Kayahan Uygur


Yayın Tarihi:

15 Şubat 2017 Çarşamba 00:15:00

Küreselcilerin nefret söylemi 

“Bu o…çocuğu embolizasyon yapacak (kan akışını durdurarak hastayı kurtarma). Hemen işlemi durdurun. Gözbebeği açılsın (ölsün), şeytan alsın onu kollarına.” Bu satırları WhatsUp üzerinden yazan bir nöroloji cerrahıdır, beyin kanamasından hastaneye getirilen hastanın bir an önce ölmesini istiyor. Bu hasta kimdir, bu nefret neden? Brezilya’nın ünlü gazetesi “O Globo” da bunu soruyor. 

Olay yeri Brezilya’nın Sao Paulo kentidir. 66 Yaşındaki hastanın adı Marisa Letisya Lula’dır, Brezilya’nın eski başkanı Luis İgnasyo Lula’nın eşi. 

Halk düşmanlığı 

Sendikacı Lula, Brezilya’da yoksulların temsilcisi olarak 2003 yılında başkan seçilmiş, daha sonra görevi yine halktan yana bir aday olan Bayan Dilma Rousseff’e devretmişti. İki başkan da uluslararası finans çetelerini fena halde rahatsız ettiler. Başlarına gelmeyen kalmadı. Brezilya’da yargı gücünü ele geçiren küreselciler 17-25 Aralık benzeri kumpaslar kurup halkçı yöneticileri alaşağı ettiler. Onların yerine bir süper zengin olan Michel Temer’i başkan yaptılar. 

Küreselciler Lula ve Rousseff’e karşı kamuoyunda büyük bir nefret kampanyası başlattılar. Medyanın çoğunu para gücüyle satın almışlardı. Algı operasyonları birbirini takip etti, milli iradeyi gasp ettiler, halkın liderlerini mahkeme kararıyla düşürdüler ama kinleri asla dinmedi. En sonunda bir hastanın ölümünü isteyecek kadar tıp etiğini hiçe saydılar. 

Yoksullara kin duymaktalar 

Marisa Lula sadece eski başkanın eşi değildi çünkü. Sivil toplum mücadelesinde hayatını yoksullara adamıştı. Kendisi de çok yoksul bir ailenin kızıydı. 9 Yaşında para kazanmak için bebek bakıcılığı yapmaya başlamış, 13 Yaşında bir fabrikaya işçi olarak girmişti. 1980 yılında eşiyle beraber “Emekçiler Partisi”ni kurduklarında partinin bayrağını dikiş makinasında o dikmişti. 

Sao Paulo’nun eski belediye başkanı Arap asıllı Fernando Haddad’ın eşi Ana Estela Haddad şöyle diyor. “Benim çok eski bir arkadaşımdı. Çok üzücü günler yaşıyoruz. Marisa çok sade bir hanımdı. Burjuvazinin bir kesimi ona hep kin duydu.”  Aynı kentteki ünlü psikiyatrist Noemi Araujo da durumu şöyle açıklıyor: “Bayan Lula hep zenginlerin nefretini üstünde topladı. Onlardan çok çekti. Brezilya bazı insanların fakirlerden aşırı bir şekilde nefret ettikleri, onları aşağıladıkları, halka asla saygı duymadıkları bir ülkedir.” 

Sadece Brezilya’mı? 

Kendisiyle karşılaşmış olsaydım ona şöyle derdim: “Sayın doktor, dünyada öyle ülkeler var ki sizin Brezilya’daki halk düşmanları o ülkelerdekilerin yanında çok kibar ve yumuşak kalırlar.” Zaten bu halktan nefret etme eğilimi günümüzde tek bir ülkeye özgü değil, küreseldir. 

Küreselcilerin icadı 

Dünyada nefret söyleminin mucitleri küreselcilerdir. Rupert Murdoch gibi medya patronları, George Soros gibi para ve kamuoyu sihirbazları, Rothschild ve Rockefeller gibi finans baronlarıdır. Onlar kendi stratejilerine uymayan ve çıkarlarını tehlikeye sokan herkesi kendi medyalarına linç ettirirler. Dünya liderleri arasında Erdoğan ve Putin eskiden beri bu kesimlerin hedefindeydi. Şu son dönemde listelerine yeni isimler aldılar. ABD Başkanı Trump, Fransa’da Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde aday olan Fillon et Filipinler Devlet Başkanı Duterte gibi. 

Küreselciler dünyanın dört köşesinde bu beş lidere karşı ulaşabildikleri herkesi etkilemek amacıyla sürekli aynı suçlamaları yapmaktadırlar. Sorosçulara bakılırsa bunların hepsi de diktatördür, hepsi de ne söylediğini bilmeyen liderlerdir, hepsinin de hukukla başları beladadır, aydınlarla kavgalıdırlar. Yapılan suçlamalar o kadar birbirlerine benzemektedir ki bu liderlerin ismini duymadan sadece medyadaki hakaretleri okusanız hangi ülkeden söz edildiğini anlamayabilirsiniz. 

Mantıkdışı ve çelişkili iftiralar 

Örneğin yıllar boyunca Erdoğan’a “İslamcı faşist” bir dikta getireceği iftirası atıldı, ayrıca Erdoğan Osmanlı’yı geri getirip ülkeyi Batı’dan koparacaktı. Peki, koparıp da nereye götürecekti?  “Komünist süper devleti geri getirme” peşinde olup, “Çarlık Rusya’sı hayalleri” kuran Putin’in yanına(!).  Gördünüz mü küreselcilerdeki üst aklı? 

Şimdi ABD Başkanı Trump seçilince bu küreselcilerin hayal ettikleri iki kutuplu mıknatısa nasıl oluyorsa bir üçüncü kutup daha eklendi: “ABD’ye faşizmi getirmek üzere olan, İslam düşmanı Trump” . Soros’tan sesler korosunun yeni şarkısı da bu saçmalıktır. 

Guardian, NYT, The Economist gibi gazetelere inanacak olursak liberal demokrasiye karşı İslam Düşmanı Trump, “İslamcı diktatör” Erdoğan ve komünist lider Putin’in kutsal ittifak kurduklarını düşünebiliriz, tabii “kutsal” sözcüğünün anlamı hakkında nasıl bir ortak nokta buldularsa. Bu üçlüye “deli ve küfürbaz” Duterte ile “hırsız ve sinsi” Fillon’u da eklediğimizde liberallerin çılgınlığı ortaya çıkar. 

Dünya ellerinden kayıyor 

Gerçi Soros medyasının adeta  “maskeli 5’ler” olarak sundukları bu liderlerin sayısı oldukça artacağa da benzemektedir. Şimdiden bu 5 erkek liderin yanına Brexit’in sorumlusu Theresa May’i de eklemek gerek. Ayrıca Avrupa’da 2017’de seçimler birbirini kovalayacak ve bunların birçoğundan şu veya bu anti liberal ideolojiyi geri getirecek liderler galip çıkacak. Evet, küreselciler düzenledikleri kumpasla Brezilya’da bir galibiyet kazanmış olabilirler ama ne var ki dünya artık parça parça ellerinden kayıp gidiyor.