Yayın Tarihi:
17 Ekim 2020 Cumartesi 08:00:00
Tanıdığım Markar Esayan ve hatıralar
Bugünkü yazım için hem okurlarıma hem de haftaiçi benim yazıma karşı Sözcü gazetesinde güzel bir cevap kaleme alan ekonomi üstadı Ege Cansen’e yanıt verme sözü vermiştim.
*
Fakat dün akşam aniden gelen vefat haberi herşeyi değiştirdi. Taraf gazetesi yıllarından beri tanıdığım yazar arkadaşım Markar Esayan ölmüştü.
*
Ben Markar’ın ölüm haberini aldığımda son yıllarda kendisinin çok iyi dostu olan araştırmacı-yazar Mustafa Albayrak ile telefonda konuşuyordum.
*
Başka bir mesele hakkında müzakere ederken Albayrak önündeki ekrandan İbrahim Kalın’ın açıklamasını görmüştü ve sohbetimizi aniden kesti: “Rasim” dedi,durdu ve titreyen bir sesle “Markar ölmüş” dedi
*
Telefonda şok oldum, ne yapacağımı bilemedim. İnsiyaki biçimde Nagehan’ı çağırdım telefona. Nagehan da şok olmuştu.
*
Ben birşey söyleyemedim ve Albayrak ile konuştuğum telefonu kendisine verdim. Şaşkınlık içindeydim...
*
Markar’ın kanser olduğunu biliyordum, bu haberi de bana bundan tam 13 ay önce Eylül 2019’da yine Mustafa Albayrak vermişti. Hemen Markar’a telefon etmiştim.
*
Uzun süredir hiç görüşmemiştik. Telefonu açtığında yavaş ve tane tane “Ra-sim-cim na-sıl-sın” deyişini hiç unutmuyorum. Duygulanmıştım. Sesinden çok ciddi bir hastalık geçirdiği anlaşılıyordu.
*
Radyofonik sesiyle capcanlı ama cool konuşan o eski Markar yoktu artık. Dediğim gibi konuşurken tane tane ve boşluk bırakarak konuşuyordu.
*
Telefonda sesinden o yorgunluk hatta bitkinlik hissediliyordu. Fakat tevekkül içindeydi aynı zamanda.
*
İnançlı bir Hıristiyandı Markar. Sadece nüfus cüzdanında Hıristiyan yazan seküler agnostik bir Ermeni değildi.
*
Ben Markar’ı tanıdığımdan beri öyleydi. Yıllar içinde dindarlık dozu daha da arttı. Hatta yer yer mistik Hıristiyan bir bakışı vardı hayata.
*
2011 Ekim ayında bir grupla beraber yaptığımız bir Rusya seyahatinde bu teolojik ve mistik mevzuları da iki kişi baş başa verip çok konuşmuştuk. Bana “Başkalarına pek açılmadığım şahsi konularda da beni konuşturdun Rasim. Az değilsin sen” demişti gülerek.
*
Özellikle hayatının son döneminde Markar’ın çevresinin daha çok Dindar Müslüman dostlarıyla örülü olmasında bu dindarlaşma sürecinin de payı olduğu kanaatindeyim. Dindarlık ortak paydası onları buluşturuyordu.
*
Markar’ı ilk tanıdığımda 2008 senesiydi. Taraf gazetesinde köşe yazarlığına başladığım yıl.
*
İlk başta Taraf’ın üçlü yönetim troykası Ahmet Altan, Yasemin Çongar ve Alev Er idi. Sonra Alev Er ayrıldı.
*
Markar Taraf gazetesinde üçüncü adam oldu. Daha doğrusu Yıldıray Oğur ile üçüncü adamlığı paylaşıyorlardı dersek daha doğru olur.
*
Markar ile ilk uzun boylu sohbetimizi Mehmet Betil’in evindeki yemekte yapmıştık. Daha önce sadece tanışıyorduk. Yanılmıyorsam 2008 senesinin Aralık ayı.
*
O gün sofrada 5 kişiydik. Mehmet Betil ve eşi ile Markar ve o zaman evli olduğu eşi ve ben. Çok güzel bir sohbetti.
*
Betil o dönem ciddi maddi zorluk yaşayan Taraf’a maddi destek olmuştu. Hatta oğlu ve gelini amatör bir ruhla çıkan Taraf’ın profesyonelce yönetilmesini için bir rapor da hazırlamıştı. O rapor hala benim kütüphanemde durur.
*
Mehmet Betil ve ailesini de 10 senedir hiç görmedim. Nerede ne yapıyorlar acaba şimdi?
*
O gün sohbette Taraf’ın ortalığı yıkan manşetleri üzerine de çok konuşulmuştu.
*
Betil askeri vesayetle mücadelenin doğru olduğunu ama daha serinkanlı gitmek gerektiğine inandığını belirtmişti. Betil’e göre Taraf daha anaakım bir çizgiye kaymalıydı, marjinal noktalara savrulmamalıydı.
*
Markar da bize yazı işleri toplantılarındaki tartışmaları özetlemişti. Mesela Taraf’ın o dönemki meşhur manşetlerinden “İtiraf et bu ikinci Dağlıca” manşetinin kendisini rahatsız ettiğini söylemişti.
*
Taraf’ın o dönemki en tartışmalı yazarlarından Sevan Nişanyan da yemekte sohbet konusu olmuştu. Sevan’ın “Üç ülke kaybeden adam” başlıklı bir yazısı Mehmet Betil’in eşini de rahatsız etmişti. Başlığı provakatif bulmuştu. O mevzuda konuşmuştuk.
*
Markar kendi de inançlı bir Hıristiyan olduğu için Sevan’ın özellikle dinler tarihi konularındaki yazılarından rahatsız olduğunu söylemişti. Hatta bizzat arayıp Sevan ile konuştuğunu anlattı.
*
Hem beni hem Mehmet Betil’i o yemekte şaşırtan diğer konu Markar’ın Etyen Mahçupyan’a olan tepkisiydi.
*
Bir kırgınlık ve sitem içindeydi 2008 Aralık itibariyle. Benim Mahçupyan’a sevgi ve saygımı bildiği için şaşırdığımı görünce, bir yandan “Etyen bir filozoftur Rasim, beni yanlış anlama. O açıdan ben de çok saygı duyuyorum” diyordu ve Agos döneminden kalma kimi hikayeleri anlatıyordu.
*
Markar, Dindar Hıristiyan kimliğinden de gelen yönüyle hisli bir insandı bence. Duygusal bir karakterdi.
*
Çok sevdiği bir kişi olunca önce kuvvetli bir bağlılık yaşıyor ama sonra bu bağı sarsan birşey olursa duyguları tam zıt tarafa dönüyordu. Sadece Mahçupyan bağlamında değil mesela Ahmet Altan konusunda da öyle olmuştu.
*
2008-11 döneminde Markar çok samimi şekilde bir Ahmet Altan hayranıydı. Altan’a yürekten bağlıydı. Markar’ın edebiyatçı kimliği de olduğu için o açıdan da çok hayrandı.
*
Ben 2010-11 sezonunda Ahmet Altan ile gazetenin gittiği yön bağlamında ciddi anlaşmazlıklar yaşıyordum. Yazılarımda Altan’ı tenkit ediyordum. Bana hep Markar cevap yazardı, çünkü dediğim gibi o dönem Altan’a çok samimi olarak bağlıydı.
*
Birincisi 2011 Ocak ayında öbürü 12 Haziran 2011 seçimlerine giderken Ahmet Altan bağlamında iki polemik yaşamıştık Markar ile. Bir tanesine Yasemin Çongar da dahil olmuştu. O da beni tenkit etmişti. O dönemki polemiklerin linkini de buraya koyuyorum.
www.medyaradar.com/amp/rasim-ozan-kutahyalinin-bu-yazisi-tarafi-karistiracak-taraf-mhpnin-ekmegine-yag-mi-suruyor-haber-59302
www.medyaradar.com/amp/taraf-gazetesinde-soguk-savas-hedefteki-isim-kim-medyaradarozel-haber-65978
*
Ben 2011-13 dönemi Taraf’ını yaşamadım. Ben 2011’de gazeteden kopmuştum. Ama o süreçte Markar’ın adım adım Ahmet Altan’a olan sevgisi bitti ve duyguları tam ters yöne doğru döndü. Çok sert yazılar yazdı.
*
17-25 Aralık 2013 sürecine giderken yeniden daha sık konuşmaya başlamıştık Markar ile, o dönem artık Yeni Şafak’taydı. Yaklaşan cemaat darbesi tehdidinin farkındaydı.
*
17-25 Aralık darbe teşebbüsüne karşı çok dik duran yazılar kaleme aldı Markar. Askeri vesayetten sonra FETÖ vesayetine karşı da doğru yerde duruyordu.
*
2014-15 sezonunda eşim Nagehan
CNN Türk’ten NTV’ye transfer olmuştu. “Basın Odası” adı verilen programın ekibi oluşturuluyordu.
*
O dönemki NTV yetkilileriyle ekibi müzakere ederken Nagehan özellikle yanına Markar’ı istemişti. O sezon birlikte program yaptılar.
*
7 Haziran 2015’e giderken Markar eskiden beri istediği gibi siyasete atılma fırsatı buldu. Sonrasında da Başkan Erdoğan ile gerçekten aradığı o sıcak bağı yakaladı. AK Parti içinde çalışkan ve çok gayretli bir portre çizdi.
*
Markar sevdiği ve bağlı olduğu insandan babacan ve sahip çıkan bir tavır bekleyen bir karaktere sahipti benim tahlilime göre. Etyen Mahçupyan ile Agos’ta, sonrasında da Ahmet Altan ile o bağlamda hayal kırıklığına uğramıştı. Bir tip duygusal yıkım yaşamıştı.
*
Fakat Başkan Recep Tayyip Erdoğan karakterinde tam aradığı şeyi bulmuştu. Tayyip Bey müthiş babacan ve sahip çıkan bir ağabey figürü oldu Markar için.
*
Markar da Başkan Erdoğan’a yürekten bağlı bir kardeşi olmuştu.
Erdoğan’ın yoluna baş koymuştu artık. Nehir yatağını bulmuştu. Tayyip Bey’in Markar’ı uğurladığı dünkü mesajını da bu bağlamda görmek gerekir.
*
51 Yaşında çok gençken kaybettiğimiz Markar’ı hep o gülen yüzüyle ve radyofonik güzel sesiyle hatırlayacağım.