Yayın Tarihi:
22 Ekim 2018 Pazartesi 00:00:00
Biyolojik saldırı altında mıyız?
Bayrampaşa halinde kabzımal olduğunu söyleyen biri, yanıma gelerek, “Hocam nasılsınız?” diyerek hatırımı sordu. Bende teşekkür ederim sizler nasılsınız der demez, “Valla Hocam hiç iyi değiliz” cevabını verdi. “Hayırdır güzel kardeşim neden iyi değilsiniz? Millet yaşamak için cebindeki parayı size yatırıyor?” diye karşılık verince, “Yok Hocam, herkes bizim çok para kazandığımızı sanıyor ama eskisi gibi para kazanamıyoruz. Hocam, ülkemizde artık eskisi gibi bol ürün de yetişmiyor. İnanın Ülkemizde tarımın durumu hiç iyi değil. Tarımda son 10 yıldır beklendiği mahsülü toplayamıyor. Bu sene Karadeniz’de fındık hiç olmadı. Ordu ve Giresun’da çoğu insan fındık toplamak için bahçeye bile gitmedi. Hocam sanki ülkemizde tarımı yok etmek isteyenler var. Son 20 yıldır kene belasıyla uğraşırken, ne hikmetse son yıllarda meyveleri, sebzeleri yiyip bitiren böcek ve kelebekler var oldu. Ziraat mühendisleri şaşkın durumda” diyen adamcağızı dinlerken aklıma geçmişte bir gurup İsraillinin, ülkemizin çeşitli bölgelerinde dağlarda yakalandıkları gazete haberleri geldi.
Biyolojik saldırı mı düzenlediler?
Geçmiş yıllarda ellerinde kene dolusu poşetle Bolu Dağları’nda yakalanan, yine o yıllarda ülkemizin değişik bölgelerinde yetişen bitkileri gizlice kendi ülkelerine kaçırırken yakalanan İsrailliler haber olmuştu. Aklıma şu soru geliyor. Acaba turistlik gezi diye ülkemizde rahatça dağ bayır gezen bu İsrailliler, tarımımıza yönelik biyolojik saldırılarda bulunmuş olabilirler mi? Valla söz konusu İsrailli olunca bence olabilir. Bakın Karadeniz’de fındık, İç Anadolu’da armut, elma, şeftali, kayısı, kiraz dalında yok oldu. Seralarda bile meyve sebze yetişemez oldu. Meyve ve sebzelerin Akdeniz sineği, Teke Böceği, Kara Ağustos Böceği, kene, canavar otu, vampir kelebek, drakula böceği istilasıyla yok olduğu söyleniyor.
Biyolojik silah olarak bilinen bu böcekleri İsrailli ajanlar atmış olamaz mı? Ayrıca basında okuduğum haberlerde İstanbul’daki ağaçlara yerleşen ve Çin’den geldiği tahmin edilen böcekler yüzünden 1300 ağacın zaruri olarak kesildiği, Bursa’nın İnegöl ilçesinin Kulaca Köyünde tarlaya paraşütle böcek atıldığı söyleniyor.
Kardeşlerim öyle sanıyorum ki, FETÖ, PKK, PYD ve DEAŞ terörüne, Amerika’nın tehditlerine boyun eğmeyen Türkiye, şimdi biyolojik saldırı altında.
Şüpheli kişileri jandarmaya bildirin
Özellikle köylü ve çiftçi kardeşlerim size sesleniyorum. Milli ve manevi şuurla reflekslerinizi sağlam tutun. Köyünüze, kasabanıza, kimin girip çıktığını, elini kolunu sallayarak kim dağda bayırda geziniyor takip edin. Şüphe ettiğiniz kişileri polis veya jandarmaya bildirin. Köylü ve çiftçi kardeşim, ne olur ucuza kolaya kaçıp İsrail’den gelen genetiği ile oynanmış hibrit meyve ve sebze tohumlarını kullanmayın. Uzmanlar, İsrail’den gelen genetiği ile oynanmış hibrit tohumlarının, hem verimsiz hemde her türlü hastalığa neden olduğunu söylüyor. İsrail’den gelen ne idiğü belli olmayan tohumlar yerine bizim geleneksel, milli, doğal tohumlarımızı kullanın. Bizim yerli tohumlarımız, hem ülkemizin iklimine uygun, hemde daha sağlıklı. Kendi toprağımızı işlemeyip köreltmek, yerli tohum kullanmak yerine İsrail’den gelen tohumları kullanmak ne kadar milli ve ahlakidir? Bakın bir ülke akılı telefon, internet ve teknoloji olmadan yaşayabilir. Yalnız tarımı olmayan, insanına yetecek kadar meyve ve sebzesini yetiştiremeyen bir ülke asla ayakta duramaz. Sanayi devi Almanya, Fransa, İtalya, Hollanda ve İspanya aynı zamanda birer tarım ülkesidir. Bizim ülkemizde bu ülkeler gibi sanayide olduğu gibi tarımda da büyümelidir. Bunların hepsini milli ve manevi şuurla başarmamız mümkün. Yeterki milli ve manevi şuura sahip olalım. Ne diyeyim CENAB-I ALLAH ÜLKEMİZ ÜZERİNDE PİS OYUN OYNAYAN PİSLİKLERİ HELAK ETSİN. ALLAH TARIMLA UĞRAŞAN KÖYLÜ KARDEŞLERİMİZİN EMEĞİNİ BOŞA ÇIKARMASIN. ALLAH DEVLETİMİZE, MİLLETİMİZE, BİRLİK VE BERABERLİĞİMİZE ZEVAL VERMESİN, AMİN.