Mimar Sinan'ın "ustalık eseri" Selimiye Camisi ihtişamıyla 450 yıldır hayran bırakıyor

Yayın Tarihi: 13 Mart 2025 Perşembe 12:51:00

Güncelleme Tarihi: 13 Mart 2025 Perşembe 12:51:00

Mimar Sinan'ın "ustalık eseri" olan ve Edirne'de 14 Mart 1575'te ibadete açılan Selimiye Camisi, ihtişamıyla ziyaretçilerini hayran bırakıyor. Türk-İslam mimarisinin incisi 450 yıllık Selimiye Camisi, yapıldığı dönemde Osmanlı Devleti'nin gücünün ve büyüklüğünün de simgesi oldu. İşte, Selimiye Camisi'nin özellikleri karşınızda...

Mimar Sinan'ın "ustalık eseri" olan ve Edirne'de 14 Mart 1575'te ibadete açılan Selimiye Camisi, yapıldığı dönemde Osmanlı Devleti'nin gücünün ve büyüklüğünün de simgesi oldu.

Şehrin her tarafından görülen, hem İstanbul hem de Avrupa yönünden girişlerde şehre gelenleri karşılayan Selimiye, UNESCO'nun Dünya Miras Listesi'nde yer alıyor.

Osmanlı mimarisinin simge eserlerinden olan Selimiye, 4,5 asırdır heybetiyle Edirne'den geçenleri selamlıyor.

UNESCO'nun 2011'de ilk kez bir camiyi kültürel eser listesine almasıyla dünya çapındaki ünü daha da artan Selimiye Camisi, özellikleri ve ihtişamlı yapısıyla ilgi görüyor.

Kasnak tekniğiyle 8 sütuna dayalı tek kubbe şeklinde inşa edilen cami, yüksek minareleri, hünkar mahfili, dantel gibi işlenmiş mermer kaplı minberi, çoklu pencere sistemi ve çinileriyle ziyaretçilerini büyülüyor.

"SELİMİYE CAMİSİNDE İLK KEZ ÇİNİLERDE YEŞİL RENK ORTAYA ÇIKIYOR"

Vehbi Koç Ankara Araştırmaları Uygulama ve Araştırma Merkezi (VEKAM) Direktörü ve Koç Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Filiz Çalışlar Yenişehirlioğlu, Selimiye Camisi'nin Osmanlı mimarisinin en önemli yapılarından biri olduğunu söyledi.

Selimiye Camisi'nin sadece Türkiye'de değil dünya çapında önemli bir eser olduğunu ifade eden Yenişehirlioğlu, "Biz hep mimari olarak Selimiye ve Mimar Sinan'ın eseri olarak ön plana çıkartıyoruz ama dünya çapında bu eser inceleniyor. Uzamanlar geliyor, minaresi, yapısı, çinileri hepsini inceliyorlar. Edirne'ye az turist geldiği için İstanbul'daki camiler kadar ziyaret almıyor Selimiye. Dünya gezginleri çapında çok fazla ön plana çıkmıyor bu nedenle." dedi.

Selimiye'nin çinilerinin çok kaliteli ve önemli olduğunu aktaran Yenişehirlioğlu, çinilerde ilk kez yeşil rengin burada kullanıldığını aktardı.

Çinilerin duvarların biçimlerine ve mekanın büyüklüğüne göre estetik bir biçimde kullanıldığını vurgulayan Yenişehirlioğlu, şöyle devam etti:

"Selimiye Camisi'nde bunun en güzel noktasını hünkar mahfilinde görebiliriz. Yapıda dengeli bir süsleme programı görülmekte, özellikle çini süslemeler önemli bir grubu oluşturmaktadır. Oradaki normal bir mimari düzeni çini süslemeyle beraber, hünkara özgü, girişinde ve içerisinde sanki taç varmış gibi ayrı bir bezemeyle beraber farklılaşıyor. Böylece hünkarın oturacağı yeri de çok daha fazla vurgulamış oluyor. Selimiye Camisi'nde ilk kez çinilerde yeşil renk ortaya çıkıyor. Daha önceki dönemlerde camilerde güzel bir yeşil renk yok. 1575'ten sonra yapılan camilerdeki çinilerde bu yeşil renklerin kullanıldığını görüyoruz."

Yenişehirlioğlu, Selimiye'nin dünya mimarisinin zirvesini temsil eden yapıların başında olduğunu sözlerine ekledi.

"CAMİLER SADECE İBADET MERKEZLERİ DEĞİLDİR"

Sinan ve Selimiye Camisi Vakfı (SİSEV) Genel Müdürü Yüksek Mimar Mehmet Ali Esmer de Selimiye'nin yapıldığı dönemde ibadethane olmasının yanı sıra eğitim merkezi ve şehrin sorunlarının konuşulduğu bir toplanma alanı olarak da hizmet verdiğini söyledi.

Esmer, Selimiye'nin 450 yıl önde tesadüfen yapılmadığını, caminin dikkatlice incelendiğinde yüzlerce yıllık Türk geleneklerini yansıttığını belirtti.

Mimar Sinan'ın Selimiye'yi yaparken insanları tek kubbe altında toplamayı hedeflediğini anlatan Esmer, konuşmasına şöyle devam etti:

"Cami hem statik, hem estetik hem de fonksiyonel açıdan muhteşem bir yapı. En önemlisi tabi ki bir devlet idolünü gerçekleştirmiş olması. Yani o dönemde insanları tek çatı altında topladı. Bu hedefi Mimar Sinan gerçekleştirdi. Camiler sadece ibadet merkezleri değildir, toplanma alanlarıdır. Orada devlet işleri de görülürdü. Fakirler doyurulurdu, eğitimler yaptırılırdı. Selimiye bu açıdan en mükemmeli yakalamıştır."

SELMİYE CAMİSİ'NİN ÖZELLİKLERİ

Selimiye'yi diğer cami mimarilerinden ayıran en büyük özelliği, herhangi bir yarım kubbeden destek almadan tek olarak inşa edilen kubbesi.

Mimari ve mühendislik üzerine araştırma yapanları şaşırtan kubbe, 43 metre yüksekliğinde ve 32 metre çapında.

Kalem gibi ince, bir dantel gibi süslü 3 şerefeli dört minaresi bulunan Selimiye'nin minarelerinin uzunluğu ise alemi dahil 85 metre. Dönemin şartları düşünüldüğünde "inanılmazın başarıldığı" minareler 3 yollu olarak tasarlandığı için, minareden çıkan 3 kişi birbirini göremiyor.

İznik çinileri ve revaklı avlusuyla da göz dolduran Selimiye'nin, müezzin mahfilinin mermer sütununa işlenmiş ters lale figürü için de halk arasında çeşitli rivayetler dillendiriliyor.

Mimar Sinan, İstanbul'dan Selimiye'yi yapmak için Edirne'ye geldiğinde 8-9 yaşlarındaki çok sevdiği torunu Fatma'ya hasret kalmamak için onu da kente getirir. Bir süre sonra hastalanan ve vefat eden Fatma'ya duyduğu hasret nedeniyle torunu için yaptırdığı türbedeki mermer sandukaya ters lale figürü bırakır, bu üzüntüyü gören çırağı da ustasının üzüntüsünü Selimiye'ye işler.

Caminin yapılmak istendiği, lale bahçesi olan arsanın sahibi kadının zor ikna edilmesi nedeniyle Mimar Sinan'ın, kadının inatçılığını simgeleyen ters lale figürü koydurduğu da rivayetler arasında yer alıyor.