Rasim Ozan Kütahyalı


Yayın Tarihi:

05 Ağustos 2020 Çarşamba 08:24:00

AK Parti tarihindeki en büyük tartışma

Son dönemde İstanbul Sözleşmesi bağlamında AK Parti camiası içinde dehşet bir tartışma ve fikri planda bölünme var.

*

İstanbul Sözleşmesi vesilesiyle kadın meselesi gündemin tam göbeğine yerleşmiş durumda.

*

AK Parti tarihi içinde hiçbir konunun ve hiçbir meselenin tabanda bu kadar derin bir tartışma ve fay hattı yarattığını hatırlamıyorum.

*

Tüm AK Parti tabanını yani yaklaşık 40 milyon insanı kapsayan, bir tarafında ağırlıkla erkeklerin öbür tarafında ağırlıkla kadınların bulunduğu bir derin fay hattı ortaya çıktı.

*

Mayın tarlası denilerek kimi platformların geri adım atma sebebi de bu. Bu hadisenin büyük bir ihtilaf ve bölünme alanı yarattığını fark ettiler ve kendilerini çektiler.

*

Sanırım Başkan Erdoğan da bu kadar derin bir yarılma beklemiyordu.

*

Hem teşkilatlarda hem üst düzey yöneticilerde hem partiye yakın medyada hem halk arasında oluşan net bir farklılaşma var.

*

Ben bu tartışmada kadınların tarafındayım ama bence sözleşmeye karşı çıkanlar dahil herkesin, hepimizin üzerinde uzlaşacağı bir zemin hala var.

*

Ülkemizdeki kadın cinayetleri olaylarında AK Parti tabanının tartışmasız tamamı rahatsızdır. Bu konuda bölünme değil tam bir bütünlük vardır AK Parti içinde.

*

Bu kadın cinayetlerine baktığımız zaman, hep cinayetler göz göre "Ben geliyorum" dercesine, gerçekleşiyor.

*

Bu cinayetlerin yüzde 100 önüne geçmek mümkün ve biz esas şimdi bunu tartışmalıyız.

*

Mevcut kanunlar, şiddet ve muhtemel cinayet mağduru kadınları korumaktan hala uzak. Geçmişe göre büyük ilerleme var ama yeterli değil.

*

İlgili kanunda şiddet yönünden risk altında olan kadının mahkemeye baş vurması ile eşe yaklaşmama, evine gelmeme, iş yerine gelmeme, telefonla rahatsız etmeme gibi kararlar veriliyor.

*

Fakat bu kararlara kadını koruma kararlarından çok, kadına yaklaşmama kararları denebilir.

*

Mahkemeden mevcut kanuna göre karar çıksa bile ilgili koca kadına direktsaldırıya geçip bıçaklayarak yada ateşli silahla öldürebiliyor.

*

Bu gerçeğe karşın ne yapmak lazım? TBMM'nin acilen çıkaracağı ilgili kanundan sonra, BİRKAÇ DAKİKA İÇİNDE 81 İL VALİLİĞİ, 81 İL CUMHURİYET SAVCILIĞI, KAYMAKAMLIKLAR -EMNİYET-JANDARMA-SHÇEK, HAREKETE GEÇMELİDİR!

*

Şu anda bile 2020 Ağustos itibariyle binlerce kadının savcılık ve karakollara "Eşim yada eski eşim veya teklifini reddettiğim erkek ölüm tehdidinde bulunuyor" diye müracaatları var. Binlerce var böyle başvurular...

*

Kanun ile, ivedi ile harekete geçilmesi, valilik, kaymakamlık, kolluk güçleri, SHÇEK'in 24 saat çalışılması, kolluk güçlerinin seferber edilmesi şarttır. Bu konuda hala büyük eksikler var.

*

Son günden geçmişe doğru 155 arayanlar, karakola gelenler, savcılıktan dosyası gelenler, komşuları tarafından ihbarda bulunanlar tek tek tespit edilmelidir.

*

Mesela A şehrinde 300 kişi ölüm tehdidi aldığını beyan etmiş. İlgili emniyet birimleri, kadınların yaşadığı mahallenin karakolları. Yanlarına sosyal hizmetler görevlilerini de alarak hızla buralara gitmeli. Şu an bu mekanizma eksik.

*

Son duruma göre, kadınların etkin korunması, tehdit ve şiddette bulunanlarla ilgili yasal işlemlerin hızlanması ama, 24 saat yakın koruma yapılamayacaksa, tehdit eden de eğer tutuklanmamışsa, kadınlar bulunduğu evden başka güvenli ve gizli yerlere yerleştirilmeli.

*

Olası cinayetlerin önlenmesinde kadının ve çocuklarının başka şehirdeki ilgili merkeze gizlice, yerleştirilmesi çok önemli.

*

Öldürülme riski altındaki kadına haydi otobüse bin git demekle olmaz. Bu konu devletin gözetim ve denetiminde olmalı.

*

Sadece bu tedbirlerle bile birçok cinayetin önüne geçilmiş olacaktır.

*

81 şehrin valiliği ve 81 il Cumhuriyet Başsavcılığı harekete geçip, şiddet yönünden risk altındaki kadınlar, sözde değil, özde koruma altına alınırsa kadın cinayetleri ve kadına şiddet gerçek anlamda minimize edilecektir.