Yayın Tarihi:
16 Ekim 2019 Çarşamba 06:00:00
Johny Messo Bana Patrik İlyas Şakir’i Hatırlattı!
Milli Mücadele'nin hazırlık safhası… Erzurum ve Sivas kongreleri yapılmış, Anadolu’da İstiklâl kıvılcımı çakılmıştı.
Milli Mücadele için siyasi ve askeri merkez olarak Ankara seçilmişti…
Mustafa Kemal Paşa, Ankara garında coşkuyla karşılanmıştı.
Karşılayanlar arasında kıyafetiyle dikkat çeken bir din adamı vardı: Boynunda haçı, elinde asasıyla Süryani Patriği İlyas Şakir!..
Yüzyıllarca bir arada yaşadığımız bazı azınlık grupları emperyalistlerin hayal vaat eden dillerinin tuzağına düşerken, Süryaniler 1300 yıldır bir arada yaşadıkları Müslümanlarla, sonuna kadar beraber yaşama iradesi ortaya koydular!..
Üstelik bu tavırlarını, henüz Milli Mücadele'nin akıbeti belli olmadan ortaya koydular… Yani tünelin ucunda ışık henüz görünmüyordu!..
Batılıların bütün ısrarlarına rağmen, Lozan’a da heyet göndermediler ve azınlık statüsünü ellerinin tersiyle ittiler!..
Süryani Patriği İlyas Şakir’in bu milli ve yerli duruşu nereden aklıma geldi diye soracak olursanız, anlatayım.
Barış Pınarı Harekâtı başlar başlamaz, dünyanın dört bir tarafından harekâtla ilgili olumlu-olumsuz açıklamalar gelmeye başladı.
Bunların içinde en fazla dikkatimi çeken Dünya Süryaniler Birliği Başkanı Sayın Johny Messo’nun demeciydi. Adeta bir manifesto niteliğindeydi…
Messo, öncelikle şu tespiti yaptı:
Fırat’ın doğusunda şu an yaşananlardan PKK/YPG terör örgütü sorumludur!
İkinci cümlesinde terör örgütüyle bazı Süryanilerin ilişkileri iddialarına açıklık getirdi.
Messo, terör örgütü PKK’nın Süryanilere baskı uyguladığını ve bu baskının hâlâ sürdüğüne vurgu yaparak, PKK/YPG Süryanileri tehdit ettiğini, Süryanilerin çocuklarını kaçırdıklarını ve örgüte katılmaları için baskı ve şantaj uyguladıklarını kaydetti. Ayrıca küçük bir Hıristiyan grubu da kendi çıkarlarına alet ettiğini açıklayan Messo, YPG’nin PKK ile bağlantısının olmadığını savunan kesimleri de çok sert bir dille kınadı ve bu kesimlere, YPG terör örgütünün işgal ettiği her yere Öcalan’ın posterlerini astığını söyledi.
Messo, ayrıca YPG’nin DEAŞ’la ilgili ABD’nin tezlerinin de gerçeği yansıtmadığını çok net bir şekilde ortaya koydu:
PKK/YPG terör örgütü DEAŞ’la mücadeleyi kendi çıkarları için yaptı. Eski DEAŞ üyelerini de yanına aldı… Kısaca bölgedeki çatışmadan, kan ve gözyaşından sorumlu olan PKK/YPG’dir.
Messo, ayrıca ABD’ye de çağrıda bulunarak askerlerini Suriye’den çekmesini ve terör örgütü YPG’ye para ve silah yardımını durdurmasını, ancak böylelikle Suriye’de barışın sağlanabileceğini düşündüğünü söyledi.
Messo, terör örgütüne de bir çağrıda bulunarak, emperyalistlere taşeronluk yapmaktan, silahlı mücadeleden özerk bölge fikrinden de vazgeçmesini sözlerine ekledi…
Messo’nun bu muhteşem açıklamasına paralel bir bildiri de Dünya Süryaniler Birliği konseyi tarafından yayınlandı. Bölge coğrafyasındaki kan ve gözyaşının müsebbibi olarak terör örgütü PKK/YPG gösterildi. Ayrıca Suriye Demokratik Güçleri ismi altında oluşturulan yapının PKK/YPG’nin kontrolünde olduğuna da vurgu yapıldı.
Süryanilerden yapılan açıklamalar bunlarla sınırlı değildi şüphesiz!.. Türkiye’deki cemaat ve vakıf yetkilileri de Mehmetçiğe destek bildirileri yayınladılar…
Barış Pınarı Harekâtı'nda Mehmetçiğe destek konusunda, gazetedeki sütunumuzun müsaade ettiği ölçüde sadece Süryanilerden bahsettik.
Peki Ermeniler, Rumlar, Museviler, Keldaniler… gibi dinî cemaatler ne alemdeler diye yanlış bir algıya sebep olmasın… Onlar da destek açıklamaları yaptılar!..
İşte, imparatorluk bakiyesi olmak böyle bir şey!.. Bunlar bizim zenginliğimiz olmalı, çatışma öğelerimiz değil!..