Yayın Tarihi:
09 Ocak 2017 Pazartesi 01:00:00
Milli kurtuluş savaşını beyninde vermek
Cumhurbaşkanı Erdoğan sık sık yeni bir milli kurtuluş savaşı verdiğimizi söylüyor. Bu savaşta başarılı olamazsak düşmanlarımızın Sevr’i yeniden devreye sokacaklarını vurguluyor. Bu sözlere kimileri dudak bükse de 80 milyon Türk vatandaşının ezici çoğunluğu onunla aynı görüştedir. Devletimizin teröre karşı sınırlarımızın içinde ve dışında verdiği mücadele kamuoyundan büyük destek görüyor.
Azgın azınlık gayrı milliler
Ancak halkımız eşsiz sağduyusuyla durumun vahametini kavramışken, toplum içinde hâlâ imtiyazlı konumlarını sürdüren azgın bir azınlık fikir planında yıkıcı, bölücü ve saptırıcı çabalarına devam ediyor. Ortadoğu cephesinde ülkemize asıl düşmanlığın ABD’nin küreselci Obama yönetiminden geldiği anlaşılmışken, bazı akıl hocaları hâlâ şu veya bu küçük ülkenin hükümetini devirmek için ABD ile işbirliği peşindeler.
Kanaat önderi olmak isteyen bu iddialı insanların anlamadığı şudur: Halkımız serbestçe dinini yaşamaya başlayalı beri artık onu dinle aldatmanın zamanı geçmiştir. ABD ile birlikte sözde demokrasi getirmek için şu veya bu ülkenin rejimini değiştirme çabaları ise cihat falan değil ajanlık ve ihanetten ibarettir. Çünkü İslam’ın düşmanları içinde açık ara baş düşman sıfatını taşıyan küresel imparatorluk ABD ile birlikte İslami cihat değil olsa olsa “şeytanlık” yapılır ve bunu yapanlar şeytanın ta kendisidir. Küreselci ABD ile İslam lehine hiçbir şey yapılmamıştır ve yapılamaz.
Toprak bütünlüğü
Ortadoğu’da ve özel olarak Suriye’de Türkiye’nin dış politikası çeşitli aşamalardan geçtikten sonra bir çizgiye oturmuştur. Bugün 5 yıllık deneyimle anlaşıldı ki vatanseverlerin amacı ülkelerin toprak bütünlüğünü korumak ve kollamak olmalıdır. ABD’nin Ortadoğu ülkelerini yok etmek ve parçalamak şeklindeki stratejisine alet olamayız. Bu projede Suriye’de bir PKK terör devleti kurmak ve bunu üzerinden Türkiye’yi bölmek de vardır ki işte Sevr de budur. Tıpkı Sevr’de olduğu gibi dini istismar eden bir hain güruh emperyalistlerin emrine koşuluyor ve gerçek Müslüman ve vatanseverlerle savaşıyorlar.
Bugün hâlâ ABD ile birlikte Suriye’yi bölmek, rejimini değiştirmek ve sözde İslam davası uğruna Ortadoğu’yu kan ve ateşe bulamak isteyenler sadece Türkiye’ye değil tüm insanlığa ihanet eden Amerikan valeleridir. Onlar kendilerine Müslüman deseler de sadece İslam’ın değil dünya yüzünde mevcut olan tüm değerlerin düşmanıdırlar.
Ölçümüz Türkiye
Burada daha önceki yazılarımda vurguladığım terazi ve tartı örneğini tekrarlıyorum. Gerçek kurtuluş savaşı ülkemizdeki her yurttaşın kendisine aşılanmak istenen yanlış algılamaları reddetme savaşı olmalıdır. Biz bir milletiz ve devletiz. Tek bir vatanımız ve kutsal bir bayrağımız var. Siyasal işlerde tek hareket tarzı bu millet ve devleti yükseltmek ve bu vatanı korumak olmalıdır. Aidiyetlerin esası budur Somut olarak var olmayan birlikteliklere göre hesap olmaz.
Amerikan imparatorluğu içinde bize biçilen Washington yanlısı “ılımlı” Müslüman azınlık olma rolü kabul edilemez. Hele lider ülke, son Türk devleti ve İslam dünyasının yegâne umudu olan Türkiye için bu bir züldür. Bizi ABD’nin “ılımlı İslam” modeline sokmak isteyen, eski Türkiye’nin sureta haktan görünen “ağabeylerini” reddetmeliyiz. Bir asırdır devam eden “sapkın Amerikancı-İngilizci İslam” hayalleri çökmüştür.
Türk milleti. Nokta.
Bizim aidiyetimiz Türk milletidir. “Müslümanlar güçleninceye kadar ABD’nin, NATO’nun desteğini almalıyız” diyenler vatan düşüncesi nedir bilmeyenlerdir. Onların FETÖ’cülerden bir farkları yoktur. Bugün muhafazakâr basında ve ABD’nin proje gazetelerinde köşe başlarını tutmuş olan Amerikancı İslamcılar eski rejimin kodamanlarından daha fazla milli ve yerli düşüncenin karşısındadırlar.
İşte bu gerçeklere dayanarak, şunları tekrar hatırlatmak istiyorum ki gerçek kurtuluş savaşı zihinlerde kazanılır. Öncelikle bizim siyaset yapmak için temel aldığımız birlikteliğin Türk milleti olduğunun altını çizmeliyiz. Bizim için realite budur, başlangıç ve son budur. Başka davamız yoktur.
Sapıklara dikkat
Dünya halklarının ve özellikle İslam Dünyası’nın baş düşmanı olan ABD ile birlikte İslam için mücadele vermek düşüncesi apaçık sapkınlıktır. Bu düşüncelerde olup da sanki bizimle aynı şeyleri savunur gibi görünenlerin saptırıcı ve yıkıcı çabalarına karşı uyanık olmalıyız.
Bizim her şeyden önce üzerinde azami önemle durmamız gereken konu milletimizin varlığı ve devletimizin bekasıdır. Buna aykırı olan düşüncelerle, hele terör örgütleriyle birlikte olma hayali Türkiye’ye zarardan başka bir şey getirmez. Bizim için terör örgütü düşmanlarımızın içinde en tehlikelisidir. Bu örgütü, stratejide ikinci plana düşürmek bu saatten sonra Türk milletine ihanettir.
Lawrence özentileri
ABD’nin Suriye’de amacı başından beri Türkiye’yi PKK ile ortak olmaya zorlamak ve bu şekilde savaşa sokmak olmuştur. ABD, çözüm sürecinden beri TSK ile PKK’yı birlikte Suriye’yi bölmek için taşeron olarak kullanmak istemiştir. Bazı PKK dostu sözde Müslümanlar'ın da katıldığı bu kumpasın amacı Suriye’de bir terör devleti kurup, Türkiye’yi bölmek olmuştur. Ama Türkiye Erdoğan gibi liderler, Ömer Halisdemir, Fethi Sekin gibi neferler yetiştiriyor. Bu yeni Lawrence’lere pabuç bırakılmayacak.