSTEDİĞİNİ DÜŞÜNEBİLİR. BEN DEVLETİMİN YANINDAYIM DİYE KİMSE BANA KÜFÜR EDEMEZ."

...

Herkesin çizgisi belli, hani isteyen çizgisini belli eder isteyen etmez. Ben istemiyorum. Ben ne sağcıyım ne solcuyum Beni lütfen öyle görmesinler artık. Ben devletimin yanındayım dedim diye de devleti ve hükümeti de karıştırıyorsunuz dedi arkadaşlar.

Esra Elönü: Bunu 3'tür tekrarlıyorum senden de duymak isterim. Ben Cumhurbaşkanı'nın elinden ödül almam, o "aptal halkın" oylarıyla ödül veriyor gibi bir şey söyledi, onların makul sanatçı skalası bu mu?

Şükriye Tutkun: Herkes kendi söylediği sözden sorumludur. Herkesin düşüncesine saygım var, zaten düşünce özgürlüğü demiyor muyuz? Demokrasi demiyor muyuz? Ben bugün devletimin yanındayım dedim diye bana küfür edemezsin. Önce ne demek istediğimi anlayacaksın.

...

Hep ünlü kişilere saldırıyorlar. Hepiniz bir magazin muhabiri gibisiniz arkadaşlar. Hep bir şey kolluyorsunuz. Hepimiz kimiz, Demet Akalın, Alişan, Yavuz Bingöl işte dişi Yavuz Bingöl oldum. Linç edilecekler galerisi.

Öbürlerine neden AK Partililer bir şey demiyor. Bu benim tuhafıma gidiyor. CHP konserinde şarkı söylemişiz bir tane AK Partili eleştirisi yok, Bakan Zehra Hanımla bir tane fotoğrafımız var, kol kola girmişiz ben samimi bir insanım... O poza vay efendim neler söylendi.

KILIÇDAROĞLU VEYA KAFTANCIOĞLU ORADA OTURSA DA AYNI ŞEYİ YAPARDIM.

E. Ö: Sayın İletişim Başkanımız Fahrettin Altun'un uğradığı iftiralar. Siz de hakikatın tarafında olarak öyle olmadığını söylediniz. Ve linç yediniz. Anlatmak ister misin?

Oturduğum yer belli. Bizim oturduğumuz semtin özelliği zaten komşu ilişkileridir. Komşularımıza çok iyiyizdir. Ben 20 senedir oturuyorum orada zaten. Röportajlarımı dahi komşularımın evlerinde yapardım. Ben tek başıma yaşıyorum. Hem annem hem de babam öldü. Akrabalarımı zaten hiç yok. Ben yalnız yaşayan bir insanım yıllardır. Benim komşularım ailem ve bunu herkes bilir. Komşularımın çocukları 2001'de taşındığımdan beri bana Şükriye anne diyorlar. 20 yaşındalar şimdi. Fahrettin Bey bizim mahalleye taşındı. O kadar da yakınız ki yer olarak. Komşum olduğunu biliyorlar. Hoş geldiniz dedim. Artvin'li Hemşehrim aynı zamanda Fahrettin Bey. Hayvansever olmaları ilgilimi çekmişti. Kedilerinin gözü hastaymış. İlaç sürmeye gittim. Öyle tanıştık. Cumhuriyet Gazetesi'nde haber çıkmış. Fahrettin Altun'un deniz kenarında yalı fotoğrafı çekmişler. Biz de burada oturuyoruz. Öyle bir şey yok. Komşulardan karşıt imza topluyorlar. Çardak yapılıyor diye. Ben de eniştemden rica ettim. Bir video çekip bu insanlara destek olalım dedim. Fahrettin Bey'in de Fatmanur Hanım'ın da haberi yok. Bu kadar ses getireceğini de düşünmedim. Sırf ben konuşmayayım diye karşı komşum, Sanat Yönetmeni Yudum Hanım'dan da rica ettim. Yudum da Fahrettin Bey'leri çok seviyor. Hayvanseverlikleri ve mütevazi hayatları hoşumuza gidiyor. Biz orada gerçekleri söyledik. Fahrettin Bey yalıda oturmuyor. Şurada oturuyor. Mahremleri olduğu için evini de çekmedik. Kılıçdaroğlu veya Kaftancıoğlu orada otursa da aynı şeyi yapardım. Bunun siyasetle alakası yok. Beni arayıp eleştiriyor. Ben komşuma atılan iftiraya karşı savundum. Gereksiz yere saldırıyorlar. Fahrettin Bey ile ilgili bir şey yazmaya çekiniyorum. Cumhurbaşkanlığı Konserleri'ne katılmamla ilgili de konuşuyorlar. 60 sanatçı var orada. 25 senedir türkü söylüyorum. 60 sanatçının içerisine giremeyecek biri değilim.

"ZAMANIN, BİRLİK BERABERLİK OLMA ZAMANI OLDUĞUNA İNANIYORUM."

...

Başıma ne geldiyse dilimden geldi zaten. Doğruyu söylediğim için geliyor başıma.

Cumhuriyet Gazetesi bunun üzerine benim adıma kocaman manşet attı "Sümüklerin Efendisi" diye. Ki ben yıllar boyu o gazeteyi okudum, anneannem bile Cumhuriyet Gazetesi okurdu. Şimdi bu gazete ile mahkemelik oldum ben. Mahkemeye verdim.

Esra Elönü: Demek ki o Cumhuriyet o Cumhuriyet değil.

Şükriye Tutkun: Yok ben zaten ben bir sürü şeyin çok değiştiğine inanıyorum. Zaman beraberlik zamanı, birlik beraberlik olma zamanı.

"SOKAK HAYVANLARI VE YETİMHANELER İÇİN YAPABİLECEĞİM BİR ŞEY VARSA BOYNUM KILDAN İNCE. POLİTİKAYA GİRECEKSEM BU KONULAR İÇİN GİRERİM."

Esra Elönü: Kendine acımasız mısın? Dövüyor musun kendini?

Şükriye Tutkun: Zamanında çok dövdükleri için bize çok acımasız davrandıkları için inanamıyorum hala. Kötü söze çabuk inanıyoruz zamanında çok söylenmiş ya.

Esra Elönü: Ben hep şöyle yapıyorum mesela, kötü söz söylendiği zaman aynaya bakıp yazmış diyorum sende öyle de.

Şükriye Tutkun: Ben artık bakmayacağım. Kullanacağım ama artık politik konular değil kedi köpek hayvan paylaşacağım. Bana görev vereceklerse hayvanlarla ilgili versinler. En çok duyarlı olduğum konu onlar, onların sesi yok. Sokak hayvanları ve yetimhaneler için yapabileceğim bir şey varsa boynum kıldan ince. Politikaya gireceksem bu konular için girerim. Yoksa sol, sağ benim hiç kimse umrumda değil, yesinler birbirlerini. Ben türkülerimi söylerim, bana da sataşmayın bundan sonra.

"BEN ORDA BABA GİBİ GÖRMÜŞÜM ÖZENMİŞİM ARALARINDAKİ İLİŞKİYE..."

Esra Elönü: Cumhurbaşkanımızın bir fotoğrafını paylaştın. Belki de o geçmişte yaşadıkların, yetiştirme yurdunda kalışın baba deme özlemi ile bütünleştirdin. Çok samimi, gerçekten içinden gelerek bir tweet attın ve çok fazla üzüldüm, linç edildin. Bunu ne hissederek söyledin, pişman oldun mu?

Şükriye Tutkun: Hayır pişman olmadım, zaten orada da dedim linç edileceğimi bilerek paylaşıyorum. Babam 29 Aralıkta ölmüş. Ben babamı ilk kez 18 yaşımda iki kere gördüm ikisinde de hastanede gördüm. Çünkü hastaydı. Bir kere de baba diyemeden öldü. Hiç kimseye ben baba demedim, müdürlerimizden başka. O fotoğrafta çok güzel bir fotoğraf. Orda Kur'an – I Kerim öğretiyormuş ben hiç onun bile farkında değilim. Neler neler söylendi. Ben ne düşünerek yazdım onlar neler söylendi. Sen bana niye saldırıyorsun kardeşim. Ben orda baba gibi görmüşüm özenmişim aralarındaki ilişkiye... Maşallah demekte lazım tabi. Ben bir çok insanın babasına, annesine özendim. Ailesine özendim. Biz görmedik ki bunları.

Bunu ancak bizim gibi yatılı okulda kalmış kişiler anlar.

Ben bir siyasetçi olduğunu düşünmeden söyledim bunu. Bu kadar mı duyarsız, duygusuzsunuz. Bu benim özlediğim, görmediğim, hiç yaşamadığım bir durum, fotoğraf.

...

Ben TRT'de çalıştığımda inan bana hep bunu söylerim çok seviyorum TRT ile çalışmayı, ordan içeri girdiğimde devletin kokusunu duyuyorum.

"BENİM YANIMDA HİÇ KİMSE YOKKEN DEVLET VARDI... DEVLETİN ASKERİYİM."

Devletimin yanındayım diye de oldu bunlar. Devletimin yanında olacağım tabi kimin yanında olacağım. Hükümetle devleti karıştırıyorsun diyorlar. Devletimin yanındayımı da gidip "Şükriye Tutkun Boğaziçi eylemleri için şunu söyledi" dediler. Ben öyle bir ley demedim ki. Fikrim varsa kendime. Ben hiç bir zaman milleti birbirine düşürmek için, solu sağı birbirine kışkırtmak için böyle bir şey yapmam. Tabi ki devletimin yanında olacağım. Benim yanımda hiç kimse yokken devlet vardı.

Ne dayım vardı ki dayımın oğlu da Boğazi'çinde okuyordu, hepsi kelli felli paralı pullu adamlardı. Ama beni yetimhaneye attılar yani, kim vardı yanımda devlet vardı. Oya Anne vardı benim yanımda, Müdür Baba vardı. Şimdi devletimin yanındayım diyeceğim tabi, yine de diyorum. Devletin askeriyim.