Yayın Tarihi:
02 Aralık 2018 Pazar 08:00:00
Olağanüstü tecrübe
Bilimsel, teknolojik, edebi, siyasal, ekonomik, sanatsal, tıbbi, bilişimsel ve tüm sahalardaki gelişmelerin ve ilerlemelerin temelinde yoğun ve kararlı bir çalışma, sağlıklı bir vücut bulunmaktadır. Yoğun ve kararlı çalışma, başarmanın en temel iki kriteridir.
Yahudilerin, Batı'nın, Japonya ve Çin'in de başarısının temelinde “komplolar” yok, yoğun ve kararlı çalışma vardır. Komplolar da ancak o yoğun ve kararlı çalışma sonrası başarılı bir şekilde kurulup işletilmektedir. Dünyada bizden ileri olanların ülkelerin ve milletlerin en büyük “sırrı”, bu olağanüstü istikrarlı ve yoğun çabadır. Ateist bir bilim insanını başarılı kılan da yoğun, kararlı ve isabetli çalışmasıdır.
Müslüman bilim insanlarının başarılı olmalarının sebebi “Yahudi” olmaları değil olağanüstü şekilde çalışmalarıdır. Yahudi, mason, gizli örgüt üyesi olmadan başarılı olan binlerce bilim ve teknik insanı, düşünür, devlet adamı sanatçı ve çeşitli branşlarda öne çıkmış kişiler vardır.
Yahudilerin, Batı'nın öne geçmesinin en önemli sebeplerinden birisi de olağanüstü tecrübeyi, yani kutsal kitaplarını beyinlerini patlatırcasına okumaları dün, bugün ve yarın için ortaya koyduklarını anlama ve bundan yararlanma çabasıdır. Protestanlığı, Rönesans ve reform hareketlerini üreten ve geliştirenler, kendilerine intikal eden “olağanüstü tecrübe”den yoğun ve kararlı ve başarılı bir şekilde istifade edebilmeleridir. Bu sebeple Yahudilerin ve elde ettikleri statünün temelinde ne olup bittiğini anlamak için geçmişlerine bakmak kâfidir.
Doğru çalışma, yoğun ve kararlı çalışma, ilk gerekli şartlardır. Ardından önemli detaylar gelecektir. Kendini bilmeyen insanın alacağı çok önemli bir mesafe yoktur.
Kutsal kitapların en büyük ve değerli özelliği, insanlara evrende rehber olacak en stratejik bilgileri vermiş olmalarıdır. İnsanı, dünyayı ve evreni bilmeden nasıl yerel, bölgesel ve küresel oyuncu olunabilir? Kutsal kitaplar olağanüstü tecrübeyi bizlere aktaran ve yarışa önde başlamanızı sağlayan stratejik hazinelerdir.
Bu büyük ve olağanüstü mirası sadece sevap almak için değil özellikle yaratanı, insanı, dünyayı ve evreni okumak algılamak ve kendimizi bu yönde donatmak için okumalıyız. Çözümlemeye, anlamaya çalıştığımız Yahudilerin ve Batılıların sırlarının da bu yoğun ve kararlı çalışmalar sonucunda oluştuğunu bilmek gerekmektedir.
Kutsal kitabımızda Musa ile Firavun Kıssası gibi birçok kıssa vardır. Anlattıkları da basittir: “Allah âdildir, çalışana verir.” Bu basit fakat nükleer güç kadar etkili anlatımlar serisini nedense sürekli göz ardı ediyoruz. Oysa Allah çeşitli yollarla her şeyin sırrını vermiştir. Yeter ki onları arayıp bulalım.
Atasözleri, özdeyişler, destanlar ve mitolojiler bu türden bilgiler ile doludur. Bunca olağanüstü tecrübeyi değerlendiren atalarımızın geçmişteki haritaları, ulaştıkları bilimsel, teknolojik, askeri ve siyasal başarının temelinde, çalışmak yatmaktadır. Geniş anlamda bir çalışmaktan bahsettiğimiz de açıktır. Çalışmanın da kategorileri vardır. Rızkı temin edici çalışma basit olanıdır. Rızkı temin eden ve geliştiren çalışma bir adım öne geçirenidir. Rızkı temin ve geleceği fethetmeye yönelik çalışmalar ise “liderliğin” yolunu açan niteliktedir.
Bilgiyi öz hale getirmek, yayılmasını sağlamaktadır. Bu nedenle kutsal kitaplar, kıssalar ile anlatımı tercih etmiştir. Allah’ın üslubundan yararlanmak asıldır. Çünkü öz olarak verilen bilgi, düşünme melekesini harekete geçirir ve üretim başlar. Bu bağlamda “Batılı ve Yahudi bilim ve teknik insanları, politikacılar, istihbaratçılar neler yapmışlar neler?” diye ortaya “sırları” dökelim tabii ki. Fakat bizim âlimlerimiz, bilginlerimiz, askerlerimiz, politikacılarımız, istihbaratçılarımız ve devlet adamlarımız da küresel etkiler oluşturan birçok eylem yapmışlardır. Onlara da arada bir baksak isabetli olmaz mı?
Birçok değerimizi Batılılardan öğreniyoruz. Batılılar bizleri nasıl kullanacaklarını çok iyi biliyorlar. Çünkü bizleri objektif bir şekilde analiz edip işlerine yarayacak olanları seçip kullanıyorlar. Bilgi ile irtibatımız koptu ise tekrar kurmak gerekir.
İlimsiz, bilimsiz, irfansız, kültürsüz, tekniksiz ve az çalışma ile geride kalmaktan başka ne yapabiliriz ki? Hani doğrudan doğruya “Kuran’dan alıp ilhamı, Asrın idrakine söyletecektik İslâm’ı.” Mehmet Akif Ersoy gibi hissedebilir ve çalışabilirsek “eyyy ileridekiler, yol ve yer açın, biz de geliyoruz” diyebiliriz.