Yayın Tarihi:
03 Kasım 2018 Cumartesi 00:00:00
Kitapsız Bir Şair
“Sana dün bir tepeden baktım aziz İstanbul!
Görmedim gezmediğim, sevmediğim hiçbir yer.
Ömrüm oldukça gönül tahtına keyfince kurul!
Sade bir semtini sevmek bile bir ömre değer.”
Yukarıdaki dizelerin sahibi; “Ankara’nın en çok İstanbul’a dönmesini seviyorum” diyerek İstanbul aşkını dile getiren Yahya Kemal Beyatlı’dır. Bundan 60 yıl önce bir Kasım günü aramızdan ayrılan şairin hayatını ve eserlerini anlamak, İmparatorluktan Cumhuriyete geçiş dönemini anlamak demektir. Üsküp’te doğan, çocukluğu Selanik’te geçen, İstanbul’da okuyan, Fransa’dan Pakistan’a kadar farklı yerlerde görev yapan bir sanat, siyaset ve düşünce adamı. Yahya Kemal’i eserlerinde bu kadar çok İstanbul’u işlemeye sevk eden nokta nedir. İstanbul’un sanatçı ruhuna dokunuşu mu yoksa dahası var mı? Üzerinde dünyaya geldiği İmparatorluğun daha iyi olması için farklı düşünceler ortaya koyan arkadaşlarıyla verdiği mücadelenin bir başka göstergesidir ondaki İstanbul aşkı. Zira İstanbul’un işgalinin ilerleyen süreçte nelere sebebiyet vereceğini gören ve kamuoyunda bu konuda bir farkındalık yaratmak için kalemini kullanan bir şairdir Yahya Kemal. İstanbul’un sadece bir şehir değil, aynı zamanda bir kültür, bir medeniyet ve dinler arası bir sembol olduğunu anlatmayı kendine görev edinmiştir. “Süleymaniye’de Bir Bayram Sabahı” isimli şiiri işte tüm bu kavramların vücut bulduğu muhteşem bir eserdir. Yani sadece güzel söz ustası değildir O, sanatını vatanı ve milleti için kullanan bir vatanseverdir aynı zamanda. Eserlerinde ortaya koyduğu insanların yaşadığı coğrafya ile kurduğu bağları ifade edişi tam anlamıyla milli bir ruh oluşturmuştur. Uzun süre Fransa’da kalması, şiirlerinde biçim olarak batıya yönelmesine sebebiyet vermişse de o asla kültüründen, binlerce yıllık köklerinden uzaklaşmamıştır. Hakim olduğu Arapça ve Farsça kelimelerin ses uyumundan ahenginden faydalanmış ve tüm bunları Türkçenin ve Türk edebiyatının gelişmesi için kullanmıştır. Öyle ki, döneminde Yahya Kemal Türkçesi diye ifade edilecek bir yazım örneğinin öncüsü olmuştur. Darülfünun’da öğretmenlik yapan şair, önceleri eserlerini pek paylaşmasa da daha sonraları çeşitli mahlaslarla sayısız dergi ve gazetede yazılar kaleme almış, şiirlerini yayınlamıştır. Kendisi ile aynı yolda yürüdüğüne inandığı arkadaşları ile birlikte gazeteler ve dergiler çıkarmıştır. Milli mücadele döneminde aktif görev almış, ulusun bağımsızlığından yana tavır takınmış yazdıkları ile mücadeleye desek vermiş Lozan Anlaşmasına giden heyette görev almıştır. 1923 yılında İstanbul’dan Ankara’ya geçmesi ile birlikte “Hakimiyet-i Milliye” gazetesinde başyazarlık görevini üstlenmiş kurulan ilk mecliste milletvekili olarak görev yapmıştır. Sonraki yıllarda büyükelçilik görevlerinde de bulunan şair “hayattayken hiç kitabı basılmamıştır.” Vefatının ardından adına kurulan Enstitü tarafından eserleri bir araya getirilmiş 3’ü şiir olmak üzere toplam 12 cilt olarak yayınlanmıştır. Dilimize; “devam ederek değişmek ve değişerek devam etmek” manasında “imtidad” kavramını kazandıran Yahya Kemal Beyatlı, bugün birçok alanda dünyanın ve Avrupa’nın en büyük ve en güçlü projeleri ile yola devam eden İstanbul’a şöyle bir gökyüzünden bakabilseydi kim bilir kaleminden daha neler dökülürdü. Bir kez daha kendisini rahmetle anarken bugün ya Sessiz Gemi’yi dinleyin ya da “Süleymaniye’de Bir Bayram Sabahı” şiirini okuyarak kendinize güzel bir hediye verin.