Yayın Tarihi:
21 Ekim 2020 Çarşamba 12:12:00
Evet, Ege Cansen'in de yazdığı gibi değerli TL değersiz ekonomi üreterek Türkiye'yi mahveder
Geçen hafta 10 Ekim tarihinde bu köşede “Değerli TL demek değersiz ve üretimsiz bir Türk ekonomisi demektir” başlığıyla bir yazı yayınladım.
*
Usta iktisatçı Ege Cansen de 15 Ekim tarihinde “Ekonomide Berat Albayrak devrimi” yazısıyla ve 18 Ekim tarihinde “Ekonomide yapısal reform” yazısıyla benim bu makaleme cevap verdi. Her ikisi de kesinlikle okunması gereken iki makale.
*
Ayrıca yine 15 Ekim 2020 akşamı Bloomberg HT’de sevgili Barış Esen’in sunumuyla “Ekonomik Görünüm” programında hem Ege Cansen hem de diğer büyük ekonomi ustası Asaf Savaş Akat tüm program boyunca “Değerli para değersiz ekonomi çelişkisi”ni işlediler. Çok faydalı bir programdı. YouTube’dan izlenmesini tavsiye ederim okurlarıma.
*
Hatta programın sonunda Barış Esen benim Ege Cansen’e cevap vereceğimi söyleyince, Ege üstad da “Ben iyi şeyler yazdım, O da iyi şeyler yazsın” dedi. Her perşembe olduğu gibi çok esprili ve keyifli programdı.
*
Ege Cansen üstadla hiç tanışmadık. Hiç hukukumuz yok fakat Asaf Savaş Hoca ile bundan 19 sene önce Liberal Düşünce Topluluğu’nun Kapadokya toplantısında tanışmıştık.
*
Ben o zaman 20 yaşında bir üniversite talebesiydim. Eko-Diyalog’un en popüler olduğu zamanlar. 2001-2 dönemi. Çok keyifli sohbet olmuştu. Asaf Hoca “Yahu sen bizim tüm programları beynine kaydetmişsin. Arşiv bölümü mü var oğlum senin kafanda” demişti. Herkes çok gülmüştü.
*
Sonra ben Taraf gazetesi yazarlığına başlayınca da Asaf Hoca çok yüreklendirici bir mail atmıştı bana. Hala o mail arşivimde durur. 1968 olaylarıyla ilgili tabuları kıran yazılarıma tam destek olmuştu 2008 senesinde.
*
O programda da hem Cansen hem Akat tarafından mükemmel ifade edildiği gibi iktisat öncelikle fiyata inanmak demektir ve her konuda serbest piyasa diyen bizim kimi iktisatçılar konu döviz oldu mu yapay yöntemlerle sürekli kurun baskılanmasını isterler. Türkiye hep aynı döngüyü yaşar.
*
Yarın da Merkez Bankası karar açıklayacak, “Faiz arttır, faiz arttır” sesleri haftalardır devam ediyor.
*
Elbette Merkez Bankalarının ilk ve temel görevi fiyat istikrarını sağlamaktır ve ani kur artışları ekonomiye hiç şüphesiz zarar verir. Zaten kimse dolar bir anda 10 TL olsun demiyor ve dememeli.
*
Bu prensibe göre Merkez Bankası ufak faiz artışları yapabilir. Mesela yarin 100-150 baz puan artışa kimse hayır demez ama fayda eder mi ondan da emin değilim.
*
Fakat aynı şekilde aşırı faiz artırımıyla kur düşüşü de fiyat istikrarına zarar verir. İşin bu bölümüne bizde kimse değinmez. Dolar yarın tak diye 5 TL olsa buna başarı gözüyle bakacak çok iktisatçı var. Bu da büyük bir yanılgı.
*
Mesela Erdem Başçı’nın zamanında önden yüklemeli çok sert bir faiz artışı vardı. Doları tak diye çok ciddi geriletmişti. O da yanlıştı.
*
Mühim olan şu anki 7.80-7.90 seviyesinin korunması ve tüm hareketlerin ufak ufak olmasının sağlanmasıdır. Artışlar ufak ufak olmalı. Kur şoku yaşanmamalı.
*
Eğer Merkez Bankası yarın ciddi bir faiz artışına giderse bir çuval inciri berbat eder. Ayrıca bana göre artık bunun bir yararı da olmayacaktır.
*
Evet ısrarla söylüyoruz ki değerli TL demek değersiz bir Türk ekonomisi demektir. Üretimin ve imalatın azalmasıdır. Bu ülkenin yeniden ithalat cenneti olmasıdır.
*
Değerli TL ister istemez mecburi olarak fabrikaların kapanması ve o arsalara inşaat rantı amaçlı projelerin yapılması demektir. Çünkü işadamlarına kısa ve orta vadeli kar sağlayan yatırım değerli TL ortamında inşaat rantı haline gelmektedir.
*
Bakın bizim Galatasaray stadının yanında çok da iyi ihracat geçmişi olan bir sabun fabrikası vardı. 1 dolar eşittir nerdeyse 1 TL olduğu o dönem ekonomik hayatına dayanamadı ve kapandı.
*
İmalat ve ihracat yapan bu sabun fabrikası yerine oraya Vadi İstanbul olarak bilinen inşaat projesi yapıldı. Konut ve Avm inşaatı o değerli TL ekonomisinin zorunlu sonucuydu.
*
Sanayicilerin, üreticilerin ve imalatçıların fabrikalarını, tarlalarını ve atölyelerini kapatıp önce ithalatçı sonra inşaatçı olduğu ve bu şekilde çok para kazandığı dönemdir değerli TL dönemi.
*
Üstad Ege Cansen hiç merak etmesin ki bu dönem Berat Albayrak devrimiyle ebediyen bitmiştir. Artık geri dönüş yoktur. Dışarıdan yeni para kaynakları da bulunsa yeniden değerli TL ve bol ithalat dönemine girilmeyecektir.
*
Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak’ın Hakan Güldağ’a verdiği cevap lalettayin bir yanıt değildir Ege ve Asaf Hocam. Evet, mühim olan üretimdir, organize sanayi sitelerinin cayır cayır çalışmasıdır. Doların fiyatını düşürmeye çalışmak diye bir amaç olamaz.
*
Türkiye üretim ve sanayi geçmişi ve geleneği olan bir ülke. Barış Esen kardeşimin dediği gibi kimi üretim geleneği olmayan ülkelerde değersiz para yokluk anlamına gelebilir ama Türkiye’de böyle bir olay mümkün değildir.
*
Market sektörünü ciddi biçimde inceleyiniz. Şu an yüzde 95’e yakın yerli ürünler satıyorlar oysa geçen sene bile ithal ürünlerin epey ağırlığı vardı market raflarında. Değersiz TL ile Türkiye üretmek mecburiyetinde kalıyor.
*
Geçen yazıda da ifade ettiğim gibi değerli TL oldukça “Dışardan ithal et, burada montaj yap sonra sat” tarzı Türk sanayici alışkanlığı değişmez ve değişemez.
*
Türkiye ekonomisi ithalat gözü iyi çalışan imalat-ihracat gözü ise sık sık tembellik ederek kayan bir insan gibidir uzun senelerdir.
*
O yüzden hep yüksek cari açık verdik. Berat Albayrak bir devrim yaparak bunu değiştirmek istiyor ama dediğim gibi çok ama çok meşakkatli bir yol var önünde. Ege Cansen ve Asaf Savaş gibi hocaların da bu yapısal reformu desteklemeleri gerekir.
*
Bilindiği gibi bir gözü çalışmamakta ısrar ederek tembellik eden kişilere uygulanan standart tedavi bellidir. Bana göre de Türk ekonomisinin durumu da aynen budur.
*
Çalışan göz bir bantla kapatılır ve o çalışmayarak tembellik eden diğer göz zorla çalışmaya teşvik edilir. Göz tembelliğinin standart tedavi yöntemi budur.
*
Bizim örneğimizden hareketle hep çalışmaya ve iyi görmeye alışmış Türk ekonomisinin ithalat gözü kapatılabildiği kadar kapatılacak ve tembellik eden diğer göz yani imalat-ihracat gözü çalıştırılmak zorunda kalacak.
*
Elbette bu tedavi uygulanırken zorluklar yaşanacak. Geçiş dönemi sancıları ve sıkıntıları yaşanacak ama başka çare yoktur. Acı reçete içilmek mecburiyetinde.
*
Elbette Türk ekonomisi tam anlamıyla ithalat ekonomisi olmaya çok alıştığı için bu kur artışı en başta enflasyona yansıyacaktır, bu kaçınılmazdır.
*
Fakat zorlana zorlana önce gerekli gereksiz ithalat yapmamaya sonra yine mecburi şekilde içerde daha çok üretmeye ve daha kaliteli imalat yapmaya alışacağız. Enflasyon da zaman içinde düşecektir.
*
İçerde daha çok üretirken de ara malı ithalatını da adım adım azaltmaya ve o ara mallarını da içerde imal etmeye zorlanacağız ve yapacağız bunu. Yapmak zorundayız.
*
Düşük kur ve değerli TL ile bu ithalat alışkanlıkları bitmez ve bitemez. İthalat ekonomisi olmaya ve cari açık vererek sürünmeye devam ederiz.
*
Türkiye cari açık ve enflasyon belasından ancak bu şekilde kurtulabilir. Berat Albayrak bu devrimi yapmaya çalışıyor. Gerçek yapısal reform budur aynen Ege Cansen’in de ifade ettiği gibi.