Kayahan Uygur


Yayın Tarihi:

05 Ocak 2017 Perşembe 00:00:00

Tıpkı Roma'nın çöküşü 

Le Monde dış politika sorumlusu Christophe Ayad’ın Amerikalı ünlü gazeteci Chris Hedges ile yaptığı ve evvelki gün yayınlanan röportajda ilginç konulara değiniliyor. 

Hedges, 11 Eylül’den sonra ABD’nin çok değiştiğini, bugün artık bu ülkeye demokrasi denemeyeceğini, otoriter bir polis devletinin temellerinin bugünden atıldığını söylüyor. Amerikalı gazeteciye göre, hakların sadece imtiyazlı insanlar tarafından kullanılabildiği bir ortam ilk ciddi krizde diktaya dönüşür. 

ABD’de darbe oldu 

Amerikalı gazeteci, Obama’nın ülke yönetiminde bir önemi bulunmadığını sadece bir marka, bir imaj olduğunu söylüyor. Hedges, ABD’de yıllardır gösterilen çabalar ve politikalarla aslında bir sessiz darbe yapılmıştır diyor. Uygulanmak istenen neo liberalizm de başarısız olmuş ve halk büyük sorunlar yaşamaktadır. Trump’ın işbaşına gelişi bu politikalardan büyük zarar gören yoksul ve orta halli beyaz Amerikalıların bir tepkisidir. Trump içe kapanmacı bir politika izleyeceğini söylemiştir ama tam olarak ne olacağı da belli değildir. 

ABD harabe halinde 

Gazeteci aynen şöyle diyor: “Bu imparatorlukların bir sorunudur. Kapasitelerinin çok üstünde yayılırlar ve içerden çökerler. Şu ABD’yi baştanbaşa bir gezin, harabe halindedir, adeta bir yıkıntı. Cleveland’a gidin, şehir merkezinden çıkar çıkmaz bir üçüncü dünya ülkesine gelmiş olursunuz. İmparatorluk ayakta kalmak için baskı güçlerini içerde kullanıyor, polisimiz askerileşiyor, insansız hava araçları faaliyete geçmiş durumda, ayrım yapmadan öldürücü güç kullanılıyor.” 

Paralı asker kullananlar 

Roma nasıl yıkıldıysa biz de yıkılıyoruz. Roma nasıl kendi vatandaşlarını imparatorluğu savunmak için seferber edemediyse ve son günlerinde paralı askerleri kullandıysa biz de öyle yapıyoruz. Bizim de yönetici seçkinlerimiz yeteneksiz ve yolsuzluğa batmıştır. Demokrasimiz sadece yüzeydedir.” 

 “Vietnam savaşı, savaşın olduğu yerle sınırlıydı, şu andaki savaş ise Amerika ve Avrupa toprağındaki terör eylemlerine kadar uzanıyor. Ayrıca şimdi askerlik hizmeti, kura yok. Şimdi sadece yoksullar savaşıyor. Vietnam savaşından değişik olarak toplumun sadece çok küçük bir kısmı savaştan etkileniyor. İnsanlar çocuklarının askere gittiğini yahut vergilerin arttığını görmüyorlar. Yüksek düzeyde bir etki yok, Amerikalılar savaş yokmuş gibi davranabilirler.” 

Demokrasi görünüş 

“Bunun kanıtı şurada ki basın da olayları nerdeyse hiç aktarmıyor ve bu sadece ekonomik sebeplerle ilgili değil. En temel sivil özgürlüklerimiz saldırı altında, buna basının araştırma yapma hakkı da dâhil. Medyaya bilgi verme durumunda olan herkes genelleşmiş bir kontrol altında. İşte bu nedenden dolayı Edward Snowden ülkeden kaçmak zorunda kaldı. 1917 Tarihli Casusluk yasası yabancı bir güce önemli bilgiler verenleri cezalandırmak için çıkarılmıştı. Obama’dan önce bu yasa sadece üç kez kullanılmıştı. Obama ise Snowden ile birlikte 9 ayrı kişiye karşı casusluk suçlaması yaptı.” 

Yine Türkler 

İşte ABD’nin durumu budur. Tipik bir çöküş manzarası ve Roma’nın son günleri gibi. Bu konuda söylenecek birkaç şey var. Bunlardan biri bir çağrıdır. İmparatorlukların her zaman yaptığı gibi paralı asker olarak kullanılan etnik grup, mezhep veya cemaat mensupları bu tuzağa düşmemelidir. Emperyalistler işleri bittikten onları kullanılmış mendil gibi kaldırır atarlar.  20’inci yüzyıl başlarını, ya da Afrika’da ve Asya’da etnik grupları paralı asker yapmaya alışmış olan İngiltere’nin 19’uncu yüzyıl entrikalarını hepimiz biliyoruz. 

Hunlar ve paralı askerler 

Ama mademki Amerikalı gazeteci Roma’dan söz etti hatırlatalım, haksız ve adaletsiz imparatorlukların yıkıcısı Türklerin ataları olan Hunlar 450 yıllarında Roma kapılarında idiler. Romalılar karşılarına Doğu Anadolu’dan o zaman adı Meletine olan yöreden bir etnik grubu getirtip, paralı asker olarak kullanmışlardı. Ne oldu o gruba? Aradan iki yüz yıl geçtikten sonra geldikleri bölge Müslümanlar'ın eline geçti ve bir daha da kendilerini toplayamadılar.   

İkincisi, ekonomik olarak çöken ve içten sarsılan imparatorluğu ayakta tutmak isteyenler korkunç savaşlara yol açabilirler. Başkanlığı Trump’a devredecek olan, Amerikan deyimiyle “topal ördek” haline gelmiş Obama’nın neler yaptığını görenler, bir de Hillary Clinton’un seçimi kazandığını farz etsinler, kim bilir o neler yapardı. Bunları bilerek, ülkemizi kan ve ateşten korumak için ve de dünya barışı ve insanlık adına sıkı durmalıyız. Gün Avrupa hayranlarının fantezileri uğruna terörizmi destekleyenlere taviz verme günü değildir. Devletimizin bekası ve halkımızın canı her şeyden önemlidir. 

Neden müttefikiz? 

Üçüncüsü de, başta seçilmiş Başkan Trump olmak üzere ABD’de kafası çalışan herkes “hasta adam” ABD imparatorluğunun artık çatırdamakta olduğunu anlıyor, bizim onlarla müttefik kalmamızın nedeni hâlâ mevcut mudur? Geçenlerde sorduğum ve ABD’ye kaçmış bulunan bütün FETÖ’cü medya kodamanlarını çıldırtan sorumu tekrarlayayım: “Bize 1946’da ‘Stalin Kars ve Ardahan’ı istiyor’ dediler bu bahaneyle Batı ile müttefik olduk, NATO’ya girdik. Şimdi Batı, Doğu ve Güneydoğu’nun tümünü bölmek istiyor. Bu Batı ile neden müttefikiz?” Onunla birlikte batmak ve her şeyimizi yitirmek için mi? 

Ayrıca, dikkat ettiniz mi? Türkiye için ne iftira atıyorlarsa, hepsi kendilerinde var.