Yayın Tarihi:
15 Ekim 2018 Pazartesi 00:00:00
Çarpıtılmış istihbarat
Günümüzde tüm bireylerin, şirketlerin, kurumların, STK'ların, vakıfların ve devletlerin en temel sorunlarından biri de çarpıtılmış istihbarattır. Bu bakımdan tüm ciddi ve önemli istihbarat teşkilatları, bilginin gerçekliğine inanılmaz önem verirler. Bunun için de bilginin doğruluğunu test eden birçok soru sorarlar. Kanıya, görüşe, sezgiye, dayanaksız çıkarsamaya, inanca ve objektif veri ile teyit edilmeyen habere değer verilmez.
Dünyanın ciddi ve önemli istihbarat teşkilatları bu bakımdan rakiplerini atlatabilecek, yanıltabilecek ve onları işlevsiz kılabilecek senaryoları yazıp oynayabilme “yeteneğine” sahiptirler.
ABD istihbarat ağı elinde 11 Eylül saldırıları ile ilgili birçok bilgi kırıntıları olduğu halde haberi “istihbari bilgi”ye dönüştüremediği için terör eylemini engelleyememiştir. Çünkü istihbarat teşkilatlarının en güçlü yönleri aynı zamanda en zayıf noktalarını oluşturur. İstihbarat dünyasında oyun, dolap, strateji, senaryo ve karartma bitmez. Bu açıdan bakıldığında Suudi gazeteci Cemal Kaşıkçı olayında da Suudi Arabistan istihbari ağı yukarıda belirttiğimiz karartma, oyun, strateji gibi tüm kartları oynuyor görünmektedir.
Kaşıkçı, Suudi Arabistan'ın İstanbul Konsolosluğu'na giriyor ve bir daha çıkmıyor. İçinde Suudi Arabistan Adli Tıp Kurumu Başkanı da olan bir grup istihbaratçı konsolosluğa gelip bir müddet kalıp gidiyorlar. Cemal Kaşıkçı'nın ne kadar önemli bir portre olduğu konusunda birçok bilgi dolaşımda. Bunların doğru olup olmadığı da tam olarak bilinmiyor. Kaşıkçı, Trump'tan Suudi Kralı'na oradan Washington Post'a uzanan çok yüksek bir profil oluverdi birden.
Konsoloslukta parçalara ayrıldığı yazılan önemli bir isim olan Kaşıkçı'nın çok ciddi bir sorgulama sürecinden geçirilmeden hemen orada acımasızca infaz edildiği yönünde bir tablo oluşturmak için Suudi Arabistan'ın yoğun bir gayret sarf ettiği görülmektedir. Şu söylenebilir: Gazeteci Kaşıkçı'nın sorgusu devam etmektedir. Sorgunun devam ettiği, akıbete ilişkin “habere” henüz “ulaşılamamasından” anlaşılmaktadır. Akıbetin ortaya çıkmasını uzatan süreç içerisinde sorgulama, inceden inceye yapılacaktır.
Kaşıkçı belirtildiği gibi çok önemli bir portre ise hemen infaz edilmesi umulan faydayı sağlamayacaktır. Ancak Kaşıkçı'nın Suudi Hanedanı'nı yıkacak ya da kralı değiştirme gücüne sahip bir muhalif olmadığını da gelişen süreçte görmek mümkündür. Ortada çok ciddi istihbari bir senaryo silsilesi olduğu açıktır. Bu tezi destekleyecek en önemli veri de Kaşıkçı'nın müstakbel eşine “Ben çıkmaz isem Turan Kışlakçı'ya ve AK Parti'den Yasin Aktay'a haber ver” demesidir. Bu iki isim üzerinden Türkiye, Suudi Arabistan'ın iç politikasındaki rekabette töhmet altında bırakılmak isteniyor olabilir. Çünkü Suudi Arabistan'ın Türkiye'ye karşı son yıllarda pek de dostane olmayan tutumu sebebiyle oluşan nahoş hava, Kaşıkçı'nın olası “itirafları” ile dengelenmek istenmiş olabilir.
Suudi Arabistan ile Türkiye arasındaki ilişkileri konsolide etmek için bazı istihbari ve diplomatik odaklar, Kaşıkçı ve temas kurduğu profiller üzerinden bir senaryo çalışması yapmaktadır denilebilir.
Suudi Arabistan'da muhalif kanatta yer aldığı bilinen bir ismin Türk nişanlısı ile evleneceği anda İstanbul konsolosluğunda infaz edildiği kuşkusu, Suudi Arabistan'ın Türkiye'deki AK Parti iktidarı ve Recep Tayyip Erdoğan'a karşı muhalefeti desteklediği iddialarına ilişkin karşı avantajlar elde etme isteği gibi anlaşılacaktır.
Kaşıkçı'nın Suudi Arabistan İstanbul Konsolosluğu'nda “tutulması” ve ciddi bir sorgulama sürecinde olması, Ortadoğu'da yine radikal, siyasal ve dinsel gelişmeler olacağına bir işaret olarak algılanacaktır.
Türk istihbarat teşkilatının elinde Kaşıkçı'nın acımasızca infaz edildiğine dair görüntü ve ses kayıtlarının bulunduğuna ilişkin haberler de Türk istihbarat kompleksini yoklamaya yönelik bir atraksiyon niteliği taşımaktadır denilebilir.
Şüphesiz bir anda çok üst düzey bir siyasal olaya dönüşen Kaşıkçı'nın Suudi Arabistan Konsolosluğu'ndan çıkmaması durumu, diplomasi dünyasında olağanüstü karşılanacaktır. Kaşıkçı'nın çok üst düzey bir rejim tehdidi figürü olup olmadığını belirlemek doğal olarak ciddi veriler ve istihbaratlar gerektirir. Suudi Arabistan'ın Kaşıkçı'ya bir anda olağanüstü bir önem affetmesi gibi bir tablo da söz konusu ise burada zaten uluslararası diplomasi devreye girebilir.
Ortada çarpıtılmış istihbari bilgiler, normal dışı bir fazlalık ve normal dışı bir diplomatik davranış sergileniyorsa durum gerçekten de ciddi senaryolar silsilesi içerebilecektir.
Suudi Arabistan'ın diplomatik koz elde etmek gibi bir amacı varsa Kaşıkçı'dan bir Snowden çıkar mı, bu çok su götürür. İkincisi Kaşıkçı'nın temas trafiğinin içerik ve düzeyi de Suudi Arabistan'ın ihtiyaç duyduğu “kozları” üretemeyebilir. Türkiye, Suudi Arabistan'a karşı koz kazanıyorsa - ki bu da mümkündür- Kaşıkçı'nın iddia edildiği gibi katledilmesi Türkiye'ye isteneni kazandırabilir. Suudi Arabistan ile Türkiye'nin ortak bir araştırma yapma kararı alması bu açıdan bir hayli önemlidir. Umalım ki Türkiye'ye istihbari ve diplomatik bir tuzak girişimi olmasın.
Ortadoğu veya İslami Asya söz konusu ise çarpıtılmış istihbaratlar düzeyi birden inanılmaz boyutlara ulaşır. Diplomasi ve istihbarat, atomu parçalama işleminden daha fazla titizlik gerektirir.