Yayın Tarihi:
02 Ekim 2019 Çarşamba 06:00:00
Eleştirel düşünce
Düşünüyorum, öyleyse varım!
İnsan, düşünen hayvandır!
Yukarıdaki iki cümle, yaklaşık 50-60 yıl önce ilkokul, ortaokul ve lise kitaplarımızda yer alırdı.
İlk ve ortaokul kitaplarında birer vecize olarak yer alsa da, herhangi bir izaha uğramasa da, lise ders kitaplarında birisi felsefenin, diğeri biyolojinin konuları arasında yer alır ve ideolojik düşüncelere adeta bilimsel payanda yapılırdı.
Dünya coğrafyasına baktığımız zaman, insanlık tarihi boyunca siyasal iktidarlar özgür düşünceye ve özellikle de eleştirel düşünceye en hafif tabiriyle hiçbir zaman sıcak bakmamışlardır. Eleştirel düşünce, siyasal iktidarlar tarafından her zaman fesat kaynağı olarak görülmüş ve savunucuları toplum nezdinde itibarsızlaştırılmaktan kurtulamamışlardır.
Bunun örneklerini tarihin her sürecinde hem Batı dünyasında, hem de İslam coğrafyasında görmek mümkündür.
Eleştirel düşünce sahipleri sadece siyasal iktidarların canını sıkmamıştır. Dini ve mezhebi taassubun şiddetli olduğu dönemlerde, eleştirel düşünceye karşı tutum ve davranışlar, siyasal sistemin tutum ve davranışına rahmet okutmuştur.
V.-VI. yüzyıllarda Hıristiyan dünyasındaki mezhep çekişmeleri/çatışmaları Doğu’da (Anadolu, Suriye ve Mısır başta olmak üzere) büyük kitle katliamlarına sebebiyet verdiği gibi, Atina, İstanbul, Antakya, İskenderiye, Edessa, Nusaybin akademilerinin kapatılmasının ana sebebi eleştirel düşünce olmuştur. Yine Roma dünyasındaki İskenderiye, Antakya, Edessa, Bergama, Efes kütüphanelerinin yakılmasının ana sebebini özgür ve eleştirel düşünce teşkil etmiştir.
Günümüzde, dünyanın bazı coğrafyalarında hala bazı kitapların sakıncalı görülerek yasaklanması, zaman zaman medyaya sansür uygulanması gibi uygulamalar görülse de, son yüzyıldaki uygulamalar artık görülmemektedir.
Eleştirel ve özgür düşünceye kısaca da olsa, tarihi süreç içinde bir ayna tuttuk.
Buradan çıkaracağımız ders şudur:
Eleştirel düşüncenin olmadığı bir toplumda ilerleme olmaz, olamaz!
Ne sanat, ne de bilim alanında özgün adımlar atılamaz!
Hiçbir zaman o toplumda hukukun üstünlüğü sağlanamaz!
Kısaca, o toplum mutlu olamaz!