Zayıflamak için mide ameliyatı riskli mi? Diyet mi ameliyat mı tehlikeli?

Yayın Tarihi: 03 Temmuz 2024 Çarşamba 10:35:00

Güncelleme Tarihi: 03 Temmuz 2024 Çarşamba 10:35:00

Zayıflamak için diyetleri yeterli görmeyenler mide botoksu ya da çeşitli mide ameliyatlarını tercih ediyor. Merve Kantarcı Çulha'ya açıklamalarda bulunan Prof. Dr. Ender Dulundu, yanlış diyetin karaciğer nakline bile sebep olabileceğine dikkat çekerken, Gastroenteroloji Uzmanı Prof. Dr. Nesliar Eser Kutsal ise mide ameliyatının tekrar kilo aldırabileceğini belirtti. Prof. Dr. Vedat Göral ise zayıflamanın püf noktalarını anlattı. İşte mide botoksuyla zayıflamayı düşünenler için tüm soruların cevabı…

GUNES.COM/Merve Kantarcı Çulha

ABONE OL

Günümüz modern dünyasının en önemli sağlık problemlerinin başında obezite geliyor. Hareketsiz yaşam tarzı, dengesiz beslenme ve hazır gıdalar bu sorunun en önemli sebepleri arasındadır. Durum böyle olunca her 10 kişiden 3'ü mide ameliyatı, mide botoksu gibi yöntemler düşünüyor. Peki, mide ameliyatının diğer organlara zararı var mı? Gerçekten mide küçülürse zayıflık kalıcı olur mu?

Prof. Dr. Ender Dulundu, Gastroenteroloji Uzmanı Prof. Dr. Nesliar Eser Kutsal, Prof. Dr. Vedat Göral, Prof. Dr. Bilgi Baca, Merve Kantarcı Çulha'nın sorularını yanıtladı.

BİLİNÇSİZ DİYET KARACİĞER NAKLİNE SEBEP OLABİLİR

Obezitenin en önemli sağlık sorunlarından biri olduğunu beliren Prof. Dr. Ender Dulundu, şunları söyledi:

"Sağlıklı ve dengeli beslenmenin yanında spora da zaman ayırarak bu sorunun üstesinden gelinebilirken, kişiler bilinçsizce kendilerine uymayan diyet programı uygular hale geldiler.

Diyet yapmak; aç kalmak, bitkisel zayıflama çayları ve diyet ürünlerini tüketmek gibi algılanmaya başlandı. Özellikle bilinçsizce tüketilen zayıflama çayları karaciğer yetmezliği ve karaciğer nakline kadar giden sonuçlara neden olabilir.

BİLİNÇSİZ DİYETİN BEDELİ AĞIR

Uzun süreli diyet programlarının uygulanması sonucunda gelişen vitamin ve mineral eksikliği bağışıklık fonksiyonunu, kemik büyümesini ve yoğunluğunu, cilt ve görme sağlığını ve daha fazlasını bozabilir. Vücut sürekli olarak gıda yoluyla yeterli enerjiyi alamıyorsa, enerji için kendi kaslarını parçalamaya başlayabilir ve bu durum kas kaybı ile sonuçlanır.

Vücut yeterli yiyecek olmadığında gerekli enerjiyi üretemez ve bunun sonucunda hem fiziksel hem de zihinsel işleyişimizi etkileyen yorgunluk yaşayabiliriz. Kendimizi yorgun, halsiz hissedebilir ve konsantre olmakta zorluk yaşarız.

Ayrıca bilinçsiz diyetlerle mide bağırsak sistemi olumsuz etkilenir ve şişkinlik, hazımsızlık ve düzensiz bağırsak hareketleri ile kendini belli eder.

Yapılan çok sayıda çalışma da göründüğü üzere; kronik diyet depresyon duyguları, düşük benlik saygısı ve artan stresle ilişkilendirmektedir. Bilinçsiz diyet yapmak yeme bozukluğuna da yol açabilir. Bu nedenle diyet yapmak isteyen kişiler; bilinçsizce tüketilen ve katkı içeren besinlerden uzak durmalı ve mutlaka profesyonel destek alarak periyodik kontrollerini yaptırmalıdırlar."

PLANLAR SAĞLIĞI BOZABİLİR

Yanlış diyet uygulamalarının sağlık sorunlarına neden olabileceğini söyleyen Prof. Dr. Vedat Göral ise şu şekilde açıklamalarda bulundu:

"Örneğin; 10 kilo vermeye kararlı olduğunuz için, şok diyet uygularsanız, belki de planınız, her gün greyfurt veya lahana çorbasından başka bir şey gerektirmiyor olabilir. Bununla, günlük kalori miktarınızı 1000'in altına düşürürsünüz ve tabii ki kilolar erir. Ancak çok az kalori yediğinizde, metabolizmanızı yavaşlayacak şekilde eğitirsiniz. Diyet bittiğinde ise kalorileri daha yavaş yakan bir vücudunuz olur ve genellikle verdiğiniz kiloları tekrar geri alırsınız.

KAHVALTIYI ATLAMAK ZAYIFLATIR MI?

Kahvaltıyı atlamak, kalorileri azaltmanın basit bir yolu gibi görünse de günün geri kalanında aç kalmanıza neden olabilir. Bu, iş yerinde, plansız atıştırmalara ve öğle yemeğinde büyük bir porsiyon yemeye yol açarak, kalori sayımlarının artmasına neden olabilir. Ancak, protein ve lif oranı yüksek kahvaltılar gün boyu açlığı bastırabilir. Aslında araştırmalar, her sabah kahvaltı yapan kişilerin sağlıklı kilolarını koruma olasılıklarının daha yüksek olduğunu gösteriyor.

RASTGELE ATIŞTIRMALIKLARA DİKKAT!

Rastgele atıştırmalar belinizi dolgunlaştırabilirken, mantıklı atıştırmalar tam tersini yapabilir. Günde birkaç küçük öğün ve atıştırmalık yiyen kişilerin, açlığı kontrol etme ve kilo verme olasılıkları daha yüksektir. Özellikle de atıştırmalıklar protein açısından zenginse, metabolizmanızı yüksek viteste tutmanıza yardımcı olur. Birkaç kuruyemiş tüketmek iyi, yüksek proteinli bir seçimdir ve araştırmalar, kuruyemiş yiyen kişilerin, yemeyenlere göre daha zayıf olma eğiliminde olduğunu göstermektedir.

Kalori hesaplarken çoğumuz içeceğimizin içinde ne olduğunu gözden kaçırma eğilimindeyiz. Bazı lüks kahvelerin ve alkollü içeceklerin 500'den fazla kaloriye sahip olduğunu düşündüğünüzde, bu büyük bir hatadır. Meyve suyu ve sodadaki kaloriler bile hızla artabilir.

Kalori yakmak için, su şarttır. Kendinizi susuz bırakırsanız, metabolizmanız yavaşlar ve bu da daha yavaş kilo kaybı anlamına gelir. Bu nedenle her öğüne ve atıştırmalıklara bir bardak su eklemeyi deneyin.

SÜT ÜRÜNLERİ TERS ETKİ YAPABİLİR

Tam yağlı süt, peynir ve dondurma birçok diyet yapan kişi için tabudur, ancak süt ürünlerini bırakmak ters etki yapabilir. Bazı araştırmalar vücudun yeterli miktarda kalsiyum aldığında daha fazla yağ yaktığını, kalsiyumdan yoksun olduğunda ise daha fazla yağ ürettiğini öne sürüyor. Kalsiyum takviyeleri aynı faydaları sağlamıyor gibi görünüyor, bu nedenle süt ürünlerinin de başka faydaları olabilir. Yağsız veya az yağlı süt seçeneklerine sadık kalınmalıdır.

Kendinize bir kez fast food yemenin kolaylığına izin verirseniz, bu bir alışkanlık haline gelebilir. Uzun vadeli bir araştırmaya göre, haftada ikiden fazla fast food yiyen insanlar, haftada bir kereden az yiyenlere göre 10 kilo daha fazla aldılar.

Hızlı ve sağlıksız verilen kilolar, yağ yerine kas ve sudan kayıplar oluşturur.

Ciddi yetersiz ve dengesiz beslenmeye paralel olarak, sistem bozuklukları olabiliyor. Bazı hastalıklara yatkınlık oluşabilir.

İntermittan Fasting yani aralıklı oruç uygulayanlarda, kalp hastalığı riski artıyor. Sağlıklı beslenme takıntısı Ortoreksiya denilen bir tabloya neden olur. Bunun ileriki etaplarında, kişide artık vücut şeklini de beğenmeme düşüncesi oluyor. Sağlıklı bir vücut şekline sahip olmasına rağmen, kişi kendini aynada kilolu görmeye başlıyor. O işte o zaman anoreksiya'ya kayma oluyor.

Tek öğün beslenme de sağlıklı olmayıp, tek bir öğün beslenip 24 saat boyunca o tek öğünle bu enerji ve metabolik süreçlerin devamlılığını sağlamanız imkânsız ve çok zor. Bunu yaparsanız da ileride bazı sağlık sorunları oluşur.

Şok diyetler kilo değil, su kaybına neden olmaktadır. Yani sauna etkisi yapmaktadır.

Vücudun sağlıklı çalışabilmesi için gerekli enerjiyi alması gerekiyor. Sürekli düşük kalorili besinler tüketilirse, organların zaman içinde çalışması yavaşlar hatta organ yetmezliğiyle ve immün sistem bozukluğu, enfeksiyonlara yatkınlık ile karşı karşıya kalabiliriz.

Demir açısından zengin olan eti yeterli tüketmezsek, anemi (kansızlık) hastalığı ve B12 vitamin eksikliği ile karşı karşıya kalabiliriz. Günlük alışkanlığımıza göre 2-3 öğün, mümkünse ara öğünlerle az az, sık sık beslenmek gerekiyor. Her öğünde besin çeşitliliğine özen göstermeliyiz. Yoğurt ve süt tüketmezsek, kalsiyum ve Vitamin D eksikliği oluşur.

Yetersiz meyve ve sebze tüketimi kalp-damar hastalıkları ve bazı kanser türlerinin riskini artırmaktadır.

Yanlış diyet uygulamalarına bağlı olarak, depresyon, şişkinlik hali, saç dökülmesi, üşüme ve bitkinlik, motivasyon azlığı, hastalıklara yatkınlık oluşur.

Ketojenik diyetler kısa sürede hızlı kilo verdirirler ancak besin öğesi yönünden dengesiz olmaları, önemli sağlık sorunlarına yol açmaları nedeniyle şişmanlık tedavisinde kullanılmamalıdır.

Yanlış diyetler uzun süreli yapılırsa; Sıvı- elektrolit dengesizliği, kemik erimesi riski, kanda ürik asit yükselmesi ve buna bağlı gelişebilen, böbrek taşı ve gut hastalığı, kanda lipit ve kolesterol yüksekliğine bağlı, kalp damar hastalıkları, kalp ritm bozukluğu, ölüm riski gelişebilir.

OBEZİTE TEDAVİSİ KİŞİYE ÖZEL OLMALI

Kilo vermek için yapılan bazı yanlış diyetlerle vücudun bazı besin gruplarından yoksun bırakılmasının, vitamin ve mineral eksiklikleri başka saglık sorunlarının gelişmesine neden olabileceğini anlatan Gastroenteroloji Uzmanı Prof. Dr. Nesliar Eser Kutsal, ise şöyle devam etti:

"En sık halsizlik, güçsüzlük, kas, kemik ve böbrek hasarı görülebilmektedir. Ayrıca hormonal bozukluklar, saç, cilt ve tırnak sorunları, kansızlık, unutkanlık, depresyon, bağışıklık sisteminin etkilenmesi ile enfeksiyonlara yatkınlık, kalp ritm bozuklukları da görülebilir. Aşırı lik tüketimi, elektrolit bozukluğu kabızlığa neden olabilir. Yine uzun süreli açlık gastrit ve ülseri olan hastalarda mide sorunlarında kötüleşmeye neden olmaktadır.

Obzite tedavi seçenekleri yani diyet, egzersiz, diğer yöntemler kişiye özeldir. Bir kişi için uygun olan diyet veya egzersiz programı bir başkası için sakıncalı olabilmektedir. Bu nedenle tedavi planı öncesinde hastanın ayrıntılı değerlendirilmesi, obezitenin derecesi, yaş, yaşam koşulları, beraberinde var ise metabolik sorunlar, kronik hastalıklar göz önünde bulundurulmalıdır.

MİDE BOTOKSU YAPANLAR TEKRAR KİLO ALABİLİYOR

Mide botoksunda uygulanan botulinum toksin tip A mide kaslarını gevşeterek geçici süre motilite fonksiyonunun bozmasına neden olmaktadır. Bu nedenle mide boşalımı gecikmekte ve tokluk hissi uzun sürmektedir. Bu yöntem etkin kilo vermede tek başına yetersiz kalmakta diyet ve egzersizle desteklenmesi gerekmektedir. Etkisi geçtiğinde de hastaların genellikle kilolarını geri aldığı gözlenmektedir. Nadir de olsa ciddi yan etkileri olabilmektedir. Ayrıca uluslararası obezite tedavisinde onaylanmış bir yöntem değildir. Bu nedenle bu tedavi seçeneğini tercih etmeden önce hastanın doktoru ile risk ve faydalarını görüşmesi gerekmektedir."

MİDE AMELİYATLARI RİSKLİ Mİ?

Zayıflamak için mide ameliyatlarına değinen Prof. Dr. Bilgi Baca ise şu uyarılarda bulundu:

"Zayıflamak için mide ameliyatlarındaki risk normal bir mide ameliyatındaki risk kadardır. Hastanın diyabet, koah ve kalp hastalığı gibi risk faktörleri yoksa ekstra bir risk içermez. Bunun dışında hastaların var olan risk faktörlerini düşündüğümüzde bu ameliyatın riskleri daha azdır."