PKK'nın Hakurk denemesi
Yayın Tarihi: 30 Eylül 2023 Cumartesi 15:00:00
Güncelleme Tarihi: 30 Eylül 2023 Cumartesi 15:00:00
Hakurk artık birden fazla dinamiği olan potansiyel bir çatışma bölgesi olarak görülmektedir. Buradaki temel sorun Irak Merkezi Hükümeti ile Bölgesel Yönetimin İran'ın İKDP kaygısına gösterdiği hassasiyeti Türkiye'nin PKK tehdidine karşı ne kadar göstereceğidir. Görünen o ki İran'ın da etkisiyle özellikle Irak Merkezi Hükümeti'ne bağlı sınır muhafızları PKK ile mücadele konusunda arzu edilen kararlılığı ortaya koyamayacaklar. Bu da Türkiye ile KDP arasındaki PKK'ya karşı sürdürülen işbirliğinin derinleşmesini sağlayacaktır.
AÇIK GÖRÜŞ - Dr. Necdet Özçelik
Son zamanlarda Irak-İran sınır hattında Türkiye'nin terörle mücadelesini de doğrudan ilgilendiren ilginç gelişmeler yaşanıyor. Geçtiğimiz hafta içinde Irak'ın kuzeyinde bulunan Hakurk Bölgesinin güneyinde İran karşıtı grupların boşalttığı alanlara yerleşmek isteyen PKK terör örgütünün taktik grupları ile Irak sınır muhafızları arasında sınırlı bir çatışma çıktı. Bu Merkezi Irak Hükümetinin bölgedeki egemenliğini tesis etmesi ve terörist gruplarla mücadele azmini göstermesi bakımından kıymetli görünse de durum pek de göründüğü gibi gelişmedi ve Irak sınır muhafızları bu bölgede PKK unsurlarına karşı bir etki üret(e)medi.
Irak sınır muhafızlarının bu bölgeye gelişleri İran ile Irak arasında Nisan 2023'te İran'ın baskısı ile imzalanan güvenlik anlaşması çerçevesinde gerçekleşti. Zira bu anlaşmaya göre Merkezi Irak Hükümetinin Hakurk Bölgesinin güneyinde bulunan İran karşıtı İran Kürdistanı Demokrat Partisi (İKDP) grubunu 19 Eylül'e kadar silahsızlandırması ve bölgeden uzaklaştırması gerekiyordu. İran aynı zamanda geçtiğimiz Nisan ayında Bölgesel Yönetime de bir ültimatom vermiş İKDP'nin silahsızlandırılmaması halinde Irak'ın kuzeydoğusuna sınır ötesi bir askeri operasyon başlatmakla tehdit etmişti. İran, Mayıs 2023'te İKDP üslerinin bulunduğu bölgelerin karşısına Irak-İran sınır hattına zırhlı manevra birlikleri ile ağır ateş destek vasıtalarından oluşan birlikler göndermişti. Bu gelişmeler karşısında hem Merkezi Irak Hükümeti hem de Bölgesel Yönetimin baskısıyla İKDP unsurları 19 Eylül'den önce Hakurk'un güney bölgesinden çekildi. Bunu fırsat bilen PKK ise İran'ın da motivasyonuyla çeşitli taktik gruplar göndererek TSK'nın Hakurk'un Sideken Bölgesinde bulunan üs bölgelerine çeşitli saldırılar düzenledi.
İKDP NEDİR?
İran Kürdistan Demokrat Partisi'nin (İKDP) kökeni İkinci Dünya Savaşı yıllarına kadar uzanıyor. İKDP, ilk olarak 1946 yılında İran'ın batısındaki Mahabad'da İranlı Kürt muhalefet partisi olarak Kürdistan Demokrat Partisi (KDP) adı altında Gazi Muhammed tarafından kuruldu ve 1979 İslam devriminden bu yana da İran hükümetine karşı silahlı bir program yürütmektedir. İlk haliyle KDP olarak adlandırılan bu oluşum, 2006 yılında KDP ve İKDP olarak ikiye bölündü. İKDP 2016'nın Mart ayından bu yana İran rejimine karşı silahlı programını yeniden başlattı ve kendi deyimiyle İran Peşmergesini örgütledi. İKDP hâlihazırda 2008 yılında Genel Sekreter olarak belirlediği Mustafa Hicri' tarafından yönetilmektedir. İKDP kendisini kurulu demokratik sosyalist bir örgüt olarak tanımlamakta ve İran'da federal bir yönetim modelini savunmakta ve Mahabad çevresinde özerk bir yönetim hedeflemektedir. İKDP Irak'ın kuzeydoğusundan İran sınırını geçerek İran'a karşı gerilla ve terör taktiklerine dayalı bir silahlı program yürütmektedir. İKDP 2006'dan bu yana İran ile Merkezi Irak Hükümeti ve Bölgesel Yönetimi arasında bir güvenlik meselesi olarak görülmektedir.
YENİDEN YAYILMA GİRİŞİMİ
PKK İKDP'den boşalan alanlara yeniden yerleşmeye çalışırken, Irak sınır muhafızları da Hakurk Bölgesindeki Irak-İran sınırının güvenliğini sağlamak amacıyla bölgeye Eylül ayının ortalarından itibaren sevkiyatlar yapmaya başladı. Bu sırada Hakurk bölgesine bağlı Sidekan ilçesinin doğu kırsalında PKK'lı teröristlerle Irak sınır muhafızları arasında küçük çaplı bir silahlı çatışma çıktığı bildirilmişti. Ancak, Irak sınır muhafızlarının Hakurk bölgesine Irak'ın Kandil ve Asos bölgesi ile İran'ın Merivan bölgesinden geldiği değerlendirilen PKK'lı gruplara karşı angajmanlarını devam ettirmedikleri görüldü. İKDP'den boşalan ve PKK, Irak sınır muhafızları ve Bölgesel Yönetiminin hakimiyet kurmaya çalıştığı Hakurk'taki Sidekan bölgesi, aynı zamanda TSK'nın PKK'ya yönelik sınır ötesi askeri harekat alanına da komşu ve TSK'nın muhtemel müteakip harekatları için potansiyel bir hedef bölgedir.
Bilindiği gibi TSK 11 Mart 2018'de Şemdinli sınırının karşısında bulunan ve Hakurk bölgesinin kuzeyinde yer alan Kani Reş alanındaki PKK hedeflerine yönelik bir seri taktik hücum indirmesi yaparak Kararlılık Harekâtı önlemi ile Pençe serisi harekatlarının önünü açmıştı. Müteakibinde, TSK 27 Mayıs 2019'da Pençe-1 Harekatı ile Hakurk'taki harekat alanını Bradost ve Sidekan kuzeyine kadar genişleterek PKK ile mücadelesinde bir harekat derinliği elde etti. Kurulan ileri harekât üs bölgeleri ile Soran (Diyana) bölgesi ile Irak-İran sınırı istikametindeki PKK'nın taktik unsurlarına karşı bir baskı ve harekât üstünlüğü de elde edildi. Süreç içinde müteakip Pençe Harekatlarının ürettiği etkinin de sonucu olarak PKK'lı terörist unsurlar Irak'ın Gara, Kandil ve Asos bölgeleri ile İran'ın Merivan bölgesine sıkışmak durumunda kaldı ve TSK'nın PKK'ya karşı yürüttüğü hava harekatları ve SİHA akınları da buna bağlı olarak İran-Irak sınır hattında kayarak 220 km'lik derinliğe ulaştı. PKK'nın silahlı etkisinin büyük ölçüde zayıfladığı, örgütün liderlerinin askeri açıdan yok oluşla karşı karşıya kaldıklarının itiraf ettikleri bir dönemde, İKDP'nin Hakurk bölgesinden çekilmesi PKK'ya yeniden yaşam alana olarak işaret edildiği görülmektedir. Bunda İran İstihbaratı ile ve Talabani ailesinin kontrolündeki Kürdistan Yurtseverler Birliği (KYB) motivasyonun önemli rol oynadığı değerlendirilmektedir. Zira, PKK 9, 13 ve 15 Eylül 2023 tarihlerinde Hakurk'un Sidekan Bölgesinin kuzeyindeki TSK üs bölgelerine yönelik bir seri saldırı düzenlemiş, bu saldırılardan bir kısmını İran'dan tedarik ettiği mini insansız hava araçlarına yüklediği patlayıcı maddelerle gerçekleştirmiştir.
Görülen o ki İran-Irak sınırına sevk edilen Irak sınır muhafızlarının PKK'nın bu tür saldırılarını önleyecek bir niyet ve maksatları bulunmamaktadır, onlar yalnızca İran'ın İKDP kaygılarını gidermekle görevlendirilmişler. Bu da akıllara Irak sınır muhafızları ile bölgedeki PKK'lıların koordineli bir şekilde faaliyet gösterebileceği şüphesini getiriyor. Bu bölgede Bağdat ile PKK arasında uzun süredir büyük bir sorun yaşanmadığı biliniyor: Türkiye'nin de PKK unsurlarının Hakurk bölgesinde daha fazla yayılmasını engellenmek maksadıyla, yeni bir askeri harekat yerine İKDP'den boşalan alanları Bölgesel Yönetimin Barzani (KDP) kanadına ait Peşmerge güçleriyle kontrol edilmesine yönelik bir girişimi olduğu görülmektedir. Bu konunun Dışişleri Bakanı Hakan Fidan'ın 23 Ağustos'taki Erbil ziyaretinde görüşüldüğü, KDP Peşmergelerinin boşaltılan bölgelere girmesi durumunda PKK'nın Hakurk bölgesindeki hareket alanının büyük oranda kısıtlanmaya devam edeceği değerlendirilmektedir. Öyle ki bundan yaklaşık on gün önce PKK'lı teröristler Birkim kamp alanlarındaki boşaltılan bölgelere girmeye çalışırken KDP bağlantılı Peşmerge güçleri PKK'lıların bu bölgeye yerleşmelerini engellemişti. Gelişen durum Hakurk'un doğusunda PKK'nın İran ve KYB (Talabani) motivasyonuyla yalnızca TSK unsurlarına karşı değil aynı zamanda KDP'ye karşı durumu tırmandıracağını da işaret ediyor. Nitekim 1997-98 yıllarında İran destekli KYB-PKK ittifakı benzer denemelerde bulunmuştu. Hakurk artık birden fazla dinamiği olan potansiyel bir çatışma bölgesi olarak görülmektedir. Buradaki temel sorun Irak Merkezi Hükümeti ile Bölgesel Yönetimin İran'ın İKDP kaygısına gösterdiği hassasiyeti Türkiye'nin PKK tehdidine karşı ne kadar samimiyetle göstereceğidir. Görünen o ki İran'ın da etkisiyle özellikle Merkezi Irak Hükümetine bağlı sınır muhafızları PKK ile mücadele konusunda arzu edilen kararlılığı ortaya koyamayacaklar. Bu da Türkiye ile KDP arasındaki PKK'ya karşı sürdürülen işbirliğinin derinleşmesini sağlayacaktır.
Burada dikkat çeken önemli bir konu ise Kürdistan Yurtseverler Birliği Başkanı Bafıl Talabani'nin İran-PKK ortaklığı ile ABD-PYD ortaklığı arasında kilit rol oynuyor olmasıdır. Bilindiği gibi PKK'nın Süleymaniye çevresinde Türk istihbarat PKK faaliyetlerine dönük çalışmalarını boşa çıkartmak için KYB'nin Kontr-terör Grubu (CTG) ile PKK'nin İran İstihbaratı motivasyonunda ortak girişimleri olmuş, ayrıca KYB'ye bağlu CTG PYD'li teröristlere ABD için çalışan bir havacılık firması aracılığıyla pilotaj kursları vermişti. Hatta geçtiğimiz hafta içinde Süleymaniye yakınlarında Arbat Havaalanındaki bir tören esnasında yapılan bir SİHA angajmanıyla 4 PYD'li 3 CTG'li öldürülmüştü. Gerek Türk Dışişleri gerekse Savunma Bakanı Yaşar Güler'in bu olaydan sonra yaptığı açıklamalar KYB ve Bafıl Talabani'nin Türkiye'nin PKK/PYD ile olan mücadelesindeki sorunlu rolünü işaret etmektedir.
PKK'nın Hakurk bölgesine yeniden açılmaya çalışması PKK'nın tek başına kendi kapasitesiyle yapabileceği bir deneme olarak görülmemektedir. PKK'nın bu hamlesinin arkasında İran ve KYB olduğu görülmektedir. Bu hamlenin şüphesiz ilk kaybedenin PKK olacağı aşikârdır, bununla birlikte ABD ve İran arasında PKK/PYD bileşeni üzerinden gönüllü vekil olan Bafıl Talabani için de pek hayırlı bir sonuç çıkmayacağı söylenebilir. Öte yandan rejim güvenliği kaygısı en üst düzeye çıkmış, kendi topraklarında üç etnik ayaklanmayla riskiyle karşı karşıya kalan, Suriye ve Yemen'de jeopolitik kazanımları riske girmiş ve Kafkasya jeopolitiğinde taze bir yenilgiye uğramış İran'ın kaybedeceği çok şeyin olduğunu söyleyebiliriz.