Parkinson savaşçısı Boksör Nine
BELÇİKALI Nancy Vanderstraeten (76), 44 yıl önce yerleştiği Türkiye'de 'Naciye' adını aldı. 9 yıl önce yakalandığı Parkinson hastalığının ilerlemesini önlemek için 4 yıl önce boksa başlayan Naciye Nine, "Boks benim için tutku oldu. Spor yapınca dopamini kendi beyninizde yapıyorsunuz. Terliyor, emek veriyor ve sonunda büyük gülümsüyorsunuz" dedi.
Haberin Eklenme Tarihi: 8.08.2022 16:30:00 - Güncelleme Tarihi: 8.08.2022 16:30:00BELÇİKALI Nancy Vanderstraeten (76), 44 yıl önce yerleştiği Türkiye'de 'Naciye' adını aldı. 9 yıl önce yakalandığı Parkinson hastalığının ilerlemesini önlemek için 4 yıl önce boksa başlayan Naciye Nine, "Boks benim için tutku oldu. Spor yapınca dopamini kendi beyninizde yapıyorsunuz. Terliyor, emek veriyor ve sonunda büyük gülümsüyorsunuz" dedi.
Belçikalı ressam Nancy Vanderstraeten, Avrupa'da birçok ülkeyi gezdikten sonra ziyaret ettiği Türkiye'ye hayran kalıp, eşiyle 44 yıl önce İstanbul'da yaşamaya başladı. Gençliğinde ressamlık ve mobilya tasarımlarıyla geçimini sağlayan Nancy, Türk insanlarına sevgisinden dolayı 'Naciye' adını kullanmaya başladı. 19 yıl önce eşini kaybeden Naciye, dağcılık sporuyla ilgilenen kızının isteğiyle Antalya'ya yerleşti. Geyikbayırı Mahallesi'ndeki evlerinde organik tarım, mobilya dekorasyonu, ahşap boyama, ressamlık yapan Naciye, 9 yıl önce Parkinson hastalığına yakalandı. Geçmişte ziyaret ettiği bazı Avrupa ülkeleri ile ABD'de, Parkinson hastalarının rehabilitasyon merkezlerinde boksla ilgilendiği aklına gelen Naciye, doktorlarının yönlendirmesiyle spor salonuna kayıt olmaya karar verdi. 4 yıldır haftanın 3 günü ringe çıkan 'Boksör Naciye', Parkinson hastalığı belirtilerini en aza indirdi.
'FİNALDE, BOKS BENİM İÇİN TUTKU OLDU'
4 çocuk annesi, 8 torun sahibi Naciye, hastalığı nedeniyle 6 yıl boyunca ağır ilaç tedavisi gördüğünü, 90 kilolara kadar ulaştığını anlattı. Günlük rutin işlerini yapamaz hale geldiğini aktaran Naciye, "Saçlarımı tarayamıyor, dişlerimi fırçalayamıyordum. Konuşmakta zorlanıyordum. Bastonla yürüyordum ve 'yeter' dedim. ABD'de Parkinson hastalarının boks yaptığını öğrendim. Ben de hemen denedim. Taksi çağırıp 'Boks salonuna gidiyoruz' dedim. Taksici yol boyunca güldü. Sonra spor klübüne geldim. Hocaya söylediğimde bana gülmedi ve hikayemi dinledi. 'Siz ayakta durabilirsiniz' dedi. Ben de 'Evet hocam' dedim. Bu şekilde boksa başladım. 15 gün sonra antrenmanda hocam bana 'Vur bana' dedi. Finalde boks benim için tutku oldu. Boksu çok seviyorum. 4 senedir boks yapıyorum" diye konuştu.
PANDEMİYE ALDIRMADI, ÇALIŞMALARINA DEVAM ETTİ
Tüm dünyayı etkisi altına alan koronavirüs nedeniyle zor günler yaşadığını aktaran Naciye, şu ifadeleri kullandı:
"Pandeminin ilk dönemlerinde herkes gibi beni yakaladılar. 4 ay evde durdum. Allah'tan evde boks için kum torbası ve yürüyüş makinesi vardı. Spor salonları kapalıydı ama benim fizik tedavi almam ve boks yapmam lazımdı. Fizyoterapiye ve boks gitmek için jandarmaya gittim ve izin aldım. O şekilde spora devam ettim. Spor salonları kapalı olduğu için boks hocam fizyoterapiye geldi. O gündür bu gündür devam ediyorum. Boks tutku oldu, spor tutku oldu. Gençken çok aktiftik ama 72 yaşında spor veya hiçbir şey yapmıyorduk. 72 yaşında boksa başladım ve devam ediyorum. Kendimi çok daha iyi hissediyorum. Bende dopamin eksikliği var. Gençken daha iyi, kalp atışını daha çabuk yapıyorsunuz. Spor yapınca dopamini kendi beyninizde yapıyorsunuz. Dopamin için mutluluk hormonu diyorlar, gerçekten öyle. Terliyorsunuz, emek veriyorsunuz ve sonunda büyük gülümsüyorsunuz"
ANTRENMANLARINA ARA VERMEDEN DEVAM ETTİ
Boks hocası ve milli sporcu Öznur Caner Şengel, Naciye teyzeyle yaklaşık 4 sene önce tanıştıklarını anlattı. Naciye teyzenin hareketlerinin hastalığı nedeniyle çok kısıtlı olduğunu aktaran Şengel, "Birebir çalışmalar sonunda boks antrenmanlarına ara vermeden devam ettiğimiz için hareketliliğinde herhangi bir kısıtlama olmadı. Günlük hayattaki aktivitelerini yeterli şekilde yerine getirebiliyor. En önemlisi de günlük yaşantısını devam ettirebiliyor. Parkinson bir kas hastalığı olduğu için insanların kas kontrol yetisi beyinsel olarak sinir uçlarından dolayı bir nevi kaybediliyor. Boks antrenmanlarında biz vücudun hem sağ hem de sol taraflarını eşit çalıştırdığımız için kaslar güçleniyor. Kasları güçlendikçe hastalığının ilerlemesi bir nevi durmuş oluyor" dedi.
'PARKİNSON BOKSUNUN ÖNCÜLERİNDEN BİRİ NACİYE TEYZE'
Parkinson boksunun yurt dışında çok yaygın olduğundan bahseden Öznur Caner Şengel, şöyle devam etti:
"Türkiye'de yeni yeni başlıyor. Parkinson boksunun ilerlemesini sağlayan Antalya'daki öncülerden biri de Naciye teyze. Çünkü o boksa başladığında bizler de Parkinson boksunu detaylı şekilde öğrenmiş olduk, Parkinson boksu üzerine özel eğitimler vermeye başladık. Nöroloji doktorlarıyla irtibatta kalarak bu antrenmanları yaptırıyoruz. Parkinsondaki başlangıç ya da ileri seviyelerde titremeleri azaltabiliyor. Başlangıç seviyesinde bir diğer üyemizin titremelerinin geçtiğini gördük. Titremeleri yaklaşık 2-3 ay içerisinde azalmıştı. Naciye teyze de 8-9 senedir Parkinson hastası, onun elinde hiç titreme yok. Aktif olarak günlük hayatına devam ediyor. Kendisi tek başına yaşıyor, resim yapmaya devam ediyor. Naciye teyzeyi görüp gelenler var. Genelde insanlar belirli yaşlarda spor yapılamayacağını, özellikle boks gibi çok darbeli şiddetli bir sporun yapılamayacağını düşünüyor, ama sporun bir yaşı yok. Parkinsonun ilerlemesini durdurmak istiyorsak, kaslarımızı güçlü tutmalıyız. Boks el ayak koordinasyonu sağlıyor. Tüm vücudun aktif kalmasını sağlıyor. 55-60 yaş üstü kadınlar yavaş yavaş antrenmanlara başladı."