0530 708 54 54
0530 708 54 54

YAZARLAR

Yeni Zelanda deyince... 

“Yeni Zelanda “ dendiğinde bu ülke insanının aklına hep Çanakkale gelir! 

Her yıl 25 Nisan’da ülkemize gelip, Çanakkale Anzak Koyu’nda yapılan ayinden tanır, Yeni Zelandalıları ülkemiz insanı. 

Kesintisiz her yıl da törenlerle karşılanırlar! 

Kendilerince her türlü herzeyi yerler de hiç birinin aklına, “Yahu, biz bu insanların vatanlarını işgal için gelmiştik” diye düşünmek gelmez! 

Diğer taraftan da hiçbir Müslüman Türk’ün aklına da, “Bir dakika, bu adamlar benim ülkemi işgale gelmişlerdi, bu da ne oluyor şimdi? ” demek gelmez! 

Oysa, diğerleriyle birlikte vatanımızı işgal için gelmişlerdi! 

İstanbul’a gelecekler, bizi geldiğimiz diyarlara, boğazın öbür yanına yollayacaklar, Ayasofya’daki minareleri yıkacaklar, Süleymaniye de dahil bütün camileri yakıp, yıkacaklardı! 

Elbette ki, 104 yıl önce tam da bu vakitlerde derslerini almışlar arkalarına bile bakmadan kaçmışlardı! 

Hem de öylesine bir kaçış ki, kimi yanında  şehidimizin kestiği kafasını alıp götürmüş (Çanakkale Anıtı’nın yanı başındaki Meçhul Asker kabri), kimi de anasının yolladığı mendille kalakalmıştı, topraklarımızda ! 

Kalmışlar kalmasına da bir tek kişi de, “Bunlar düşman askeri, dolduralım bir çukura’’ dememiş, kim nerede düşmüşse orada kalmış, yüreği evlat acısıyla yanan Yeni Zelandalı analara da şöyle seslenmiş: 

“Bu memleketin topraklarında kanlarını döken kahramanlar! 

Burada, dost bir vatanın toprağındasınız. Huzur ve sükun içinde uyuyunuz. Sizler, Mehmetçiklerle yanyana koyun koyunasınız. 

Uzak diyarlardan evlatlarını harbe gönderen analar! Gözyaşlarınızı dindiriniz. Evlatlarınız bizim bağrımızdadır. Huzur içindedirler ve rahat uyuyacaklardır. Onlar bu topraklarda canlarını verdikten sonra, artık bizim evlatlarımız olmuşlardır.” 1934’de Çanakkale’de bizzat savaşmış, arkadaşlarını, askerlerini gözlerinin önünde kaybeden Gazi Mustafa Kemal Paşamız! 

Buyurun, Çanakkale Savaşı araştırmacısı Ömer Arslan’ı dinleyelim: 

“Yeni Zelandalı George Thomas Gren, 28 Ağustos 1914’de 27 yaşındayken memleketi Otago’dan, Otago Piyade Taburu ile yola çıkarak Çanakkale’ye gelir.. Thomas, 2 Nisan 1915 günü 28’nci doğum gününü cephede kutlarken, annesinden bir mektup alır! Duygu yüklü mektubun yanında, annesi kendisine bir de mendil göndermişti. Asker Thomas, bir köşesinde ‘28. doğum gününde annesinden George’a’ diğer köşesinde ise ‘2 Nisan 1915 George Thomas Uren’ yazan bu mendili yanına alarak, 24 Nisan’ın 25 Nisan’a bağlayan gece gerçekleştirilen çıkarmaya katılır!  Thomas, 2 Mayıs’ta Korku Deresi’ne yapılan çıkarma esnasında ölür! 

Aynı bölgede Türk askeri de bir çok şehit verir! 

Yusuf ve Ali, defin işlemlerini yaptıkları esnada Ali yerde bir mendil bulur, ‘Belki lazım olur’ düşüncesiyle cebine koyar. Savaş bütün şiddetiyle sürerken, Yusuf, 7 Ağustos’ta Anzak çıkarması esnasında ağır şekilde yaralanır! . Ali, cebinden çıkardığı bu mendili Yusuf’un yaralı göğsüne bastırır ama kanı bir türlü durmaz! Yusuf, Ali’ye, yaralı göğsündeki mendili işaret ederek, ‘Bunu karıma götür, haklarını helal etsinler’ der ve şehit olur! 

Çanakkale Savaşı sonrasında terhis olan Murad’ın Ali, Biga’ya köyüne dönmek üzere yola koyulur. Hacıpehlivan köyünden geçerken Göç Yusuf’un emanetini vermek üzere evine gelir!  Kapıyı kucağındaki çocukla bir kadın açar! Fatma, uzatılan mendili alır, sadece ‘Vatan sağ olsun’ der!  Kanlı mendili 50 yıl boyunca saklayan Fatma, 1965 yılında son nefesinde kanlı mendili torunu Yusuf’a verir! Yusuf Öz, mendil üzerine ‘Abbamın (Dede) hediyesi 25/12/1980’ notunu yazdı. Yusuf Öz vefat edince de mendil şu andaki sahibine oğlu Nazmi Öz’e kalır!” 

Yine bir Mart ayındayız... 

“Uzak diyarlardan evlatlarını harbe gönderen analar! Gözyaşlarınızı 

dindiriniz. Evlatlarınız bizim bağrımızdadır. Huzur içindedirler ve rahat uyuyacaklardır. Onlar bu 

topraklarda canlarını verdikten sonra, artık bizim evlatlarımız olmuşlardır” diyen, düşürdüğü mendili bile saklayan Müslüman’ın evladı, camide katlediliyor! 

Hem de 104 yıl önceki gibi, “Boğaz’ın Avrupa tarafına geçmeyin” diyenlerce! 

Ölüm kusan silahın üstünde de 1863 yazıyor! 

Recep Tayyip Erdoğan ve Bahçeli, “Beka” dedikçe, Kılıçdaroğlu ve Akşener de, “Nereden çıktı bu beka meselesi” diyorlardı ya! 

Bakın, Türkiye’nin beka meselesinin sınırları Yeni Zelanda’dan bile geçiyor...

Ahmet Yenilmez Diğer Yazıları

Benden demesi

16 Nisan 2024

Distopya

14 Nisan 2024

Gerçekten o kadar etkili miyiz dünyaya?

11 Nisan 2024

Seçim mi seferberlik mi?

09 Nisan 2024

Beceremedi

07 Nisan 2024

Yerel yönetimler

04 Nisan 2024

6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu uyarınca hazırlanan aydınlatma metnimizi okumak için buraya, mevzuata uygun çerez politikamızla ilgili detaylı bilgi almak için buraya, gizlilik politikamızla ilgili detaylı bilgi almak için buraya tıklayabilirsiniz.
closeX