Kayahan Uygur


Yayın Tarihi:

10 Ocak 2017 Salı 00:00:00

Cevat Öneş projesi 

Eski MİT yöneticilerinden Cevat Öneş’in dün Hürriyet gazetesinde yayınlanan ve emekli de olsa vatansever bir devlet memuruna yakışmayan açıklamaları doğrusu beni şaşırttı. Şaşkınlığım Öneş’in zaten bilinen fikirlerinden kaynaklanmıyordu. Öneş sanki 10 yıl öncesinde yaşıyormuş gibi konuşuyordu, beni şaşırtan buydu. 

2016 Yılında yaşanan bunca olaydan, 15 Temmuz darbe girişiminden, alçakça terör saldırılarından, Obama yönetiminin Türkiye’ye karşı neredeyse savaş açmasından, Cumhurbaşkanı’nın yeni ulusal kurtuluş savaşından bahsetmesine kadar uzanan bunca gelişmeye rağmen bu emekli MİT’çi hangi cesaretle Amerika avukatlığı yapıyordu, hayret. 

CIA projeleri 

Son yıllarda ABD’nin Türkiye’ye yeniden Sevr’i dayatmak için gerçekleştirdiği çok sayıda proje birbiri ardından başarısızlığa uğradı. Bu projelerden biri FETÖ idi, tam 40 yıllık bir çalışmanın ürünü olan CIA’nın devleti içten ele geçirme faaliyeti 40 saat içinde yerle bir oldu. Bir başka proje, CIA eliyle Türk devletine kurdurulan ve yine yıllar boyunca NATO’ya bağlı Türk Genelkurmayı tarafından beslenip büyütülen PKK terörüydü. 

Türkiye’de 2000’li yıllarda aydın kesimi FETÖ doğrultusunda etkilemek ve Türk Devleti’ne Washington’da hazırlanan tabuta son çivileri çakmak için ABD’den getirilen elemanların da yardımıyla Taraf adı verilen istihbarat yayın organı devreye sokuldu. FETÖ tarafından açıkça finansmanı yapılan Taraf gazetesinin yazarları, içerdeki FETÖ siyasi komiserleri tarafından denetleniyor, sansüre tabi tutuluyor ve kendi demokratik devletlerine hayâsızca saldıran bu yazarlar FETÖ’nün kurmak istediği paralel, teokratik ve otoriter devlete sadık bir şekilde hizmet ediyorlardı. 

Şöhret fabrikası 

Geniş FETÖ medyası ve Taraf çevresi sayesinde Türk aydın kesiminde bir ABD hegemonyası kurmak isteyen küreselciler tek tek bazı insanları da birer proje olarak ön plana çıkarıp parlattılar ve kamuoyunda meşhur ettiler. İşte eski MİT yöneticilerinden Cevat Öneş de bunlardan biriydi. Dünyada istihbarat örgütlerinin sadece başkanları siyasal bir profil taşıdıkları için emekli olduktan sonra ülke politikalarıyla bu denli içli dışlı olabilirlerdi. Bu bakımda Öneş’in Batı yanlısı, liberal ve küreselci yaklaşımlarındaki aşırılık ve devlete yönelttiği şiddetli eleştiriler hemen dikkati çekti ve insanlar kendilerine bu eski bürokratın nereden cesaret aldığını sordular. 

Öneş’in röportajındaki dış politikayla ilgili görüşleri aslında bilinen “yes man” yaveleri. Biz orta büyüklükte bir ülkeymişiz. Boyumuzdan büyük işlere kalkışmamalıymışız. Terörü ABD’nin desteklediğini söylememeliymişiz. Bugün ABD’nin bile PKK terörüne verdiği desteği itiraf ettiği, neredeyse tüm Türk medyasının Amerikan-PKK terör kamplarıyla ilgili fotoğraflar yayınladığı bir ortamda bu sözler adeta bir komedi filminden alınmış gibi. ABD’nin seçilmiş başkanı Donald Trump eminim bu röportajı okusa, “ne güzel, benden bile daha fazla Amerikancı olanlar varmış dünyada” diyecektir eminim. 

İçimizdeler 

Zaten bütün mesele de budur. Geçenlerde medyada merhum Fuat Doğu’nun “ben MİT müsteşarlığı yapmıyordum, CIA’nın Ankara temsilcisi gibi çalışıyordum” sözleri yayınlandı. İşte Öneş kafası da o dönemden kalma bir kafa. Zaten işte bu nedenden 15 Temmuz’dan sonra TSK’daki general ve üst düzey subaylardan, emniyette üst düzey isimlerden sayıları binlere varan tutuklama ve tasfiyeler olmadı mı? Ayrıca şu hatırlatmayı da yapmak zorundayım. O tutuklanan üst düzey FETÖ’cülerden hangi biriyle röportaj yapılmış olsa, onlar da Öneş ile aynı şeyleri söyleyeceklerdir. Tek fark belki örgütsel bağda, belki de sadece “intelligence”da olmaktadır. 

Bütün mesele terör devletine “yes” demek 

Şunu da eklemek gerekir ki Öneş’in röportajdaki iki cümlesi medyadaki her boydan ve soydan liberalin nedense önceden sözleşmişler gibi savundukları ve iki seçim arası zirveye çıkardıkları proje fikirlerin özeti sayılabilir. Bakın ne diyor: “Hatta ben bugün içinde bulunduğumuz şartlarda çıkışın anahtarının AKP-CHP koalisyonu olduğunu düşünüyorum. HDP’nin de destekleyeceği şekilde bir demokratikleşme çerçevesinde PKK’nın silahlarını bıraktırılabileceğini ve bu adımların Suriye’deki gelişmeleri de etkileyebileceğine inanıyorum.” 

Yani Türkçesi diyor ki “Erdoğan’ı etkisizleştirelim, ‘akepeleşmiş’ AK Parti ile CHP’yi birleştirip HDP ile anlaşıp yeni bir çözülme süreci başlatalım, akil adamlar içinden bazı sakil adamları katil adamlarla bir araya getirip memleketin altına dinamit koyalım, Suriye’de ABD’nin kuracağı PKK-PYD devletine de her zaman CIA’e dediğimiz gibi ‘yes’ diyelim”. 

Yok artık! 

Bu fıkra gibi fikirlere ancak “Yok artık Cevat Bey” denir denmesine de, maalesef bu gibi teslimiyetçi kurnazlıkları ciddiye alanlar da var. Bu kafa, her hafta 10 kişi öldüren PKK terörünü en az 100’e yükseltti, ama küreselci Ali Kemallere bu yetmemiş olmalı ki şehit rakamını haftada 1000’e çıkartmaya neredeyse İngilizce yemin etmişler. Bu fikirlerin bir kısmının dahi etkili olması onurlu, dürüst, Müslüman Kürt kardeşlerimizde devletin kendilerini unuttuğu yargısını uyandırır ki aslında bu DEAŞ’ı son yıllarda geliştiren bahanelerden biri olmuştur. 

Öneş’in bir de “MİT’te hiç Fethullahçı var mıydı” şeklindeki soruya verdiği cevap var ki insanı gülme krizine sokar. Aynen şöyle diyor: “Ben bir tek kişi bile bilmiyorum, olmazdı”.