Rasim Ozan Kütahyalı


Yayın Tarihi:

24 Mart 2021 Çarşamba 08:14:00

Tutunamayanlar ve Orhan Pamuk

Bundan önceki köşe yazımda, Orhan Pamuk'un son romanı "Veba Geceleri"nden hareketle Pamuk edebiyatının da öncüsü olarak gördüğüm Oğuz Atay'ın başına gelenleri yazmaya başlamıştım.

*

Orhan Pamuk'un son romanı "Veba Geceleri" dün çıktı. O romana dair de ayrıca yine bu köşede yazacağım.

*

Orhan Pamuk'a da çok çektiren Türk edebiyat ortamının 70'lerde büyük romancımız Oğuz Atay'a yaptıklarına biraz daha devam ederek, oradan Orhan Pamuk olayına gelmek istiyorum.

*

Kemalizm ile Marksizmin akılalmaz tuhaflıktaki bileşimi sonucu oluşan 70'lerin ortalama Türk solcu aydın tipi, adeta Oğuz Atay'ın canına kıymıştı.

*

Kendisi de evrensel anlamda özgürlükçü bir solcu olan Atay, kendisine yapılan bütün bu haksızlıklardan, çapsız saldırılardan ruhen ve manen çok olumsuz etkilenmişti.

*

43 yaşındaki erken ölümünün önemli sebeplerinden biri şüphesiz ki 70'lerin bu sözde sol edebiyat terörizmiydi diye düşünüyorum.

*

Türk edebiyat tarihinin Orhan Pamuk'tan sonraki en büyük ikinci romancısı olduğunu düşündüğüm Oğuz Atay'ı mahvetti bu sözde solcu takım.

*

50 yıl önce yayınlanan başyapıtı Tutunamayanlar'la beraber Türk romancılığında gerçek anlamda bir devrim yapan Oğuz Atay'ı ağır çekim bir cinayetle öldürdü 70'lerin edebiyat teröristleri dersek yalan olmaz. 90'lardan itibaren Pamuk'a da benzerini yapmak istediler.

*

Estetik değerleri, edebi kıymetleri paramparça eden, bugün hiçkimsenin okumadığı içi boş, ucuz ve rezil solcu romanları baştacı eden bir edebiyat teröristleri güruhu egemendi 70'ler Türkiyesi'ne.

*

Bizzat Atay'ın Günlük'ünden alıntılarsak "İlerici, gerici, her türlü akımların tekelini ellerinde tutan bir küçük aydın yarı-aydın çetesi" ve "Kültür gansterleri,"ydi bu solcu tipler...

*

"Tutunamayanlar" gerçekten Türk romanında devrim yapmış bir roman. Hatta diyebilirim ki Orhan Pamuk fenomeni de bu devrimin çocuğudur.

*

Oğuz Atay, kendisine kadar gelen "Türk roman estetiği" nin tümüyle dışında kalan bir estetik anlayışı bu ülkeye getirmiş bir adam.

*

Kuru ve yalınkat bir realizmin hüküm sürdüğü, toplumcu- gerçekçilik denen saçmalığın ve kepaze köy romanlarının baştacı edildiği bir dönemde "Tutunamayanlar" gibi hep çağdaş kalacak bir roman yaratabilmek bana göre mucizevi bir iş.

*

Bir açıdan bakıldığında, Atay'ın doğrudan Türk edebiyat çevrelerinin insanı olmaması, 1970'e kadar Cevat Çapan ve Vüsat O. Bener dışında edebiyat camiasından hiçbir arkadaşı olmaması kendisi açısından çok faydalı bir durum olmuş. Ki benzer şey Orhan Pamuk için de geçerli. Bu da bir hakikattir.

*

Atay, edebiyat iktidarını elinde tutan bu çevrelerle iletişim içinde olsaydı muhtemelen o çevrenin rezil ve köhnemiş beğeni ölçütlerine taviz verecekti.

*

Düşünün 60'lar ve 70'ler Türk sol edebiyat ortamı öyle rezildi ki "Tutunamayanlar" gibi nitelikli bir edebiyat ürünü ortaya koyabilmek için edebiyat çevrelerinin nerdeyse tamamından uzak durmak gerekiyordu!

*

Bir de utanmadan bu edebiyat teröristleri "12 Eylül ile beraber bu ülkenin kültür ve edebiyat hayatı mahvoldu," gibi sözler eder.

*

12 Eylül darbecilerinin iğrenç terör yöntemleri benzeri kültürel terör yöntemlerini kendilerinin senelerce uyguladığı gerçeğini biz yeni kuşaklara unutturmak isterler.

*

Sanki 60'lar ve 70'lerde bu ülkenin nitelikli bir kültürel ve entelektüel hayatı vardı da darbeyle yok oldu!!

*

Tam aksine göreli olarak en rezil dönem o 20 yıllık yapay ve sahtepolitik dönemdir.

*

Atay'ın kıymetinin anlaşıldığı 80'lerin ve 90'ların Türk edebiyat ortamı her türlü eksiğine rağmen o dönemden daha sahici ve içten bir dönemdir bence.

*

Ki Türk edebiyat tarihinin gelmiş geçmiş en büyük romancısı olan Orhan Pamuk da 80'ler ve 90'lar edebiyat ortamında büyüyüp yeşerebildi. Bu da bir hakikattir.