Kayahan Uygur


Yayın Tarihi:

01 Kasım 2016 Salı 06:00:00

Amerika uzatmaları oynuyor 

Amerikan rüyası bitti. Hillary uzatmaları oynuyor. Önümüzdeki hafta yapılacak seçimler için pek çok uzmanın görüşü budur. 17’inci yüzyılda bir grup Calvinist Hıristiyan kült mensubu tarafından başlatılan proje sonuna geldi. Seçimi kim kazanırsa kazansın ABD çöküş sürecine girmiştir ve bir daha eski şaşaalı günlerini bulamayacaktır. 

 ABD’de özellikle düşük gelirli beyaz halk arasında rejime karşı büyük bir tepki vardır.  Cumhuriyetçi aday Trump’ı destekleyenlere Demokratlar'dan aday adayı olup küçümsenmeyecek bir seçmeni bulan Bernie Sanders’in de taraftarları eklenirse ABD yurttaşlarının büyük bir bölümünün rahatsız olduğu anlaşılır. 

Rakamlar ortada 

Yoksul ve az eğitimli beyaz Hıristiyanlar arasındaki erken ölüm oranının çok yüksek olması bu durumun sosyolojik açıklamasıdır. Bu sınıfın insanları kendilerinin de en az siyahiler kadar ayrımcılığa tabi tutulduklarını, ülkede egemenliğin bir kastın eline geçtiğini söylüyorlar. Obama’nın iktidarda olduğu son 8 yılda toplumun en alttaki yüzde 20’lik kesiminin milli gelirden aydığı pay yüzde 5’ten yüzde 4’e düşmüştür. En üstteki yüzde 20’nin payı ise yüzde 40’tan, yüzde 50’ye fırlamıştır. 

Princeton Üniversitesi’nden Anne Case ve Angus Deaton adlı araştırmacıların vardıkları sonuca göre 45-55 yaşları arasındaki beyaz ve yoksul Amerikalılar arasındaki ölüm oranları o derecededir ki ülkede sanki bir salgın hastalık bulunmaktadır. Bu durumun en basit açıklaması madde bağımlılığındaki korkunç artıştır. Case ve Deaton’a göre, 2000 ila 2013 yılları arasında alkol, aşırı uyuşturucu ve siroz nedeniyle ölenlerin sayısı korkunç bir artış kaydetmiştir. 

Beyazlar ve dışlanmışlık 

Uyuşturucuyla mücadeleyle görevli resmi makamlar beyazların erken ölüm haritasını çıkarmıştır. Bu tür ölümlerin yoğunlaştığı yer Batı Virginia’dır. Son dönemde bu bölgede kömür ocakları kapatılmış ve yoğun bir beyaz nüfus işsiz kalmıştır. ABD, Ortadoğu petrolüne olan bağımlılığını azaltmak için kayaç gazı ve petrolü çıkarımına başlayınca kömürün pabucu dama atılmış ve milyonlarca insan adeta kurban edilmiştir. 

Cumhuriyetçi Parti’nin “Etik ve Kamu Politikası” adlı araştırma kurumundan Henry Olsen’e göre Trump’a verilen oylarla sosyal bakımdan dışlanmışlık duygusu arasında önemli bir bağ vardır. Washington Post’tan Jeff Guo’ya göre ise “erken beyaz ölümleri” istatistikleriyle, Donald Trump’a verilen oylar arasında doğrudan bir ilişki mevcuttur. 

Uyuşturucu salgını 

Geçtiğimiz 15 Ağustos günü (Hıristiyanlıkta Kutsal Meryem Ana günü tatili) Virginia’nın 11 bin nüfuslu Huntington kasabasında 24 saatte 28 aşırı doz vakasına rastlanmıştır. Bu kasabanın bir özelliği sanayi tesislerinin kapanması nedeniyle nüfusunun son yıllarda giderek azalması ve 1920 yılındaki düzeye geri dönülmesidir. Amerikan halkı ülkenin gerilemeye başladığını, hatta çöktüğünü kendi gözleriyle görmektedir. Hollywood ve Batı medyasının yalanları ABD’ye gitmek için yanıp tutuşan geri kalmış ülke insanlarını etkileyebilir ama yerel halk durumun farkındadır. 

ABD’deki uyuşturucu salgını Trump’ın Meksika sınırına duvar örülerek sızmaların engellenmesi konusundaki fikirlerine destek yaratmaktadır. Bilindiği gibi kokain ve eroin ABD’ye Meksika’dan gelmektedir. ABD kültür ve yaşam tarzını taklit eden Meksika bugün felaket bir durumdadır. Devlet otoritesi sarsılmış, ülkede her şey özel sektöre devredilmiş, sonuçta eyaletlerin çoğu pratik olarak uyuşturucu çetelerinin yönetimine girmiştir.  

Meksika korkutuyor 

Meksika’ya bakıp korkan Amerikalılar ülkede huzur ve kanun düzenini ancak Trump’ın sağlayacağını düşüncesine yaklaşmaya başlıyorlar. Ancak buna rağmen halkın asıl tavrı gelecekten korkmak olarak şekilleniyor.  Halkın asıl moralini bozan konu ekonomik durgunluğun çok uzun bir süredir devam etmesidir. Yapılan kamuoyu araştırmalarında halkın çoğunluğu ekonominin geleceğini iyi görmüyor. Öte yandan ülkenin kültürel yapısı da hızla değişiyor. Bizim bildiğimiz ABD, nüfusunun çoğu beyaz olan bir Avrupa toplumu gibiydi. Ancak Avrupa kökenli olanlar, özellikle Avrupa’nın Kuzey Batı’sından gelenler hızla azalıyor.  Ülkede örneğin 1966 yılında doğanlara baktığımızda (50 yaşındakiler)  bunların yüzde 76’sının beyaz olduğunu görüyoruz. 2011’de doğanların ise ancak yarısı beyazdır. Bu durum ülkenin yakın geleceği hakkında bir fikir veriyor. 

 Tıpkı Batı Avrupa’da olduğu gibi ABD’de de yetişkin insanlara kendileriyle anne-babalarını karşılaştırıyorlar ve daha iyi durumda olduklarını söyleyenlerin sayısı oldukça az. Sosyologlara göre ABD halkında eskiden  “özel insanlar oldukları” inancı vardı, Amerikalı olmak bir üstünlüktü. Ama artık büro işleri bile çok daha düşük ücretle çalışmayı kabul eden kaçak yabancılara veriliyor ya da insanlar makinalarla değiştiriliyor. 

Liberal muhafazakârlığın iflası 

Yıllardan beri tüm adayların Hıristiyanlık değerleri üzerine tartıştıkları seçim kampanyasında bu kez dinin gündeme gelmemesi de oldukça ilginç bir konu. Eskiden hep din istismarını ön plana çıkaran Cumhuriyetçiler, bu kez dini konuları ağzına almayan bir aday olan Trump’ın arkasındalar. Bu durum politik sistemin de değiştiğini liberal değerleri din maskesi altında insanlara yutturma döneminin sona erdiğine işaret ediyor. Türkiye’de de yıllardan beri Türk kaşığıyla liberalizm dağıtanlara o eski liberal-muhafazakâr modanın geçtiğin hatırlatmak gerek.