Yayın Tarihi:
01 Kasım 2018 Perşembe 00:00:00
Sürrealist gotik siyaset
Gotik, “çok aşırı ve çok abartılı, çok çılgınca” anlamlarına karşılık gelen bir kavram. Avrupa’da edebiyattan ekonomiye, siyasetten sanata, mimariden cinsel hayata, şiddet ve yağmanın insanlık dışı ve abartılı türlü şekillerini muazzam şekilde anlatan bu kavram, günümüzde yeniden gündeme gelmektedir.
Irak’ın işgali, Afganistan’ın işgali, Arakan Müslümanlarının yaşadıkları, Bosna Hersek’teki vahşet ve dehşet sahneleri hem sürrealist hem de gotik siyasetin çok yakın tarihimizde yaşananlarıydı. İkinci Dünya Savaşı’nda yaşananlar ve SSCB’deki özellikle Stalin ile yoğunlaşan olağanüstü vahşet tabloları, sürrealist gotik siyasetin en çarpıcı ve korkunç abideleri olarak duruyor. Osmanlı’nın son yıllarında da binlerce filme konu olacak gotik siyaset sahneleri mevcuttur.
Uluslararası ilişkiler de giderek rutin işleyişinin dışına çıkarak sürrealist gotik mahiyet arz etmeye başlamıştır. Giderek dozu yükselen siyasal şiddet ve terörist saldırılar, ABD’de gerçekleştirilen 11 Eylül saldırıları ve 2008 finansal kıyameti, yine sürrealist gotik tarzları ile dikkat çekmiştir.
Çok abartılı, çok aşırı etnik, dinsel, ideolojik, ekonomik ve hayat tarzı vs ile ilgili talepler, gotik akımın, uluslararası bir siyasal enstrüman olarak yeniden kullanılmaya başlandığını göstermektedir. ABD Başkanı Trump sürrealist gotik siyasetin en çarpıcı uygulayıcılarından biri olarak öne çıkmaktadır. İsrail zaten gotik akımı siyasette ve uluslararası ilişkilerde çok ustaca kullanmaktadır. Suudi Arabistan'ın da aynı kulvarda önemli mesafeler aldığı görülmektedir.
Özellikle mimaride çok görkemli olarak kullanılan gotik tarzın, siyasette, politikada, askeriyede ve propagandada etkili bir strateji olarak kullanımına Hitler'in katkısı büyüktür.
Bugün karşılanamaz talepleri gotik siyasi zorlama sınıfına alarak yeni bir politik kulvar inşaası yararlı olacaktır. Gerçekten de neoliberal uygulamaların gotik boyutu, yeni bir ekonomik ideoloji olarak kullanılmış ve küresel boyutta bir başarı göstermiş ve yine aynı ölçüde tepki almıştır.
Özellikle İslami Asya’da gotik radikal unsurların terörizm stratejileri kapsamında küresel dolaşıma sokulması, uluslararası ilişkilerde ve İslam dünyasında çok ciddi kırılmalar, sapmalar ve kopmalar oluşturmaktadır.
Gücün gotik kullanımı, bölgemizde yeni ve sürekli bir strateji olarak kullanılacaktır. Fakat zaten son 300 yüzyıldır çok abartılı ve çok aşırı güç, diplomasi, ekonomik, dinsel ve askeri uygulamaların hedefi olan İslami Asya’nın bu vahşi saldırılara verdiği tepki, büyük topluluklar halinde Batı ülkelerine “göç” etmek olmuştur.
Batı’da yükselen gotik sağ ideolojilerin İslâmî Asya'daki yoğun şiddet uygulamalarını bu sefer de Batı’ya “göç” etmiş topluluklara tabi tutacakların görmek zaruridir. Batı’ya “göç” eden Doğulular için uygulanacak çok aşırı saldırıların mistik desteği, Baba Vanga’nın yeni kehanetleri ile oluşturulmaktadır bugün.
Küresel olarak gotizmin yeni bir ideoloji olarak siyasal, etnik, dinsel, istihbari, hukukî, ticari, diplomatik, medyatik ve mistik kullanımına ilişkin örnekler giderek ivme kazanmaktadır. Bunun sonucunda iyice zıvanadan çıkmış ve “çivisi çıkmış” bir dünyada yaşamak zorunda kalacağız.
ABD doları ile ilgili yapılan “zihin açıcı” çözümlemeler, gotik figürlere henüz ulaşamamıştır. Edebiyattaki ve sanattaki akımların siyasal, askeri, istihbâri ekonomik ve sair alanlardaki kullanımı konusunda Batı ciddi anlamda ustalık kazanmıştır.
Sonuç olarak gotik akımı sadece sanatsal ve mimari kullanım boyutlarının ötesinde; siyasal, finansal, psikolojik, dinsel, politik, ticari, askeri ve diplomatik uygulama boyutları ile de günümüzde yeniden canlılık kazanmaktadır.
Simyacı çeşitli metalleri altına çevirirken, Batılı devletler, edebi ve sanatsal akımları stratejiye dönüştürerek çağdaş simyacılar olarak tarihe yeni bir yön verme aşamasındadırlar.
İstanbul Havalimanı ve Kanal İstanbul gibi sürrealist gotik projeler ile Türkiye de bu yarışta yerini almaktadır.