Kayahan Uygur


Yayın Tarihi:

21 Temmuz 2017 Cuma 01:01:00

Dahlan ve kukla Filistin devleti kumpası 

Medya mensuplarının işlevi halkı boş laflarla oyalamak değil, bilgi vermek ve aydınlatmaktır. Bu çerçevede Filistin halkının tarihindeki en acı günleri yaşadığını bilmeliyiz. Son günlerde yaşanan Katar krizinin perde arkasına baktığımızda çok üzücü gerçeklerle karşı karşıya olduğumuzu görmeliyiz. 

Yeni Ortadoğu kumpası 

ABD ve Suudi’nin koordinasyonunda bölgemizde yeni bir düzen kurulmaya çalışılıyor. Hem Hamas hem de El Fetih içinde bazı gruplar tüm Filistin örgütlerini İsrail ajanı Muhammet Dahlan’ın liderliğinde birleştirmek ve Filistin’e İsrail karşısında yenildiğini kabul ettirmek istiyorlar. Mısır ve Birleşik Arap Emirlikleri bu projenin başını çekiyor ve diğer Arap ülkelerini de ikna etmeye çalışıyorlar. 

El Fetih epey yaşlanmış ve çeşitli yolsuzluk dosyalarıyla epeyce yıpranmış bulunan Mahmut Abbas tarafından yönetilmektedir. Abbas, Gazze şeridini yöneten Hamas’a yıllardan beri düşmanca davranmaktadır ve birçok konuda açıkçası İsrail’le ortak hareket etmektedir. 

Gazze kıstırıldı 

Yıllardır abluka altında yaşayan Gazze halkı bu kolektif cezaya İsrail’in isteğiyle tabi tutulmaktadır. Yaşam koşulları gittikçe kötüleşmektedir. Gençlerin yüzde 60’ı işsizdir. Bu satırlar yazıldığı anda elektrik Mahmut Abbas tarafından tamamen kesilmiş, hastaneler, imalathaneler, su pompaları çalışmaz haldedir. Ağır hastaların El Fetih yönetimindeki topraklardaki ve tabii İsrail’deki hastanelere transferi de yasaklanmıştır. Mahmut Abbas, Gazze’de bulunan çoğu eğitim ve sağlık alanındaki 6 bin memuru erken emekliye ayırmıştır. Gazze’deki tüm memurların maaşı da artık üçte bir oranında ödenmektedir. 

Dahlan Gazze’de 

Körfez kriziyle büyük baskı altına alınan, yöneticileri Katar’ı terk etmek zorunda kalan ve bu emirlikten gelen mali desteğin kesileceğinden endişe duyan Hamas yönetimi son günlerde Mısır’la ve Muhammet Dahlan’la ilişki kurmuştur. Daha öncesinde de kendi tüzüğünü değiştirip ABD projelerine uygun hale getirmiştir. Hamas, artık iki devlet kurulabilmesi ilkesini kabul etmektedir, bunun anlamı İsrail’in varlığına olan itirazını terk etmektir. Zaten Filistin yönetimi, yani Mahmut Abbas da Gazze’ye karşı aldığı cezalandırma önlemlerini “onu anlaşmaya zorlamak” olarak açıklamıştır. 

Eskiden Gazze’de büyük katliamlar yapmış olan Dahlan’ın şimdi orada kabul görmesi “düşmanımın düşmanı dostumdur” ilkesizliğinin fırsatçı bir uygulamasıdır. Çünkü Dahlan, Mahmut Abbas’ın yeminli düşmanıdır. 

En tehlikeli ajan 

Dahlan, gerçekte bir İsrail ajanıdır. Binlerce Filistinlinin katilidir. El Fetih’in kurucu lideri Yaser Arafat’ı zehirlediği ileri sürülmektedir. Filistin’de maskesi düşmüş, tam yakalanıp infaz edilecekken son anda Avrupa’ya kaçmış, gıyaben idama mahkûm olmuş ama Birleşik Arap Emirlikleri’ne yani Dubai’ye yerleşmiştir. Dahlan’ın 120 milyon dolarlık şahsi bir serveti vardır ki bu paranın tümü Filistin bütçesinden çalınmıştır. 

Şimdi bu ajan Gazze’de Hamas’ın yeni Başbakanı Yahya Sinvar tarafından kabul edilmektedir. Söylentilere göre bu ikisi çocukluk arkadaşıymış, tabii bunlar hep saptırmadır, beraber görüştükleri Mısır diktatörü Sisi de çocukluk arkadaşları değil herhalde. Orada, DAEŞ’in bölgedeki unsuru olan “İslam Ordusuna” karşı birlikte mücadele edeceklerini söylüyorlar. ABD icadı DAEŞ orada da epey kullanışlı anlaşılan. 

İsrail provokasyonları 

Bütün bu gelişmeler ABD ve İsrail’i kukla bir devlet kurup başına Dahlan’ı getirme projesine yöneltmiştir. İsrail bu nedenle Kudüs’te bir dizi provokasyon yapıyor, Müslümanları kışkırtarak büyük bir tepki doğmasını sağlamaya çalışıyorlar. Ardından ölümü göstererek sıtmaya razı etmek için Dahlan’ı ortaya çıkaracaklar. Suudi, Dubai, Mısır ve Bahreyn dörtlüsü işin içinde, Gazze’de de işler epey ilerlemiş. Bu ortamda bölgede Filistin’e sahip çıkan sadece Türkiye ve İran kalacak. Türkiye Batı ittifakı içinde bulunduğu için zaten fazla bir şey yapamaz. Duruma itiraz eden Arap ülkeleri olursa, onlar da “Şii İran’ın ajanı” iftirasıyla susturulur, Suud’un planı bu yöndedir. 

Öte yandan Suriye’nin Güney bölgelerinde ve İsrail işgalindeki Golan’a bitişik yerlerde bir ABD nüfuz bölgesi ve üs kurulması için Putin ve Trump’ın anlaştığı söyleniyor. Bunun anlamı İsrail’in Golan’ı kesin olarak yutmasıdır. Çünkü bu durumda İsrail’e karşı olan güçler sınıra yaklaşamayacaklardır. İsrail, Güney’de Mısır, Doğu’da Dahlan’ın kukla Filistin yapılanması ve işbirlikçi Ürdün’le, Kuzey’de de ABD tarafından tam anlamıyla pamuklara sarılmış olarak korunacaktır. 

İşte eseriniz beyler 

İşte 70 yıldır kendilerine şucu, bucu deyip gerçekte Batı işbirlikçisi olan güçlerin Filistin mücadelesini getirdikleri nokta!  İslam âlemi ve bölge halkları Filistin’i aslında İsrail’den önce ABD’den kurtarmayı düşünmeliydiler. Yürüyüşler, mitingler düzenleyerek Filistin için Batı’dan yardım dilenmek anlamsızdı. Tüm ülkeler ve her inançtan tüm halklar ABD’ye karşı birleşmeleri, stratejilerini buna göre düzenlemeleri gerekirdi. 

Umut Türkiye 

Bölgedeki ülkelere sözde demokrasi getirmek için ABD ile işbirliği yapanların, Ortadoğu’da son 15 yılda 10 milyon Müslümanın ölümünde suç ortağı olanların Kudüs konusuyla samimi olarak ne ilgileri olabilir? Kutsal toprakların bulunduğu Arabistan’dan on binlerce haçlı askeri, yüzlerce ABD üssü çıkarıldı mı ki Kudüs kurtulabilsin! Şimdi de Türk ve İslam düşmanı Dahlan Filistin’in başına gelirse, İsrail’den ne farkı olacak? Umut Türkiye’de.