Prof. Dr. Mehmet Çelik


Yayın Tarihi:

11 Aralık 2019 Çarşamba 06:00:00

Ey Batı, ayağa kalk!..

Dünyayı gözyaşı ve kanla sen tanıştırdın!..
Dünyanın hangi köşesinde olursa olsun, tespit ettiğin güçsüzün lokmasına sen göz koydun!.
O lokmayı ele geçirmek için, ölüm makineleriyle sen katliamlar yaptın!..
Hiç vicdanın sızlamadı!..
Hep, meşruiyet maskeleri icat ettin ve hep o maskeyle dolaştın, durdun!..
Hiç utanmadın, hiç sıkılmadın… Yaptığın bütün rezaletleri sırıtarak bir de pazarlamaya kalktın!..
Hangi pazarda?..
İnsan Hakları Günü ismiyle icat ettiğin pazarda!..
Yetmedi, utanmadan-sıkılmadan bir de tüm dünyada insan hakları savunucusu oldun!. Onu suçladın, bunu suçladın… İnsan hakları ihlal edilen halkların bir de hamisi rolüne soyundun!.. Bu konuda her yıl raporlar hazırladın, her ülkeye puanlar verdin, kulaklarını çektin!.
Ne utanmaz bir  genetiğin var yav!..
Dünyada tarih boyunca tüm katliamları sen yaptın!. Hala da sen yapıyorsun!..
Kuzey Afrika’yı, Ortadoğu’yu, yakın Uzakdoğu'yu şu anda bile kan ve gözyaşına boğan sensin, seennn!..
Kafamız basmıyor, haklısın!
Anlamıyoruz!..
Kalın kafalılığımızdan mıdır, aşırı hüsn-ü zannımızdan mıdır, bilemiyorum!..
Hala sana hiç nefretimiz yok!.
Vallahi sevgimiz, nefretimizden katbe kat fazla!..
Mesajlarını çok  açık bir şekilde veriyorsun, ama biz anlamıyoruz!. Kabahat sadece sende değil, çoğu bizde aslında!..
Bak, bugün ne?..
İnsan Hakları Günü, değil mi?
Evet, 10 Aralık Dünya İnsan Hakları Günü!.
Bunu sen icat ettin, değil mi?
Evet!..
Peki, bugün ne yapıyorsun?
Dünyanın en prestijli ödülü kabul edilen Nobel Edebiyat Ödülü'nü, Avrupa’nın göbeğinde asrın en korkunç katliamını yapan Celladın Aşığı’na veriyorsun!..
Tepkileri, takmıyorsun bile!..
Neden bu alçaklığı yapıyorsun, gerçi sen söylüyorsun ama, bizler anlamıyoruz. Bu nedenle ben bizimkilere tercüme edeyim:
Başta Nobel ödülleri olmak üzere, dünyada verilen:  Fen bilimleri, teknik ve tıp alanında verilen ödüller, genelde objektif kriterlerle belirlenir. Bunlarda da siyaset ve uluslararası kuruluşların etkisi zaman zaman hissedilir.
Ama başta Barış, İnsan Hakları ve Edebiyat alanında olmak üzere, bunlarda ve bunlara benzer alanlarda dağıtılan ödüller tamamen siyasidir ve ülkelerin çıkarlarına hizmet etmektedir…
Örneğin 1900’lerin başından beri dünyayı kana bulayan sömürgeci beyaz adamın katliamlarını meşru gösteren, Avrupalılar dışındaki halkları insan saymayan Winston Churchill’e 1953 yılında tuttuğu savaş notlarından dolayı Nobel Edebiyat Ödülü verildi…
Batı, zaman zaman kültürel genetiğine ve çıkarlarına hizmet edenleri ödüllendirir ki, yeni yetişen nesilleri, bu genetikten tiksinmesinler!..
Yani, kaynatmakla şap olmuyor şeker!..
Ha, Batı’da bazen adam gibi adamlar da çıkar ve iğrenç ikiyüzlülük maskesini çıkarıp yere atar!. Jean Paul Sartre bu anıt vicdanlı insanlardan biridir.
1964’te kendisine verilen Edebiyat Ödülünü, ülkesi Fransa’nın Cezayir de yaptığı katliamlar ve takip ettiği politikadan dolayı reddetti!..
Buradan Orhan Pamuk’a sesleniyorum:
Sen bu ödülü aldın!.. Haklı-haksız, zaman zaman ağır ithamlara ve eleştirilere maruz kaldın!..
Ama, Sen bu toprakların çocuğusun!..
Bir Jean Paul Sartre kadar olamıyor musun?..
Aldığın ödülü Stockholm meydanında yak ve bir kasap sever- jisofron yazar bozuntusuyla aynı ödülü taşımayı insanlık adına zül addediyorum diye haykır!..
Bak, o zaman başta Bosna-Hersek olmak üzere Türkiye’de de heykelin dikilecektir!.
İşte o zaman ölümsüzleşeceksin!