O hatalar hiç yaşanmasaydı Yaprak Dökümü'nün finalinde neler oldu?

Deniz Çakır Yaprak Dökümü dizisinin final sahnesi için duygularını ilk kez anlattı. Boş evin içerisinde gezerken çekilen o görüntülerde, gerçekten ağladığını dile getirdi. Tam beş sezon boyunca nice hikayelere tanıklık eden o ev, eğer senaryo bambaşka ilerleseydi belki de daha güzel öyküleri Yaprak Dökümü seyircisine sunmuş olacaktı.

Haberin Eklenme Tarihi: 25.12.2024 09:46:00 - Güncelleme Tarihi: 25.12.2024 09:46:00
ABONE OL

Yaprak Dökümü bir roman uyarlamasından çok öteye geçmeyi başarmış, üzerinden yıllar geçmesine rağmen seyircisini hiç kaybetmemiş bir dizi olmuştu. Tam beş sezon süren dizinin final sahnesi, kaç kez izlese de ağlatır. Dili olsa da konuşsa denilen o beyaz duvarlar, ne acılara tanıklık etmişti ve o boş duvarlarla dahi vedalaşmak, Yaprak Dökümü'nde evin gelini olan Ferhunde'ye kalmıştı.

Odaları dolaşan ve sonunda yere çöküp ağlayan Ferhunde'yi oynayan isim, Deniz Çakır'dı. Çakır o sahne için bir itirafta bulundu. "Sonra da o fotoğrafa bakıp orada çöküyor, bitti sahne ben oradan katıla katıla ağlamaktan kalkamadım mesela" diyen Çakır, rolü ve hikayeyi ne kadar benimsediğini de paylaşmış oldu.

Peki o duvarların gerçekten dili olsaydı; ailenin bu noktaya gelmesine neden olan hangi olayların yaşanmamasını söylerdi?

LEYLA VE NECLA HIRSLI VE KISKANÇ, HAYRİYE BU KADAR İTİBAR DÜŞKÜNÜ OLMASAYDI

Eğer iki kız kardeş birbirlerine karşı bu kadar kıskanç ve hırslı olmasalardı, ne Oğuz'u bu kadar içlerine alacaklar ne de o büyük hatalara düşeceklerdi. Belki de Necla yine Cem ile evlenecek ve Cem, Leyla ile Nazmi'yi yine tanıştıracaktı. Böylelikle iki kız kardeş de hem maddi hem de manevi anlamda huzurlu bir evlilik yaşayacaktı. Ancak kızlarının bu kadar yanlışa sürüklenmesinde hatta bir kürk uğruna dahi görgüsüz tavırlar sergilemelerinde, Hayriye'nin gerçekleri görmezden gelip itibar ve lüks uğruna her şeye boyun eğmesi yatıyor.

FERHUNDE BU KADAR PARAYA VE LÜKSE DÜŞKÜN OLMASAYDI

Ferhunde yanlışları ve doğrularıyla o evde yaşanan birçok olayın ana karakteriydi. Ama o bu kadar para ve lüks hırsında, güç tutkunluğunda bir kadın olmasaydı; Şevket de hırsızlık gibi bir suça karışmaz ve mutlu bir hayatları olurdu.

FİKRET GERÇEKLERİ BİLİP DE SUSMASAYDI

Fikret birçok şeyi önceden görmüş ve tüm bu sahteliklere daha fazla dayanamadığı için, hiç tanımadığı bir adamla hayatını birleştirmişti. Ancak Fikret, gizli ve imalı mesajlar vermek yerine doğrudan her şeyi, olması gereken kişiler ile konuşsaydı; hatta -hiç sevmese de- Ferhunde ile akıl birliği etseydi, belki de Necla'yı ve Leyla'yı Oğuz tehlikesinden daha en başından kurtarabilecekti.

ALİ RIZA BU KADAR SOĞUK VE ÜSTTEN BAKAN BİRİSİ OLMASAYDI

Evet; Ali Rıza'nın üstten bakıcı tavırları, trip atıp kenara çekilip küsen karakteri her olaya etki etti. Oğlunun dışarıda yemek yemesine gösterdiği tepki ne kadar anlamsızsa, saçlarını kestirdiği için karısına trip atması da o kadar anlamsızdı. Eğer o; çocuklarına körü körüne güvenmek yerine onlarla gerçekten sağlıklı bir iletişim kurup dinleseydi, onlar da bu kadar çabuk hataya sürüklenmeyecekti. Fikret konuşmaya çalıştıkça onu dinlememesi, Şevket'e işe girer girmez evin reisliği gibi ağır bir yük yüklemesi, Leyla'ya sahip çıkmak yerine ona kötülük yapan adamı eve damat olarak sokması, gelini Ferhunde'yi kızları üzerinden küçümseyip sonunda büyük konuşmasının bedelini ödemesi gibi örneğin.